| Konu: | HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 116 |
| Tarih: | 06.06.2012 |
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben birinci bölümle ilgili konuşmamda da söylemiştim. Aslında, tasarının belki de en tehlikeli maddelerinden bir tanesi bu.
Gizlilik kuralları içerisinde, tarafların belirlediği koşullarda, belirlediği usulde ara buluculuk faaliyetleri yürütülecek ara bulucu tarafından.
Şimdi, Sayın Bakan biraz önce dedi ki: "Bizim hukukumuzda aslında bu türden düzenlemeler zaten var." Tüketici hakem heyetinden, diğer hakem heyetlerinden bahsetti ama onların hepsinde bir alenilik var; hepsinin tutanağı belli. Hepsinde ne yazılacağı, nelerde görüşme yapılacağı ve hangi konularda uzlaşma sağlandığı, hangilerinde uzlaşma sağlanamadığı ve hangi kurallara göre bu çalışmaların yapıldığı çok açık seçik, belli. Tüketici hakem heyetlerinde örneğin, yani, tüketici hakem heyetindeki olan insanlar, başvuruya bakıyorlar, yasal düzenlemeye bakıyorlar, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırıyorlar, ondan sonra da karar veriyorlar. Verdikleri karar da mahkemeye, itiraz yoluna gidilebilen bir karar oluyor. Şimdi, bu kadar açık seçik olan bu düzenlemeler varken burada gizlilik neden konulmuştur?
Gizliliğin ardından da yine, bu gizlilikle bağlantılı olarak 5'inci maddede, bazı delillerin, ara buluculuk faaliyetinde ortaya konulan delillerin diğer herhangi bir mahkeme tarafından istenemeyeceği ya da idari bir birim tarafından istenemeyeceği belirtilmektedir. Şimdi, o zaman, şöyle bir sorun karşımıza çıkacaktır: Ara buluculuk faaliyetinin başlamasıyla ilgili bir tutanak düzenlenmesi gerekiyor, hak düşürücü sürenin ve zaman aşımının durması açısından. Şimdi, vatandaşlar anlaşamadılar ve gittiler mahkemeye. Mahkemeye de ara buluculuk faaliyeti başlamasından dolayı bu hak düşürücü sürenin kesildiğini ispat etmek durumundalar. Bu tutanağı ibraz ettiklerinde, bu insanlar gizlilik kuralını ihlal mi etmiş olacaklardır? Gizlilik kuralını ihlal ettikleri takdirde altı aylık bir hapis cezasıyla karşı karşıya kalacaklar mıdır? O zaman, bu insanlar ne yapacaklardır? Mahkemeye başvuramayacaklardır. İşte, böylesine tehlikeli pek çok düzenlemeyi getiriyor.
Şimdi, hepimizin de bildiği gibi, özellikle hukukçuların bildiği Baki Kuru -duayen hukuk usulcüsüdür, onun açıkça belirttiği gibi- "Gizlilik kuralları içerisinde yürütülen bir yargılama ya da bir yargı faaliyeti, açıkça, Anayasa'ya aykırı olur." der. Yani, her türlü bilginin, belgenin tutanağa bağlanması ve bunların da, uzlaşma olmadığı takdirde mahkemeye ibraz edilmesi gerekmektedir ki, işte, o zaman, ara buluculuk faaliyetleri mahkemeye yardımcı olan heyetler niteliğinde olsun ya da öyle bir sistem olsun. Onun yerine siz, sadece gizli kapılar ardında bir anlaşma yapar, bir usul belirler ve ona göre ara buluculuk faaliyetini yürütürseniz, sadece sonuç belgesi ortaya çıkarsa, onun için ne türden kuralların uygulandığını belgelemezseniz, bildirmezseniz, tutanağa yazmazsanız, işte, orada, soru işaretleri kafamızda sürekli oluşmaktadır. Burada töre, mafya, çete, tarikat kuralları mı uygulanmıştır? Bu anlaşmaya nasıl varılmıştır? Kadına denmiş midir ki: "Senin miras hakkın yok." ya da "İslam hukukuna göre senin bir miras hakkın var, erkek kardeşinin iki miras hakkı var; bu böyle yapılacak." diye bir mahalle baskısı oluşturulmuş mudur? Sonuç belgesi nasıl oluşmuştur? İşte bunlar tutanaklarla belgelenmezse, tutanaklarla gizlilik kuralı olmaksızın aleniyet çerçevesinde olmazsa bu soru işaretleri buradan doğmaktadır. "Alternatif kadı yargısı" derken biz işte buna dayanarak söylüyoruz. Onun için diyorum ben: "En tehlikeli maddelerden bir tanesidir." Bu nedenle, bu gizlilik kuralının kesinlikle kaldırılması gerekir tasarıdan. Bunun yerine, aynen sulh anlaşmalarında olduğu gibi, tarafların bu görüşme sırasında yaptıkları ikrarın kendilerini bağlamaması konusunda bir düzenleme getirdiğimiz zaman bu şekilde sakıncaları ortadan kaldırmış oluruz diye düşünüyorum.
Bu çok önemli iki maddede, 4'üncü ve 5'inci maddede bizim söylediğimiz tarzda değişiklikler yapıldığında bu tasarıdaki sakınca en alt seviyeye inecektir. Biz 5'inci maddedeki değişikliğimizi şöyle yapıyoruz, diyoruz ki: "Tarafların oluruyla ara bulucular tanıklık da yapabilirler, ki yapmalılar." Aslında bunu Komisyonda görüştüğümüz zaman belki bazı arkadaşlarımız aslında olumlu şeyler düşündüler. Tarafların oluruyla ara bulucu neden tanıklık yapamasın arkadaşlar? Burada 5'inci maddede getirilen bir hükümle yani taraflar olur verse bile ara bulucunun tanıklık yapamayacağı şeklinde bir düzenleme yapmış oluyoruz, bunun da hatalı olduğunu düşünüyorum ben. 4 ve 5, ikisi birlikte düşünüldüğünde gerçekten bu tasarının en tehlikeli maddeleriyle karşı karşıyayız diye düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)