GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TURİST REHBERLİĞİ MESLEK KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:117
Tarih:07.06.2012

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Öncelikle, burada cevabını veremediğim soruları -birçokları zaten başka bakanlıklara aktarılmak üzereydi, gerek Tarım Bakanlığına gerek Çevre Bakanlığına, onları zaten tutanaklardan da alırlar ama- ben bilhassa aktaracağım.

Bunun dışında, turizmle ilgili olarak, Sayın Serindağ'ın "Gaziantep'e 311 bin yerli ve yabancı turist geliyor. Bir turizm master planı düşünülüyor mu?" diye?

Biliyorsunuz, her bakanlığın kendi bütçesinde ayrı bir ödenek GAP için ayrılmakta. Kültür ve Turizm Bakanlığı da, GAP için ayrılan ödeneğin en çoğunu Gaziantep için kullanmakta. Bakın, Gaziantep'e mükemmel bir müze yapıldı. Bu müze, mozaik müzesi belki Tunus'takinden de, bu bölgedekilerden de, Akdeniz'dekilerden de çok daha büyük, çok daha güzel bir müze. Sağ olsun, Belediye Başkanımıza biz öyle diyoruz ki halk da öyle düşündüğünden tekrar seçti, çok iyi çalışıyor. Dolayısıyla "Gaziantep için de, her il için de bir master planını daha iyi nasıl yaparız?" şeklinde bakanlığımızda bir çalışma var ama şunu diyoruz: Gaziantep kendini kurtarmış bir yer. Biz öyle diyoruz, Gaziantep kendini kurtarmış. Yani, Gaziantep'in yanında kendini biraz daha kurtaramayan illerin isimlerini vermeyeyim ama Gaziantep bayağı yol almış durumda.

Yol aldığını nasıl anlarsınız? Bakın, beş yıldızlı otellerin hiçbirini devlet yapmaz, her birini özel sektör yapar. Özel sektör de hatır için gidip bir yere "Gel buraya beş yıldızlı otel yap." desen, yapmaz. O fizibilite raporunu yapar, bakar, eğer ki yapmış olduğu otel dolacaksa, yapmış olduğu yatırım çıkacaksa, fizibl ise işte o zaman yapar. Son yıllarda Gaziantep'e yapılan beş yıldızlı otellere Sayın Serindağ bir bakın, Gaziantep'in turizmde çok yol aldığını görürüz.

Muhakkak ki Suriye krizi olmasa Gaziantep mevcut bulunduğu noktadan da çok daha iyi bir yere gidecekti ama Gaziantep'in bulunduğu nokta çok daha iyi, Bakanlığımızın da desteğiyle çok daha iyi bir yere gidecektir. Artık iller birbiriyle yarışıyor. Her il için de bir master planı hazırlanmaktadır.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yani havza bazında düşünmüyorsunuz.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yok, havza bazında? Zaten hiçbir yer tek başına bir destinasyon olmaz. Eğer sadece bir Mardin'e giderseniz Mardin yetmez, Mardin'in yanında Midyat'ı da almak lazım, Midyat'ın yanında Hasankeyf'i de almak lazım, Hasankeyf'in yanında belki Dağara Antik Kenti'ni de eklemek lazım. Sadece Antep'i değil, Antep'in yanında belki Yesemek'teki o güzel heykel müzesini, açık hava müzesini de dâhil etmek lazım. Dolayısıyla, bir destinasyonu tamamlarsanız ancak turizmde varlık olabilir. Dolayısıyla da güneydoğu hem Mardin'iyle hem Antep'iyle, inşallah, hem de Hatay'ıyla?

Bakın, burada çok önemli olan, çok kültürlülüğü savunmak. Çok kültürlülüğü yaşattığınız zaman, ayrım göstermeksizin hepsine önem verdiğiniz zaman -Rum Kalesi de vardır, o da ayrı cazibe merkezi- dolayısıyla siz güneydoğuyu turizmle de çok iyi bir noktaya götürürsünüz.

Hatay çok kültürlülüğü yaşattığı için iyi bir yerde, Mardin çok kültürlülüğü yaşattığı için iyi bir yerde, Antep de onun yolunda. Dolayısıyla, inşallah, güneydoğuda her türlü kültürü, hiçbir ayrım yapmaksızın yaşatırsak, gösterirsek, insanlığın el emeği, göz nuru olan ürünleri tüm insanlığa, yerelden alıp evrensele taşırsak, inşallah, Türkiye'nin de, Güneydoğu'nun da, Antep'in de durumu çok iyi olacaktır.

Kaldı ki Antep'in bir de Bakanı var biliyorsunuz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı. Arkadaşlarım not verdiler, Sayın Bakanla da ortak bir çalışma yürütülüyor, GAP İdaresinin de master planı var ki ayrıyeten de ilave bir desteklenmektedir diye.

Yine, Sayın Acar'ın? Gerçekten de mevsimlik işçileri turizmden kurtarmak lazım, biz de aynen katılıyoruz. Çünkü çok iyi yetişmiş bir insan, işte, genelde, diyelim ki kış otellerinde çalışanlar yazın işsiz kalıyor; işte, yaz otellerinde çalışanlar kışın işsiz kalıyor. Ancak bu kendilerinin o sektörde yetişmiş olmasını engelliyor çünkü üç ay sonra, beş ay sonra, altı ay sonra bir başka yere gittiğinde yine tekrar işe tekrar dönebilme ihtimalleri yok, hepsi B. Dolayısıyla, bu hizmetin kalitesinde, niteliğinde bir düşüklük olduğunda bir düşmeye sebebiyet vereceğine biz de inanıyoruz. Bunun için bir çalışma, biz Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına da en azından şunu teklif ettik bakanlık olarak, dedik ki: Bunlara vatandaşlar hazır. Bir de eskiden herkes standart bir emekli maaşı alırdı, ancak şimdi öyle bir standart emekli maaşı yok, ne kadar prim öderseniz o kadar maaş alırsınız. Dolayısıyla, bu kış turizmine ait olan yerlerde yazın çalışmayı teşvik ettirmek için işveren üzerindeki maliyetin, prim yükünün yüzde 50'ye düşürülmesi, tabii işçi de kabul etmek kaydıyla, çünkü sonunda emekli olduğunda düşük emekli aylığı alacak işçi. Yazın da kışı olan yerlerde? Yüzde 50'sini biz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına teklif ettik. Tabii, oradan gelen bir şeyle artık kısmi çalışma mümkündü, kısmi çalışmaya dönerlerse bu da olabilir dendi ama bunun üzerinde çalışılıyor, henüz daha bir ortak çözüme varabilmiş değiller.

Tabii, bir başkası İstanbul'la ilgili sordu. Gerçekten 1 milyon 200 bin kişi için yapılan bir arıtma tesisinin nüfusu? 1.200'lük, 1.600'lük ama nüfus şimdi 4 milyona, 3 milyona? Her yerden gelenler var dendi, dolayısıyla bu yeter mi yetmez mi? Yetmezse bile, bil ki İstanbul bizim gözbebeğimiz, İstanbul Türkiye'nin gözbebeği, İstanbul kültür başkenti. Antalya turizmin başkenti diyoruz ama bilin ki İstanbul'un ikinci bir şapkası da turizmin başkenti ve İstanbul'un Slav dilindeki adı Çargrad'dır yani çarların şehridir, imparatorların şehridir. Biraz önce sayın vekilim burada Kayseri'den giderek kazser şehri diyor, yani imparatorların şehri ama bilin ki İstanbul Çargrad, imparatorların şehri. Tabii bizim imparatorumuz da öyle yani Fatih'i de öyle diyelim. Burada hocam var, tarih alanına girmeyeyim ama İstanbul hepimizin gözbebeği. Daha bu sabah Pakistan'dan geldim, Pakistan'dakiler diyor ki; "İstanbul'a her gittiğimizde, bir önceki gitmemize rağmen inanamıyoruz, İstanbul'da büyük bir değişim oluyor." Ben de Sayın Başkana gerçekten teşekkür ediyorum. İstanbul hepimizin malı, bu sadece Başkanın değil, ne benim ne sizin ne dediği gibi Hasip Kaplan Bey'in değil, hepimizin. Hatta şunu diyebilmemiz lazım ki, İstanbul insanlığın ortak malı, ortak değeri. Herkes çıkarsa biz bundan gurur duyarız, niye ondan rahatsız olalım ki. Dolayısıyla, İstanbul çok iyi bir yolda. Eğer yetmezse, bilin ki Türkiye'nin imkânları da vardır.

Sayın Başkanımız tabii eski belediye başkanı olduğundan konuyu da iyi biliyordur, modüler yapılıyor, yani ilave tekrar yapılabilme imkânı var ki, bilin ki İstanbul'u kirletecek hiçbir şeye ne biz ne de Belediye Başkanımız müsaade etmez.

Bir başka, tabii yine söylemiştim ama, Kestel ve İnegöl köylerinde aşırı yağıştan dolayı kirazla ilgili çalışma var mı Tarım Bakanına ileteceğim.

Yine Dalyan'da? Dalyan'da biliyorsunuz ben Kültür ve Turizm Müsteşarlığından önce de Denizcilik Müsteşarlığı yaptım. Bunlar ilk defa o dönem geldiklerinde biz yönetmelik değiştirdik. Hem gürültü çıkarmıyorlar hem çevreyi kirletmiyorlar. Dolayısıyla, bu insanların o döneme kadar ruhsat alabilmeleri için mesela makine biriminin horse power olması lazımdı veya kilovat olması  gerekirken biz yönetmelik değiştirdik, bunlara çalışma izni verdik. Bunların teşvik edilmesi lazım. Özel bir teşvik veriliyor mudur? Maddi bir teşvik verilmiyordu. Verilmesi gerekir mi? Kesinlikle verilmesi gerekli. Çevreyi korumak istiyorsak, Dalyan'ı korumak istiyorsak gerçekten bu güneş enerjisiyle çalışan, çevreye saygılı teknelerin desteklenmesi gereklidir, bununla ilgili bir çalışma yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Yine tarihî mezarlıklar, Sayın Halaçoğlu muhterem hocam. Ahlat yani bizim gözbebeğimiz ama Ahlat geçmiş yıllarda ihmal edilmişti. Ama bu dönemde, biliyorsunuz, Ahlat'ın da, Tatvan'ın da, Erciş'in de, Adilcevaz'ın da olduğu kısım kültür ve turizm gelişme bölgesi ilan edildi ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da özel himayesi altına alındı. Resmî Gazetede yayımlandı ama şimdi Ahlat'taki mezarların hepsinin kayda alınması, gezi güzergâhının oluşturulması karşılama merkezi için inanın ki finansal sıkıntımız yok, daha önceden kurullardan projelerin geçmesi konusunda bir sıkıntı vardı. Dolayısıyla da benim yani Kültür ve Turizm Bakanlığında bulunduğum dönemde, Allah için, işte Roma kültürüne veya daha önceki antik kültürlere hiç ayrım göstermeden, onlar da bizim servetimiz ancak bu bulunduğumuz dönemde mutlaka Ahlat'ın, mutlaka Adilcevaz'ın, mutlaka işte Kubadabad'ın, biliyorsunuz Konya'daki Selçuklu Sultanı'nın yazlık sarayıdır. Dolayısıyla, Selçuklu eserlerini de, Sivas'ta da olduğu gibi, öne çıkarma? Divriği Ulucami?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Ağaçlar çıkıyor ya, onun için Sayın Bakanım.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yani yok. Dediğim gibi eskiye kıyasla çok daha iyi bir durumda, inşallah bu yıl veya uygun bir yılda beraber gideriz. Biz de diyoruz ki: Gerçekten orası bu coğrafyanın ortak zenginliğidir. Çok daha iyi bir durumda yani sadece bizde değil yerel yöneticilerimizde de oldu, inşallah onları da eskisinden çok daha iyi bir duruma getireceğiz.

Bir başka Sayın Milletvekilimiz dedi ki: "Karataş bölgesi?" Adana gerçekten turizmde, dediği gibi, hak ettiği yeri almadı. Biz yine o dönemde Adana'da kültür ve turizmi nasıl geliştiririz diye arama konferansı gibi bir çalışma yaptık Karataş bölgesinin sahil bölgesi kültür ve turizm koruma geliştirme bölgesi içerisinde. Dikkat ederseniz, oraya beş yıldızlı hiçbir otel yapılmamıştır. Niye yapılmamıştır? Kültür bölgesi içinde ve turizm bölgesinin içine alındığı için yapılmamıştır. Tabii, bu korumacılık açısından iyi oldu, hiçbir şey yapılmadı ancak bir şeyin de yapılması lazım. Şimdi, inşallah?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Bakanım, çok doğru söylüyorsunuz da bir bakın oraya pislikten geçilmiyor, nasıl bir koruma bölgesi yani?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yani, ben de baktım, ben de baktım da?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Gidelim bir bakalım yani yetkililer?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ben de gittim, hem Karataş'a hem Yumurtalık'a her yere gittim dediği gibi.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Kâğıtta yazılana bakmayalım.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bak, şimdi Tarsus'taki yerlerin?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Aynı, devamı zaten.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Biliyorum, biliyorum, onun için yani bir ayrım yok, biraz yürüsen Tarsus'a geçersin sahil bölümünden, ben biliyorum ama Tarsus'taki araziler beş yıldızlı turizm yatırımı yapmak isteyenlere tahsis edildi ve yatırımlara da başlandı. Dolayısıyla, inşallah Tarsus'tan sonra Yumurtalık-Karataş arasındaki bölgenin de tahsislerine başlandığında bu iş olacak.

Faydası nedir? Doğrudur, hiçbir şey yapılmadı. Şu ana kadar oranın ne gecekondularla ne de çirkin yapılarla işgal edilmemiş olması bizim için el değmemiş bir hazine sunuyor. Pislik var ama hiç değilse ondan daha önemlisi bir yapı yapılsaydı onu ortadan kaldırmak çok daha zordu, diğerini temizlemek daha iyi olacak. Biraz sabredersek çok daha iyi olacak ama el değmemiş bir yer.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Eski Van'ı söyledim bir de.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Eski Van yapılıyor, Allah için en üstündeki camiyi de biliyorsunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Yapıldı da alttaki şehir?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Altı da yapılıyor, yani ben müsteşarken de çok kaynak gönderdik. Van da doğunun incisi, aynen öyledir. Dolayısıyla, hem kalesini hem yukarıdaki camisini hem Akdamar'ı hem o kalesini?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - 2015 geliyor ya Bakanım.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Vallahi bizim hiçbir kaygımız olmasın. 2015'te bizim Çanakkale Zaferlerimizin 100'üncü yıl dönümü, inşallah, onu da alnımızın akıyla, gururla kutlayacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - İşte, Ermenilerin soykırım iddialarının da 100'üncü yıl dönümü de onun için söylüyorum.

BAŞKAN - Evet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bizim bir korkumuz olmasın biz bir olursak, birlik olursak? Yoksa dışarı da bunu fırsat bilir, bizim onlara fırsat vermememiz gerekiyor diyorum.

Katkılarınız için hepinize sonsuz teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.