| Konu: | GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK?ÜN ÖLÜMÜNÜN YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 10.11.2011 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; gündem dışı konuşmalarla ve grupları adına konuşma yapan arkadaşlarımızla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 73'üncü yıl dönümünde bir kere daha anmış bulunuyoruz. Söz alan ve değerli fikirlerini konuşan arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.
73'üncü yıl dönümünde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le birlikte Kurtuluş Savaşı'nda mücadele veren tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi de rahmetle anıyor, onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Gazi Mustafa Kemal kararlı, irade gücü sağlam, bağımsızlık aşkıyla yaşayan idealist bir liderdi. O, bu özellikleriyle yalnızca bir devlet kurmamış, dağılmanın eşiğindeki bir milleti kardeşlik ve istiklal duygularıyla yeniden bir araya getirmeyi başarmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatı bugün aynı duygularla bizleri bir araya getiriyor, aramızdaki kardeşlik bağlarını güçlendiriyor.
Mustafa Kemal Atatürk tam yetmiş üç yıl önce aramızdan ayrılarak ebediyete intikal etti. Onun en büyük eseri şüphesiz bizlere bırakmış olduğu Türkiye Cumhuriyeti'dir. Biz bugün bu cumhuriyetin seksen sekizinci yaşını idrak ederek Atatürk'ü anıyoruz. Esasen kendisi de "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." sözleriyle bizlere yas tutmak yerine cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatma görevini vermiştir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler olarak 10 Kasımı bu anlayışla idrak ediyor, onun düşüncelerini ve eserlerini anlamaya çalışıyoruz.
Ben, ayrıştırıcı ve bağnaz bir ideolojik bakış açısı yerine objektif bir şekilde incelenip analiz edildiğinde Atatürk'ün felsefe ve ideallerinin bugün de önümüzdeki sorunların çözümünde bize ciddi anlamda çıkış yolu göstereceğine inanıyorum. Özellikle, milletimizin vermiş olduğu destansı istiklal mücadelesini hatırladığımızda bugün de karşı karşıya olduğumuz, milletimizin birlik ve beraberliğine yönelen ayrılıkçı terörün neyi amaçladığını daha iyi anlayacağız. Bununla beraber, o gün de milletimizi bölmeyi, ayrıştırmayı, ülkemizi parçalamayı hedefleyen emperyalist güçlere "Millî sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz." anlayışıyla karşı koyan istiklal ruhu bugün de yolumuzu aydınlatacak, birliğimizi ve beraberliğimizi pekiştirecektir.
Bugünkü cumhuriyetimizin temelinde kan ve barut değil, milletimizin tüm fertleriyle birlikte oluşturduğu kardeşlik ruhu vardır. İşgal altında ve tarih sahnesinden silinmeye çalışılan bir milletin gönlünde yanan bağımsızlık ateşi vardır. Bütün bunlardan dolayı, Atatürk'ü ve onun bıraktığı mirası iyi anlamamız gerekiyor çünkü o dönemin tecrübeleri bugün yeniden dünya siyasetinde söz sahibi olan ülkemiz için ve bu ülkeyi yönetenler için yol gösterici olacaktır.
Atatürk'ün tecrübelerini, düşüncelerini, hedeflerini kuru sloganlarla değil, bizzat bilimsel araştırmalarla inceleyip faydalanmalıyız. Zaten kendisi de "Benim manevi mirasım ilim ve akıldır." diyerek gelecek kuşaklara bilimsel düşünceyi miras bırakmıştır.
Atatürk hiçbir zaman milleti biyolojik bir mesele, ırk ve kan meselesi olarak ele almamıştır. O, milleti tarihî, sosyal ve kültürel bir gerçek olarak ele almıştır. Atatürk, kendi ifadeleriyle, aynı yurtta yaşayan, ortak tarihî mirası paylaşan, beraber yaşama konusunda ortak iradeye sahip olan, ortak amaçları bulunan, aidiyet duygusuyla kenetlenmiş insanları millet olarak kabul etmektedir. O, Anadolu insanına vatandaşlık bilincini ve öz güven duygusunu kazandırmıştır. İşte cumhuriyeti var eden güç de hiçbir ayrım yapılmaksızın milletimizin sergilediği dayanışma ruhudur.
Millet olabilmek kadar millet olarak kalabilmek de son derece önemlidir. Bunun en güzel örneklerini geçtiğimiz günlerde meydana gelen depremin ardından milletimiz en güzel şekilde göstermiştir. Çanakkale'de, İstiklal Savaşı'nda millet olma yolunda atılan sağlam temeller tam da kan ve nefretten beslenenlerin umutlarını bir kez daha boşa çıkarmıştır. Yüce milletimiz depremde zarar gören kardeşleri için yediden yetmiş yediye âdeta bir yardım seferberliği kurmuş, İstiklal Savaşı'nda kurulan gönül bağlarının sağlamlığını bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir.
Sözlerimin başında da belirttiğim gibi, Atatürk'ün en büyük eseri bugün hepimizin çatısı altında olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti'dir. Hepimizin amacı Türkiye Cumhuriyeti'ni daha güçlü, daha demokratik, daha kalkınmış, ilerlemiş ve bizzat Atatürk'ün hedef gösterdiği gibi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için olanca gücümüzle çalışmak olmalıdır. Hem devlet olarak hem de millet olarak bu emanete layıkıyla sahip çıktığımızı düşünüyorum. Atatürk, cumhuriyeti kurmaktan muradının, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşaması olduğunu belirtiyor.
Cumhuriyetimiz genç bir cumhuriyettir ancak Türkiye, bugün, milletiyle, Parlamentosuyla, ordusuyla, emniyet, sağlık, adalet, eğitim kurumlarıyla bölgesinin en güçlü, dünyanın en itibarlı devletlerinden birisi konumundadır. Dün büyük zorluklarla kurulan genç cumhuriyet, bugün, demokrasi alanında aldığı mesafe, istikrarlı bir şekilde büyüyen ekonomik yapısı, barışçı diplomasisi, gerçekleştirdiği kalkınma hamleleriyle, dünyanın gıptayla izlediği büyük bir ülke olmuştur. Daha da büyüyeceğiz, daha da güçleneceğiz. Kendi sınırları içine kapanan küçük bir devlet olmak yerine, Atatürk'ün ifadeleriyle, muasır medeniyetler seviyesini, hatta aşmayı hedefleyen bir anlayışla adımlarımızı daha da ileri atacağız. Cumhuriyet, Edirne'den Kars'a, Van'dan İzmir'e, Hakkâri'den Antalya'ya kadar milletimizin bütün fertlerinin el birliğiyle kurduğu ve bize miras bıraktığı bir emanettir. Halkımız, Gazi Mustafa Kemal'in ve arkadaşlarının bizlere emanet ettiği, başta cumhuriyet olmak üzere onun ilke ve düşüncelerine her zamankinden daha fazla istekle sahip çıkmaktadır.
İşte bu nedenlerden dolayı, 10 Kasım 1938, Atatürk'ün aramızdan ayrılarak ebediyete göç etmesi cumhuriyet ve insanımız için bir son değildir. Türkiye Cumhuriyeti, barış içinde, kardeşlik içinde, birlik ve beraberlik içinde yoluna devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu vesileyle, Kurban Bayramı'ndan sonra ilk yaptığımız toplantı olması hasebiyle bütün milletvekili arkadaşlarımın geçirdiğimiz Kurban Bayramlarını tekrar candan tebrik ediyorum. Allah'tan sağlık ve mutluluk içinde daha nice bayramlara kavuşmamızı diliyorum. Depremde vefat eden kardeşlerimizle, vatandaşlarımızla birlikte dün akşam vukua gelen yeni depremde hayatını kaybeden, şu ana kadar sayısını 7 olarak bildiğimiz yurttaşlarımıza da Allah'tan rahmet diliyorum, kalanlarına sağlık ve afiyetler diliyorum.
Bir diğer hatırlatmam da şu olacaktır Sayın Başkanım: Atatürk'ün kendi el yazısıyla vasiyet bıraktığı ve yaşamasını arzu ettiği Dil Kurumu ve Tarih Kurumuyla birlikte Anayasa'mızın 134'üncü maddesinde yer alan Anayasal bir kuruluşumuz var, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. Bu kurum Anayasa'da yer almasını takiben 1983 yılında kendi kanunuyla vücut buldu. 1993'te kanun hükmünde kararnameyle hemen hemen pek çok maddesi iptal edildi. 93-94'ten bu yana aradan geçen on altı, on yedi senedir kanunu olmadan 83'teki bazı maddelerinin durmasıyla yani hayatiyetiyle varlığını devam ettiren bir kurum olarak günümüze geldi. 3 Kasımda bu kurumla ilgili kanun hükmünde kararname yayınlandı ve kurum yasal statüsüne kavuşmuş oldu. Bundan dolayı kanun hükmünde kararnameyle bu anayasal kuruluşumuza vücut veren, can veren, hayat veren Bakanlar Kurulumuza da huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
Atatürk Araştırma Merkezinin geçtiğimiz ay içinde -Mustafa Kemal Atatürk'ümüzü de yakından ilgilendiren- Makedonya'da Makedonya Cumhurbaşkanının da himayelerinde tertiplenen 7. Uluslararası Atatürk Kongresini başarıyla yapmıştık. 202 bilim adamı 30 ülkeden katılmıştı. Ümit ediyorum ki bu son kanun hükmünde kararnameyle dört kuruluşumuz da bundan sonra Atatürk'ün düşüncelerini, fikirlerini, dilimizi, tarihimizi yüksek kurumlar olarak çok daha etkin bir şekilde görevlerini yerine getirmiş olacaklardır.
Ben, tekrar, bugün vesilesiyle özel gündemde bütün siyasi partilerimizin Atatürk konusundaki öz düşüncelerini açıklama fırsatı verdiğiniz için Sayın Başkanıma ve siz değerli arkadaşlarıma teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)