GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TAPU KANUNU VE KADASTRO KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:03.05.2012

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

(AK PARTİ ve MHP sıralarından karşılıklı konuşmalar)

BAŞKAN - Sayın Başkanlar, lütfen?

HASİP KAPLAN (Devamla) - Son sözümüzü söyleyeceğiz ama Sayın Koyuncu aklıma geldi, eski Bursa Milletvekilimiz Sayın Koyuncu demişti ki: "AK PARTİ zamanında inekler bile daha çok süt veriyor." Fakat bu sütün ustalık kabinesi döneminde bu kadar kötü tedarik edilip dağıtılacağını hiç düşünmemişti sanıyorum. Parti Grubumuzda hissettik kardeşim, iki hafta önce önerge verdik, "Taze süt içirin, zehirlenmesinler, etkilenmesinler." diye önerge verdik. Tabii, herkesin gündemi bu oldu, bu konuşuldu, arada da bu yasa geçiverdi.

Şimdi, hazine arazileri, orman arazileri, tarım arazileri? Ben hadi devlet boyutuna bakacağım. Devlet hazinesinin arazilerini kimi şirketlere, niçin verirsiniz? Altın madeni için geldiler, onlara verirsiniz; HES barajlarını kurmak için geldiler, işte Karadeniz'in derelerini kurutmak için, ona verirsiniz; krom, maden çinko madeni için gelirler, onlara verirsiniz. Onlar bunun için satın alır bir yeri ve satın aldıkları yerler de hazineden, tıpkı Turgutlu'daki krom yatakları, madenleri gibi koskoca bir sahayı alırlar, ondan sonra da Gediz Deltası'nı, Ovası'nı, Ege'nin hepsini perişan ederler, giderler.

Bunun örnekleri nedir? Manisa milletvekilleri çok iyi bilir. Orada maden ocakları kapatıldı, hâlâ cıva, çinko zehir saçıyor. Bakın, dikkat edin, siz bu yasayı çıkaracaksınız, kafaya koydunuz, biz buna hayır dedik ama şunun takipçisi olacağız: Burada diyor ki 1'inci maddenin sonunda, şirketlerin alıp amacına uygun kullanmadığı arazilerle ilgili, mülklerle ilgili "takip edeceğiz, tasfiye edeceğiz, geri alacağız, bilmem ne yapacağız" diye bir hüküm de koymuşsunuz. Biz bunu takip edeceğiz. Tıpkı Kanada'da bir sorumuzu maden ocağı kurulduğu zaman, millî parkın içinde bir maden ocağında bir sorumlu mühendise sorduğumuzda: "Buradan akan ırmak ve bu millî parkın içindeki gölde çevre kirliliği nedir?" diye, şu cevabı vermişti: "Eğer bir gün bir balık ölürse bu akan suda, bu gölde, bunun hesabını hiçbirimiz veremeyiz." Oysaki maden sektöründe iştah, acımasız kâr hırsıyla herkes gelir, istediği yeri alır ve üstelik de Türkiye'de devlet garantisiyle alır.

Biz de muhalefet olarak bu kürsüden söz veriyoruz, her kazdığınız maden çukurunu takip edeceğiz, tıpkı Uşak'taki Kayışdağı gibi, tıpkı İzmir'deki altın madenleri gibi, tıpkı Bergama gibi, İda Dağı gibi, Çanakkale gibi, Artvin gibi, Rize gibi, Munzur Vadisi gibi, Hasankeyf gibi bütün ülkenin her alanında, yabancı şirketlerin ve sermayenin girip kazmayı vurduğu her alanda bunun sonucunu takip edip denetleyeceğiz, bu da bizim görevimiz muhalefet olarak.

Kanada'da yerli halk Kızılderililere sorarlar bir maden ocağı açılacağı zaman "İzin veriyor musunuz?" diye. Bu yasada o yörenin halkına ne Karadeniz'e ne Akdeniz'e ne Doğu'ya ne Güneydoğu'ya ne Ege'ye ne Trakya'ya "Senin topraklarını yabancılar almak istiyor, senin fikrin nedir?" diye sormuyorsunuz; bir.

İkincisi: Garanti almıyorsunuz. Kazacak, çukurlarla dolduracak, doğayı tahrip edecek, ağaçları kesecek ve öyle bırakıp gidecek, bir şirketin peşinden koşturamayacağınız anlar gelecek. O şirketlerden neyin garantisini alıyorsunuz? Bunda var mı? Bu yasada yok, bu yasada bunun garantisi yok. Oysaki Kanada firmaları niye artık geliyorlar, burada çalışıyorlar? Burada bu garantiler olmadığı için, bu depoziti yatırmadıkları için, bu sigorta bedelini yatırmadıkları için, kestikleri bir ağaç karşılığında on beş ağaç dikmedikleri için burayı tercih ediyorlar, burada arsa ucuz, iş gücü ucuz kâr çok, onun için buraya geliyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Biz de muhalefet olarak bunu takip edeceğiz. Bu nedenle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.