GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: VAN İLİNDE MEYDANA GELEN DEPREM HAKKINDA
Yasama Yılı:2
Birleşim:18
Tarih:15.11.2011

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle büyük acının simgesi olan 4 insanı anmak isterim. Diyarbakır'da tanıştığım ve mütevazılığı, çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle beni etkileyen can dostum Cem Emir'i, basın emekçisi Sevgili Sebahattin Yılmaz'ı ve Tuncelili Hasan Beyaz'ı ve yine bir yazarımızın deyimiyle bize küresel vicdan dersi veren Japon Miyazaki'yi sevgi ve rahmetle anıyorum.

Sonra da Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay'a sesleniyorum: Sayın Beşir Atalay açılımı açmaya teşebbüs bile edemedi, Deniz Feneri sanıklarına bilgi sızdırdı, depremdeki krizi yönetemedi, kendi potansiyelimizi görmek amacıyla arama kurtarma, yardım ekiplerini bekletti ve yardıma gelenleri geri gönderdi ve bir işaretiyle de protestoculara gaz sıktırdı ve o görüntülerle Türkiye'yi bütün dünyaya rezil ettirdi. Demokraside istifa bir erdemdir, büyüklüktür. İstifa, insanları ve siyasetçileri büyütür. Sayın Beşir Atalay'a, bugüne kadarki tutumu nedeniyle ve özellikle de Van'daki bu son tutumu nedeniyle de bu kurumu kullanmasını öneriyorum bu kürsüden.

Değerli milletvekilleri, depremden sadece beş altı saat sonra Van'a gittik, hiçbir bakan ve Başbakan oraya gelmeden orada olanları gözlemledik ve bunları tüm Türkiye'yle paylaştık. Orada yaşananları anlamak ve kavramak için müneccim olmaya gerek yok; sağduyulu olmak, insanları tanımak ve onların içlerinde olmak, onlara dokunmak yeter. Ama bunların hiçbiri maalesef Hükûmette yok. Sizde sadece ve sadece kibir var ve ego şişkinliği var. Bir şeyler söyleyip birtakım uyarılarda bulunurken bizim doğru söylediğimize değil, doğruyu söyleyebilme ihtimalimize kulak verseydiniz durum bu kadar idare edilemez hâle gelmezdi. Size ısrarla bu kürsüden tekrar şunu ifade ediyoruz: Bu kibri bırakın, "Her şeyi biz biliriz, en iyisini biz biliriz." anlayışından vazgeçin, gelin Türkiye'nin bu en temel sorununu birlikte çözelim.

Türkiye'nin her yerinden CHP'li belediyelerimiz deprem bölgesinde aralıksız çalışma yürüttü. Çukurova Belediyemizin kurduğu yaşam çadırının benzerini orada ne devlet ne Hükûmet ne de yerel yönetimleriniz kurabildi. Peki, siz ne yaptınız? Çadır kentin içinde bulunan ve revir olarak kullanılan bu çadırdaki doktoru geri çektiniz. Bu kadar partizanca sağlık sorunlarını görmezden gelen bir tutum olabilir mi? Hangi insani vicdan bunu kabul eder? Bayramın birinci günü milletvekillerimizden Profesör Doktor Lütfi Baydar bu revirde sadece 10 tane çocuğa baktı ve çocuklardaki hastalığı teşhis etti. Ama oraya Valilik tarafından gönderilen 1 hekim bile yoktu. Orada çocuklar donarken ve gazete haberlerine göre 300'e yakın çocuğa zatürre teşhisi konmuşken ve koca bir il hayalet kent hâline dönmüşken siz, hâlen, bakanlarınızla orada podyuma çıkar gibi gösterişte bulunuyorsunuz ve sorunları çözme iradesinden yoksun bir tutum izliyorsunuz. Biz, Erciş yaralarını hızla sarsın ve gerçekten il olma kriterlerini taşımasından dolayı bu ilçenin il olmasını önerdik. On yıldır bu ülkeyi yöneten Sayın Başbakan, siyasi tarihimize geçecek akıl almaz bir örnek verdi "Hakkâri'yi il yaptılar da ne oldu" dedi. Ben de Sayın Başbakana soruyorum: Hakkâri, tam yetmiş beş yıl önce 1936'da il oldu. Yetmiş beş yıl önce il olmuş bu kentimizden Sayın Başbakanın haberi yok. Peki, Hakkâri bu kadar kötü durumdaysa, bir ilçeden daha kötü durumdaysa bunun kusuru kime ait? On yıldır kim bu ülkeyi yönetiyor? Bu ayıp bence bütün hükûmete yeter.

Bize göre, maharet, Van'a, Erciş'e gitmek değil, orada bakanlarla toplantı yapmak değil; sorun ve maharet, orada sorunları çözmektir. 5,6'lık depremden sonra ne yaptınız? Hemen gidip orada bir gövde gösterisi yaptınız. Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Bayraktar, ondan önce şu ifadede bulundu: "Deprem açısından en güvenilir il Van ve Erciş'tir" dedi ve bütün insanları az hasarlı evlere ve konutlara girmeye davet etti. Sonra ikinci bir deprem ve 40 ölü. Peki, bu ihmal mi yoksa cinayet mi? Sayın Bakanın da buna bir cevap vermesi lazım. Hangi bilimsel verilere göre artık orada deprem olmayacağını?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - ?ifade etti ve 40 kişinin ölümüne bizzat, bana göre sebep oldu.

Deprem sonrasında yardıma gelenlerin ve gazetecilerin kaldıkları otel sayısı onu geçmiyordu Van'da, neden bunlarla ilgili olarak bir tespit yapılamadı? Neden yapılamadı? Hükûmetin hangi bakanı buna cevap verecek? Neden insanların o otellerde kalmasına izin verildi ve böyle ağır bir sonucun meydana çıkmasına neden olundu?

Sayın İçişleri Bakanı tam da oradayken ne söyledi: Çadırda oturanlarla dalga geçer bir biçimde "Koskocaman sarayda oturuyorsunuz" dedi.

Değerli milletvekilleri, bizler, artık, bu ülkede depremden değil, deprem sonrası AKP yönetiminden çekiniyoruz.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Tanrıkulu.

Gündem dışı konulara Hükûmet adına cevap vermek için Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar.

Sayın Bayraktar, buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)