GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BİREYSEL EMEKLİLİK TASARRUF VE YATIRIM SİSTEMİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:118
Tarih:12.06.2012

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu gece tam bir yıl geçti üzerinden, bu Meclis toplanması gerektiği sayıdan 8 kişi eksik toplandı ve bir senedir yaptığımız kanunların, yaptığımız oylamaların ve bunların sonuçlarının aslında çok ciddi bir meşruiyet tartışması içinde olduğunu Türkiye'nin demokrasi tarihi yazacak. Şunu da yazacak: Üç tane muhalefet partisi var. Bu üç muhalefet partisinden tutuklu milletvekilleri var.

Dünya Sağlık Örgütünden temsilcilerin olduğu bir toplantıda, Sağlık Komisyonu Başkanımızın da bulunduğu bir yerde Türkiye'de hekim bağımsızlığı ve hekim örgütlerinin özerkliği konuşuluyordu. Orada yeri geldi söz aldım ve şunu söyledim: "Türkiye'de iktidar partisi dışındaki her partinin milletvekillerinin tutuklu olduğunu söylesem, 100'den fazla gazetecinin tutuklu olduğunu söylesem, binden fazla öğrencinin tutuklu olduğunu söylesem bunlara inanır mısınız?" Şöyle bir baktılar. "Bunların hepsi gerçek" dedim ve Sayın Cevdet Erdöl de oradaydı. Not tutmayı bıraktılar, kalemi koydular ve bizi artık bir başka gözle dinlemeye başladılar. Türkiye'nin dışarıdaki algısı bu, bu çatının altındaki gerçeğimiz bu. Geçmiş dönemdeki birtakım vesayetlerden şikâyet etmek elbette ki demokrasi arayışı içinde son derece meşrudur ama o vesayetin yerine başka bir vesayet kurmak ve yeni vesayetin eski vesayetten daha zalim bir noktaya gelmesi noktasında da vicdanların rahat olması herhâlde artık bu çatı altında mümkün değildir. Sayın Başbakan siyasi yasaklıyken, ona birileri "Muhtar bile olamaz" demişken bu Cumhuriyet Halk Partisi çıktı ve dedi ki: "Tek başına iktidar olmuş bir partinin lideri seçilemiyorsa burada bir sıkıntı var, bu sorunu el birliğiyle çözelim." Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Başbakanın siyasete gelmesine, Başbakan olmasına ve Sayın Cumhurbaşkanının da daha sonra bu makama gelmesi noktasındaki, demokrasi noktasında yaptığı katkıyı maalesef üç dönem sonra ustalık döneminde sizler yapamadınız. Sayın Başbakan bu 8 tane milletvekilinin buraya gelmesi noktasında üzerine düşen demokrasi sınavını veremedi, bugün buradaki AKP Grubu da bunu veremedi. Bu sınavı vermek aslında hiç zor değildi. Bu konuda bir de imza attınız. İmzanız illa bu milletvekillerini dışarı çıkaracak manasında mıydı, o tartışmaya girmeyelim.

Sayın Canikli'nin attığı imzanın üzerinde şu yazıyor: "Bütün partiler tutuklu milletvekillerinin Meclise gelmesi ve Meclisin tam kadro çalışması noktasında gayret sarf edecekler." Bunu sizin partinizden bir kişi yaptı, o da Cemil Çiçek, o da tarafsız olması gereken bir makamda. Siz şunun üzerine oynadınız: "Nasıl olsa bu muhalefet bu iş üzerinde anlaşamaz. Mümkün mü CHP'nin, BDP'nin ve MHP'nin aynı metin üzerinde anlaşması?" Ve bu beklentiyi satın aldınız ve bir kenara geçtiniz, deyim yerindeyse güya balkona çıktınız ama muhalefet bu ezberi bozdu, "Anlaşamaz." dediğiniz muhalefet birbiriyle anlaştı ve sizin önünüze o tarihî sınavı getirdi. İşte orada o imzaya sahip çıkıp çıkmama noktasındaydınız. Gayret gösterecektiniz ya, ya toplantıya katılmadınız, "Önce bir anlaşsınlar gelsinler." dediniz, onlar anlaştılar geldiler. MYK'lar, MKYK'lar toplandı, artısını, eksisini koydunuz, bir kantarda her şeyi tarttınız ve dediniz ki: "Bu kararı mahkemeler versin." Yani o zaman attığınız imzanın gereğini yerine getirmediniz.

Şimdi, imza Türk toplumunda ne anlama gelir, ticarette ne demektir, etik açısından imzadan imtina etmenin, attığın imzanın arkasında durmamanın neler olduğunu söylesem burada karşılıklı cevap hakkı olur. Bunu yapmayacağım, bunu herkes kendi vicdanında tartsın, bir düşünsün ama bugün uçakta gelirken çok sevgili partinizin mensubu milletvekilleri aralarında konuşuyordu bizden de gizlemeden. İzmir'deki seçim iptal oldu ya, o seçimin iptal olma sebebini tartışıyorlardı ve şöyle bir şey oldu, bir tanesi diyor ki: "Ya, bile bile aday olmayacaktı. E üç gün önce açıkladı öbürü. Genel Merkez biliyordu bunun sakıncalı olduğunu ve ömrü boyunca siyasetten men olduğunu, yine de neden arkasında durdu?" Diğer arkadaş dedi ki: "Ya, Yargıtaya sormuşlar, Yargıtay `Bir sakınca yok.' demiş." Düşünebiliyor musunuz, İzmir İl Başkanınızın sabıkasından dolayı aday olup olamayacağını Yargıtaya sormuşsunuz, "Olabilir." deyince de aday yapmışsınız kendisini. Bizimkiler Yüksek Seçim Kuruluna gittiler, başvuruda bulundular ve bu ülkenin en üst kurumu bu konuda dedi ki: "Bu kişiler aday olabilir." Ama daha sonra da siz bir başka hukuku egemen kıldınız.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özel.