GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BİREYSEL EMEKLİLİK TASARRUF VE YATIRIM SİSTEMİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:119
Tarih:13.06.2012

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, dün sabah saat 4'e kadar süren çalışmanın arkasından kalan üçüncü bölüme devam ediyoruz. Tabii, geneli üzerine yaptığım konuşmada belirtmiştim, burada olmayan arkadaşlar varsa onlara da hatırlatma olsun, böyle bir çalışma düzeniyle, böyle bir kanun yapma düzeniyle, yasamaya tahakkümle bu düzenlemeleri buradan usuletle geçirmemiz mümkün değil. Yani ucundan veya kıyısından tam olmasa da bazı sorunlara çözüm arayan bir torba kanun getiriyorsunuz. Tabii, gönül istiyor ki bunlara bakılsın, üzerinde uzlaşılsın, belli noktalarda eksikleri olsa da uzlaşmayla geçecek kanunlar olsun. Esası itibarıyla da alt komisyonda, komisyonda önemli çalışmalar yaptık, bazı eksiklikler giderildi. Her ne kadar bazı eksiklikler varsa da bazen usul esasın önüne geçiyor değerli arkadaşlar. Böyle bir ortamda sağlıklı bir şekilde kanun yapmak mümkün mü Sayın Bakanım? Sabaha kadar bu şartlarda? Şimdi, ilgili bakan yok. Yani anlıyoruz ki onun işi var diye aceleyle bitirelim diye gitmişler. Sayın Bayraktar burada. Hükûmetin bütün bakanları değerlidir ama konunun muhatabı? Az sonra arkadaşlarımız soru soracaklar, Sayın Bakan da diyecek ki:"Ben yazılı olarak vereyim, ben onlara vâkıf değilim". Niye? Çünkü sabaha kadar Sayın Bakan nöbette değildi, bugün nöbetçi olarak gelmiş. Ya biz ne yapacağız? Yani buradaki milletvekili arkadaşlarımız muhalefet sıralarında yine duruyorlar, akşam da söyledim, iktidar sıralarının da böyle önemli bir kanun görüşülürken boş olmasını anlayamıyorum. Yani buraya çok büyük hedefler koymuşsunuz. "İstanbul Finans Merkezini güçlendirelim." Güzel. İstanbul Finans Merkeziyle ilgili bir şey var mı? 2 tane finansal enstrüman dışında bir şey yok. "İki: Tasarruf açığını azaltalım." Bireysel emeklilik sistemine verdiğiniz teşvikin dışında bir şey var mı? O da yok. O da, nasıl vereceğimiz belli değil.

SADIK BADAK (Antalya) - Sayın Günal?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani "Belli değil." derken, sistemi belli de yani nasıl alacakları belli değil demek istiyorum Sadık Bey. Belli değil. Şimdi, size akşam bazı şeyler söyledim ama duymayan arkadaşlarımız olabilir, vatandaşın buna katılacak hâli yok demek istiyorum. Yani şöyle?

SADIK BADAK (Antalya) - O siyaset? O başka bir şey?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Siyaset değil. Şimdi, kim alacak? Dediniz ki: "Efendim, 100 lira verene biz de 25 lirasına katkıda bulunacağız." Güzel. Peki, bu 100 liranın 75 lirasını vatandaş nereden bulacak da verecek? Yani tasarrufu teşvik ederken bunun bir gelirin fonksiyonu olduğunu biz üniversite 1'de talebelere öğretiyoruz. Biz de öyle öğrendik. Tasarruf gelirin bir fonksiyonudur. Peki, gelirin artışında o kadar olmazsa, hele hele dar gelirli vatandaşlar, orta düzeydeki vatandaşlarınkinde bir artış olmazsa ne yapacağız? Kim o 75 lirayı bulacak da biz üzerine 25 daha koyacağız? Şimdi, tamam, siz diyorsunuz ki: "Var." Ben şimdi 2 tane rakam vereyim size. Vatandaşların borç durumuna bakalım. Bakalım, bu vatandaşlar hakikaten bu bireysel teşvikten, emeklilikten yararlanabilecekler mi?

Tüketici kredileri ve kredi kartı borcu vatandaşın 235,5 milyar olmuş. Yani şimdi diyeceksiniz ki: "Ne güzel, borç artıyor." Geleceğine ilişkin bir oran da vereceğim şimdi size. 2002 yılında bu rakam sadece 6,5 milyar TL imiş; 235,5 şu anda. Nereden nereye? Diyor ya Sayın Başbakan. Diyorsunuz ki: "Hocam, bir de oranları ver. Bu mutlak rakamlardır, değişiyor sıkça." Oranlara bakıyoruz. Borç gelir oranı 2002 yılında yüzde 7,5; 2012'de yüzde 44,7. Yani borcu, gelirinin yüzde 44,7'sini borçlanarak harcıyor. Şimdi, bunu yapan kişi kredi kartı borçlarında geriye ödeyememede artışın ne kadar olduğunu biliyor musunuz ödenemeyen kredi ve kredi kartları? 2002 yılında sadece 278 milyonken şimdi 7,3 milyar TL ödenemeyen kredi ve kredi kartları. Peki, şimdi, kredi borcunu, kredi kartı borcunu dahi ödeyemeyen ve ne olur ne olmaz diye BDDK'nın nakit çekme yasağı koyduğu milyonlarca insan varken, şimdi biz diyoruz ki: "Bundan istenen sonucu alacağız." Nasıl alacağız?  Ha, bu gerekli mi? Evet. Pozitif mi? Evet. Ama sadece bireysel emekliliğe belli şekilde teşvik vererek bizim tasarruf açığını artırmamız mümkün değil ki. Giderlerimizden kısacağız, aldığımız lüks arabalardan taviz vereceğiz, diğer alanlarda da yapabileceğimiz tasarrufu önce Hükûmet olarak ve kamu kurumları olarak yapacağız, vatandaşa da diyeceğiz ki: "Bakın, biz devlet olarak, Hükûmet olarak belli konularda tasarrufu çoğalttık; siz de harcamalarınıza dikkat edin." Şimdi, bu şartlarda bu 75 lirayı vatandaş bulamayacaksa buradan beklediğimiz etki demek ki olmayacak.

Şunu söylüyoruz: Her yapılan kanun tasarısında, Başbakanlığın Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği gereği bir etki analizi yapılması lazım. Defalarca söylüyoruz. Arkadaşlarımız, bize bazı rakamları verdiler. "Bunları dağıtın." dedik ama değerli bürokratlarımız onu nedense söylediler bir kısmını. Onu da böyle alt komisyonda utanarak, sıkılarak, sanki gizli bilgi veriyorlarmış gibi, yani ısrarlarımız üzerine söylüyorlar. Dün Sayın Kuşoğlu burada kendisi de ifade etti, ben bir tane rapor istedim, mütalaa istedim hâlâ gelmedi diye. "Şimdi, bunun bütçeye yükü ne olacak?" diyoruz. Diyor ki arkadaşlar: "Ya o kadar olmayacak." Niye? "Daha önce vergi istisnası vardı. Buradan da bunu vereceğiz." Ya biz onu sormuyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonu olarak yaptığımız bir bütçe var. "Bütçe disiplini" diyorsunuz. Eğer bunu bu şekliyle uygularsak, kanun yürürlüğe girdikten sonra, 2012 yılında -2013-2014, Orta Vadeli Program yapıyor muyuz? Yapıyoruz. Orta Vadeli Mali Plan yapıyor muyuz? Onu da yapıyoruz- bunu ne kadar deleceğiz, bunu nereden bulacağız, karşılığını nereden, hangi gelirlerle sağlayacağız diye bilmemiz gerekiyor. Şimdi, bunların hiçbirisini yapmadan doğrudan alelacele getirirseniz, sonrasında da Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği gün, alt komisyonda o kadar tartışıp birleştirdikten sonra teklifle "20 maddelik bir kanun teklifini gündeme alıp birleştirelim." derseniz o zaman bu yasamaya saygısızlık oluyor, Plan ve Bütçe Komisyonuna saygısızlık oluyor.

Niye alt komisyon kuruyoruz değerli arkadaşlar? Alt komisyon teknik inceleme gerektiren tasarı ve teklifler için biraz daha detaylı araştırma için kuruluyor. Alt komisyonda birleştirmişiz, üst komisyona gelmişiz, karşımıza 20 maddelik bir torba. Şimdi, bu sefer biz bunu engelleyen pozisyona düşmüş oluyoruz. Arkadaşlarla oturduk, konuştuk, bir kısmını çıkardılar ama bunun yolu yordamı böyle olmaz. Varsa bir şey -defalarca belirttik- yapısal önlem alacaksanız gelip muhalefeti bilgilendirin. Acil olanlarda, biz

Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman yapıcı, yol gösterici, uzlaşmacı bir muhalefet anlayışına sahibiz değerli arkadaşlar. Geleceksiniz, şunlar şunlar acildir, bunların çıkması gerekiyor? Ama şimdi içine bakıyoruz, acil olmayan bir sürü şey var. Yani Plan Bütçe Komisyonuna gelen, içinden çıkardığımız iki tane maddeyi söyleyeyim. Sağ olsun arkadaşlar çağırdılar, Komisyon Başkanımız da diğer partilerden Komisyon üyesi arkadaşlarımız da. İlk iki maddesi Adalet Komisyonuyla ilgili. Torba da tamam, bu kadar da torba olmaz ki yani. Bu bir kanun yapma anlayışı, onu anlatmaya çalışıyorum. İki tanesi seçimlerle ilgili. Hadi birisi cezayla ilgiliydi, onu çıkaralım, öbürü kalsın. Şimdi, öbürüne bakıyoruz, tamamıyla hukuki konu, bizim uzmanlık alanımız değil ki. Onun için bunların derli toplu gelmesi lazım. Bunların bir kısmı gerekli olmakla beraber içinde hiç aciliyeti olmayan bazı şeyler bekliyor.

Daha önce de söyledim, yapısal reformlar için gerekli olan kanunlar var. Burada geçen hafta Turist Rehberliği Kanunu çıkardınız Sayın Bakanım. Turizm çerçeve yasası on yıldır bekliyor, o hâlâ duruyor. Biz -Sayın Badak burada bana söylüyor ama- rehberliği çözmüşüz, öbür tarafta seyahat acenteleri bir yerde, tur operatörleri bir yerde, otelciler bir yerde. Biz hâlâ bekliyoruz ki, eksik olsun, zararı yok; taslak nasılsa onu çıkaralım, ona da razıyız. Yani mevcut hâliyle çıkaralım, ben hemen okey vereceğim, eksiklerine razıyım ama yok, kanunumuz yok.

Bu sefer de diyoruz ki: "Teşvik ediyoruz." Neyini teşvik ediyorsunuz, o teşvikten nasıl yararlanacağız? Yani buraya koymuşuz: "Hastane yapanları, eğitim tesisleri yapanları teşvik edelim." E, aradan iki gün geçmeden arkadaşlar geliyor, diyor ki: "Bunu 100 milyona düşürelim, 1 milyarlık eğitim tesisi yok." E, o zaman oraya niye koyuyoruz? Veya öbür tarafta, özel sektörün yaptığı, vatandaşların yaptığı okulları, eğitim tesislerini aynı istisnalardan niye yararlandırmıyoruz? Bir adaletsizlik olmuyor mu? Şimdi aynı şeyi koyuyoruz. "Stratejik yatırım" diyorlar. Antalya için defalarca söyledim, Sadık Bey de biliyor. Efendim, stratejik yatırımlar? Bakıyorum, "500 milyonun üstünde olursa ben oradan KDV vereceğim size, geri iade vereceğim." diyor. 500 milyonun üstünde kaç tane turizm yatırımı var? Veya turizme verdiğiniz zaman öbür tarafta bunu yapma şansınız yok ki.

"Bunların hepsini derli toplu yapısal önlemleri öne alarak yapmamız lazım, eksiklikleri de gidermemiz lazım." diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günal.