GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BİREYSEL EMEKLİLİK TASARRUF VE YATIRIM SİSTEMİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:119
Tarih:13.06.2012

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 271 sıra sayılı bireysel emeklilikle ilgili şahsen söz almış bulunuyorum.

Şimdi, bu bireysel emeklilikle ilgili konuyla ilgili sizi kısa bir geriye götürmek istiyorum. 1980'li yıllarda ülkemizde bir banker faciası yaşandı. Onun hemen arkasından da hayat sigortası faciası yaşandı. Hemen onun arkasından fonlar faciası yaşandı. Şimdi, son olarak da "bireysel emeklilik" adı altında Türkiye yeni bir soygun düzenine götürülüyor ve vatandaşımızın biriktirmiş olduğu bu tasarrufların birtakım insanlara kaynak olarak aktarılacağını, peşkeş çekileceğini söylemek istiyorum.

Bakın arkadaşlar, banker facialarını yaşadık, bu ülkede insanlar, birikimlerini götürdüler, üç kuruş daha fazla para alsınlar, hayatlarını sürdürsünler diye götürüp yatırdılar. Ne oldu? Battı. 1983-1984 yıllarında hayat sigortası çıkardılar, insanlar hayat sigortası yaptılar?

SADIK BADAK (Antalya) - Hayat sigortası değil, bu başka bir şey.

MUSA ÇAM (Devamla) - Örnek veriyorum Hocam. Siz söylediniz ama sizin söylediğiniz gibi Türkiye öyle güllük gülistanlık değil. Bakın, 1985 yılında, vatandaş diyor ki "Köyümüze gelen sigortacılar `Sizi emekli edeceğiz.' deyip hayat sigortalarına tabi tuttular." diyor. "Ben on beş yıl sürekli prim ödedikten sonra emekli olup aylığı almayı beklerken hayat sigortasından gönderilen mektupta `Size göndereceğimiz para posta parasını karşılayamadığı için paranızı gelin buradan alın.' diyorlar." Bir başkası?

SADIK BADAK (Antalya) - Bağlantısı ne?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - İkisini karıştırmayın.

MUSA ÇAM (Devamla) - Bağlantıyı yapacağım şimdi.

Bir başka hikâye: "1985 yılında, çalıştığım Nevşehir Merkez Sağlık Ocağına 3 hayat sigortacısı geldi ve dediler ki `Ayda bin lira ödeyin, on bir yıl sonra size 500 bin lira vereceğiz.' O günlerde ayda 52 bin lira ücretim vardı ve 500 bin lira da iyi paraydı. Gerçekten dediklerini yaptılar, 1997 yılında 500 bin lira verdiler ama o parayla bir paket yabancı sigara alabildim." diyor arkadaşlar. Bunlar, yaşanan olaylar.

Şimdi, "bireysel emeklilik" diyorsunuz, değil arkadaşlar bu; bu tamamen, bir nevi yatırım danışmanlığıdır. Şimdi, ben akşam Ali Babacan'a sordum, Sayın Bakana dedim ki: "Sizin bu 15 tane şirketle ilgili bireysel emeklilik talebiniz oldu mu? Var mı?" Söylemedi, dedi ki: "Özel bu."

Şimdi, arkadaşlar, Sayın Bakan kırk beş yaşında, bireysel emekliliğe girdiğinde elli altı yaşına kadar prim ödeyecek, on bir yıl prim ödeyecek. On bir yıl sonra, prim ödedi, ne kadar? 20 milyar. 20 milyar da bunun şeyi var, faizi diyelim, oldu 40 milyar. Şirket diyecek ki: "Ey Ali Babacan, ya 40 milyarı bir defada sana vereyim veyahut da iki defada vereyim veyahut da her ay ayda 2 bin lira, 2 bin lira sana yirmi ayda ödeyeyim." Peki, bu bireysel emeklilik midir arkadaşlar? Değildir. SSK gibi, BAĞ-KUR gibi, Emekli Sandığı gibi midir? Değildir. O zaman bireysel emeklilik değil; bu, tasarrufların, vatandaşın tasarruflarının bir aracı kurum vasıtasıyla değerlendirilmesi, faizlendirilmesi, nemalandırılması ve ondan sonra geri ödenmesidir arkadaşlar. Bu bir soygundur, bu bir talandır.

Eğer, mademki devlet burada bir katkı yapacak ise o zaman, neden Sosyal Sigortalara katkı yapılmıyor, neden Emekli Sandığına yapılmıyor, neden BAĞ-KUR'a yapılmıyor da şimdi "bireysel emeklilik" adı altında buraya kaynak aktarılıyor? Bu, tekrar İstanbul'un finans merkezi yapılması amacıyla oluşturulan, Türkiye'de yeni sermaye gruplarına, yeni insanlara kaynak aktarmadır. Bu doğru bir iş değildir. Bu, Türkiye'yi yeni banker facialarına ve hayat sigortası facialarına götürecektir. Bunun altını özellikle çizmek istiyoruz.

Ve toplumu aldatıyorsunuz, kandırıyorsunuz, "bireysel emeklilik" diyorsunuz. Yani bunun, bir defada, iki defada ödenecek olan ücretin emeklilikle ne ilgisi var? İnsanlar yirmi yıl, yirmi beş yıl prim ödüyorlar, çalışıyorlar -ama BAĞ-KUR'dan, ama SSK'dan, ama Emekli Sandığından- primlerini ödüyorlar, günleri doldukları zaman da emekli oluyorlar. Yıllarca o insanlar emekli aylıklarıyla hayatlarını sürdürüyorlar. Vefat ettiklerinde de geride kalan dul eşine veyahut da yetim çocuğuna maaş bağlanıyor. Peki, bu "bireysel emeklilik" dediğiniz sistemde böyle bir olay var mıdır? Böyle bir şey yok arkadaşlar. Paranı ödedin, işin bitti arkadaşlar. Peki, neresi bunun emeklilik? Ha götürmüşsünüz X bankasına yatırmışsınız veyahut da bonoya yatırmışsınız veyahut da tahvile yatırmışsınız veyahut da faize yatırmışsınız veyahut da borsaya yatırmışsınız... Zamanı gelince nemalanıyor, alıyorsunuz paranızı, devreden çıkıyorsunuz. Bunun adı "bireysel emeklilik" değildir, bu yeni bir soygun düzenidir. Kapitalizm işte budur.

Bu olaylar 1980'li yıllarda Şili'de ve Güney Amerika'da diktatörlerin yaşadığı ülkelerde, faşizmin olduğu ülkelerde bunlar denendi, yapıldı ve iflas etti. Şimdi, iflas eden bir sistemi siz tekrar buraya getiriyorsunuz ve burada uygulamaya çalışıyorsunuz. Bu, doğru bir sistem değildir. İnsanlarımızın tasarruflarıyla oynayıp birtakım insanlara kaynak aktaracaksınız ve "İstanbul'u finans merkezi yapacağız" diye kendi yandaşlarınıza kaynak aktaracaksınız. Bu, doğru değildir ve bunun yeni facialara neden olacağını söylüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çam.