| Konu: | BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 10.04.2012 |
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu ifade etmem lazım: Türkiye bir savaşın eşiğinde, Türkiye sınırında çatışmalar yaşanıyor ve AKP sıraları bomboş, herkes burada sohbet ediyor birbiriyle; AKP'nin bu anlamda Suriye noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisini nasıl devre dışına çıkarmaya çalıştığının manzarasıdır bugün bizim burada karşı karşıya olduğumuz manzara.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Siz konuşmanızı yapın!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, memleket bir savaşın eşiğinde, bunun farkına varın. Aslında siz bunun farkına varmışsınız, çünkü memleketi kendi elinizle savaşa sokmanın peşindesiniz.
Allah aşkına soruyorum: PKK terörüyle uğraşmak varken, Sayın Genel Başkanımız "Türk Bayrağını Kandil'e dikin." dediğinde "Bizim oralarda ne işimiz var?" diye konuşuyordunuz, şimdi Türkiye'yi Suriye'yle savaşa sokmanın peşindesiniz. Ortada bir Annan Planı dolaşıyor ama bu memleketin Dışişleri Bakanının Bakan Yardımcısı, aynı zamanda da Müsteşar Yardımcısı Naci Koru Beyefendi diyor ki: "Annan Planı kadük kaldı." Yahu, Annan Planı'nı kadük eden sizsiniz, barışa destek vermeyen sizsiniz, savaş kışkırtıcılığı yapan sizsiniz; bunları söylemek bu memleketin bir milletvekili, bir ferdi olarak bana acı verse de bu gerçekleri söylemek durumundayım. Sizin, bölgede barışı sağlama gibi bir göreviniz var; sizin, bölgede savaş kışkırtıcılığı yapma, sizin, bölgede devrimcilik oynama gibi bir sorumluluğunuz yok; bu millet sizi bölgede gidip kafanıza göre Amerika'nın, İsrail'in çıkarları için savaş çıkartasınız diye iktidar yapmadı.
Bakınız, KCK tutuklamaları yapıyorsunuz, doğru da yapıyorsunuz. KCK'nın amacı nedir? KCK'nın amacı dört parçalı bir Kürdistan kurmaktır, nihai hedef de Ermenistan-Kürdistan-İsrail duvarıyla Türkiye'yle, Türk dünyası ve İslam dünyasının önünü kesmektir.
Peki, Irak'a müdahale yapıldı. Irak'a müdahalenin sonucunda ne oldu? Orada bir Kürdistan ortaya çıkarıldı. Suriye'ye müdahale yapılıyor ve bu müdahalede de en ön planda maalesef AKP Hükûmetini görüyoruz. Neticesinde yine benzer bir yapı ortaya çıkarılacaktır.
Bununla da sınırlı kalmayacaktır emin olunuz çünkü nihai hedef İsrail'in güvenliğini sağlamaksa, bölgedeki ülkelerin ufalanması, rejimlerinin değiştirilmesi çabası devam edecektir. Nihai hedefte İran da ufalanacaktır, İran'da da bir Kürdistan çıkarılacaktır ve sizin bu devrimcilik oyununuz neticesinde Türkiye'ye denecektir ki: "İran'daki, Irak'taki, Suriye'deki bölgeleri gelin Türkiye'nin denetimine verelim."
Netice itibarıyla, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'yle bir entegrasyon sağlandıktan sonra kendi elinizle bölgede bir uydurma devlet kuracaksınız.
Değerli milletvekilleri, bugün biz Suriye'yle niye bu hâle geldik, hiç oturup bir düşündünüz mü? Bizim, Suriye'yle, Suriye rejimiyle ne alıp veremediğimiz var? Elbette ki biz diktatörlere karşı olacağız, elbette ki masum vatandaşların orada hayatının kaybedilmesinin hesabını soracağız ama bunu sorarken bizim o ülkelerin iç işlerine karışıp, bunu sorarken bizim o ülkelere kendi sorumluluğumuzda olan kamplardan insanların gidip girip çıkıp belki de bir ateşi tetikleyecek bir provokasyonun içerisine girmememiz lazım. Biz, elbette ki demokrasiden yana olacağız, bölgeye demokrasinin gelmesine çalışacağız ancak biz, Amerika'nın bölgeye getirmek istediği -tırnak içerisindeki- demokrasinin taşeronu olamayız.
Değerli milletvekilleri, Tunus'ta bu hadiseler ortaya çıktığında? Şunu da ifade edeyim: 1968'den bugüne kadar dünyadaki bütün halk hareketlerini yakından incelemiş, bunun kitabını yazmış bir kardeşiniz olarak ifade ediyorum, bunun bir Amerikan projesi, Sayın Başbakanın ifade ettiği "Büyük Orta Doğu Projesi"nin hayata geçirilmesi projesi olduğunu ifade ettik.
Amerika'nın dönemin Dışişleri Bakan Yardımcısı Condoleezza Rice'in sözünü herhâlde siz de iyi biliyorsunuz. 2003 tarihinde dedi ki Rice: "Yirmi iki tane ülkenin sınırı ve rejimi değişecek." Bugün gerçekleştirilen odur, bugün gerçekleştirilen, Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya kadar Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada yirmi iki tane ülkenin sınırının ve rejiminin değiştirilmesi oyunudur.
Eğer Orta Doğu'ya, eğer Suriye'ye demokrasi gelecekse, bu, öncelikle savaş çıkmadan gelmelidir. Eğer Orta Doğu'da bir değişim yaşanacaksa, Türkiye burada öncü rol oynayacaksa Türkiye tarafsızlığını korumak durumundadır. Bugün Türkiye maalesef tarafsız değil Suriye konusunda. Bugün Türkiye bölgede etkin olmanın yollarını aramalıdır ama bu etkin olması Türkiye'nin, Suriye'ye müdahale, Suriye'ye savaş çığırtkanlığı yaparak değil. Sayın Başbakanın Sayın Obama'yla görüşmesinde, Sayın Başbakan "Artık müdahalenin zamanı geldi." diyor. Amerikan Başkanı Obama ise "Biraz daha soğukkanlılığımızı korumamız lazım." diyor. Biz ne hâle geldik? Amerika'nın bunu söyleyip bizim ise soğukkanlılık çağrısı yapacağımız yerde, biz tabiri caizse kraldan çok kralcı pozisyondayız. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı "Soğukkanlılığımızı koruyalım." derken biz her bulunduğumuz ortamda "Artık uluslararası toplum buna müdahale etmelidir." çığırtkanlığı yapıyoruz.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti bölgede büyük bir güçtür, büyük bir devlettir ve bu büyük devletin bölgede savaşan tarafları barıştırması gerekmektedir. Oysa biz, maalesef, savaşan tarafları barıştırma yerine bölgede savaş çığırtkanlığı yapıyoruz. Bunu yaparken de, bu denli önemli bir konu görüşülürken de sizin bir milletvekiliniz çıkmış buraya: "Şu kadar kilometre yol yaptık, şu kadar ev yaptık. Yok, evler üç odalı, beş odalı, deniz manzaralı?" Ya, siz bu Meclisle dalga mı geçiyorsunuz, bu milletle siz dalga mı geçiyorsunuz? Memleket savaşın eşiğine gelmiş, sizin konuştuğunuz konulara bak. Memleket savaşın eşiğine gelmiş değerli milletvekilleri. Siz bu Meclisi devre dışına çıkararak bu milleti savaşa sokamazsınız. Siz bu Meclisi devre dışına çıkararak bir oldubittiye bu memleketi getirip savaşa sokamazsınız. Buna sizin hakkınız yok, buna müsaade de etmeyeceğiz. Elbette ki orada insanların ölmesinin karşısında olacağız ama biz yeni insanların ölmesi, yeni Mehmetçiklerin şehit olmasının yolunu açamayız. Bu konuda milletimize, Meclisimize danışmak zorundasınız. Kapalı kapılar ardında Sayın Başbakanın, Sayın Davutoğlu'nun pazarlıklarıyla siz bu milleti savaşa sokamazsınız.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz defalarca bu konuda Meclis kürsüsünden sizi uyardık, milletimizi değişik ortamlarda uyardık, dedik ki: "Ülke savaşa sokuluyor." Bugün, maalesef, dediğimiz noktaya geldik ve bu memleket bugün savaşa sokulmak üzere. Bunun günahı elbette ki sizin üzerinizdedir. Ancak unutmayınız ki Suriye konusundaki siyasetiniz, Irak gibi, bize, netice itibarıyla, kucağınızda bir Kürdistan doğuracaktır. Bugün milletçe mücadele ettiğimiz KCK'yı siz maalesef Suriye'ye savaş açarak gerçekleştireceksiniz.
Bugün İsrail'in güvenliğini sağlamak size mi kalmış! Büyük Orta Doğu Projesi İsrail'in güvenliğini sağlama projesidir. İsrail'i korumak için Malatya'ya üs kurdunuz. İsrail'i korumak için bölgede neredeyse "sıfır sorun" diye yola çıktınız ki kavga etmediğimiz memleket kalmadı. Bir taraftan İsrail'e "one minute" diyeceksiniz, 2011 tarihinde İsrail'le ticareti yüzde 40 artıracaksınız. Bunları yapın! Bunları millet bir tarafa not ediyor. Ama bu memleketi savaşa sokamazsınız. Bir oldubittiyle karşı karşıya getirip bu milleti savaşa sokamazsınız.
Altını çizerek tekrar ifade ediyorum. Suriye konusunda bir an önce tarafları barışa zorlamak zorundasınız. Suriye Devlet Başkanı yazılı garanti istiyor, diyor ki: "Ben askerlerimi çekmeye razıyım, bana silah çekenler gelsin, yazılı garanti versin." Siz buradan açıklama yapıyorsunuz "Esad inandırıcılığını yitirmiş." diyorsunuz. Esad'ın elbette ki kendi milletine karşı silah çekmede sorumluluğu vardır. Tarih karşısında da, uluslararası mahkemeler karşısında da bunun hesabını vermelidir, o ayrı bir konudur. Ama bunu siz yapamazsınız.
OSMAN KAHVECİ (Karabük) - Bunu kim yapacaktır?
S NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sen mi yapacaksın?
SİNAN OĞAN (Devamla) - Sizin böyle bir göreviniz yoktur. Bu millet size başka ülkelerde gidip devrimcilik oynama yetkisi vermemiştir, bu millet size Mehmetçiği götürüp Suriye'de kanını dökme yetkisi vermemiştir. Dolayısıyla da, bir an önce gelin, olanı biteni bu Mecliste görüşelim. Burası milletin Meclisidir. Sizin bir çoğunluğunuz olabilir ama bu çoğunluğunuza dayanarak siz memleketi savaşa sokamazsınız. Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu yarıda kesti Çin ziyaretini, geldi. Annan bugün bölgede ziyaretlerde bulunuyor, oradan İran'a geçecektir. Eğer bölgede bir çaba içerisine girecekseniz bu barışın çabası olmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözünüzü bağlayınız.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu sizin yaptığınız gibi savaş çığırtkanlığı veyahut da bölgede yeni mezhep çatışmalarının, yeni kanların dökülmesine sebep olacak savaşların tetikleyicisi olmamak durumundayız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oğan.