GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:92
Tarih:10.04.2012

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Polis teşkilatımızın kuruluşunun 167'nci yılında özel harekâtıyla, terörle mücadelesiyle, trafik polisiyle, çevik kuvvetiyle, karakollarıyla ve tüm genel hizmetleriyle devletimize, milletimize hizmet eden tüm polis kardeşlerimi ve ailelerini de saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, böyle bir günde, polis kardeşlerimizin bayramını ifa ettiğimiz böyle bir günde Hükûmetimizden de bir değerli tasarı, bir kanun ve bu kardeşlerimizin gerçekten bayramını gerçek bir bayram olarak kutlayabilecekleri bir tasarı böyle bir gün seçilip Meclise gelseydi de keşke hep birlikte bunu oylayıp Meclisten geçirseydik.

Değerli arkadaşlar, her devlet memuru insanla muhataptır yani tapusundan tutalım, orman müdürlüğünde yani her mevkide, her makamda olan memur, insanla muhataptır ama polisin -takdir edersiniz ki- apayrı bir konumu vardır çünkü polis suçluyla muhataptır, teröristle muhataptır, bölücüyle muhataptır, uyuşturucu kaçakçısıyla muhataptır, sarhoşuyla muhataptır, trafik ihlali yapanla muhataptır yani polisin muhatap olduğu insanlar toplumda suç işleyen insanlardır. Esasen, zaten görevi de budur, adaleti tesis etmek, huzuru, asayişi tesis etmektir.

Şimdi, gerçekten, bu manada muhatapları açısından çok zor durumda olan bir teşkilatın acaba sıkıntıları nelerdir, çözülmüş müdür, bunlara da şöyle bir bakmak lazım:

Değerli polisimizin genel sorunları, bir maddi kriterler, bir de çalışma şartları olmak üzere ikiye ayrılabilir.

Maddi kriterlerin elbette ki maaş da öncelikli olmak üzere halledilmediği muhakkaktır ama en önemli mesele, biraz evvelki konuşmacı arkadaşlarımın da bahsettiği üzere, emeklilik durumudur. Yani birçok memurun hayali, rüyası olan, işte, olduğunda bir evini alıp hayatını devam ettireceği ve artık çok daha farklı, yirmi beş-otuz yıllık devlet memuriyetinden sonra rahat bir yaşam tarzı sürdüreceği şeklinde algılanan devlet memuriyetindeki emeklilik, maalesef, şu anda polis açısından incelenecek olursa polisin korkulu rüyasıdır. Yani emekli olan bir polis, daha evvelki arkadaşlarım rakam verdiler, bu rakamlara boğulmak istemiyoruz ama neredeyse hâlihazır aldığı maaşın yarısını ancak alabilmektedir. Bu defa da, bu değerli polislerimiz, emekliliğine birkaç yıl kala çalışabileceği bir yer aramakta, birtakım insanlarla ilişkiye girmekte ve emekli olduktan sonra da birçok polisimizi otoparklarda, şuralarda, buralarda, görevliyken hiç adım atmadığı yerlerde güvenlik görevlisi veyahut idari hizmette çalışırken görebilmekteyiz, bu acı bir şeydir.

Bunun yanı sıra, polisin çalışma şartlarına şöyle bir baktığımız zaman yine son derece namüsait bir ortam görüyoruz. Polisin bayram izni var mı? Yok. Her devlet memurunun izinli olduğu günlerdir bunlar. Yılbaşı izni var mı? O da yok. Resmî tatillerini nerede geçiriyor? Görev başında. Her devlet memuru izindeyken polis bunu görev başında geçiriyor. Güncellenmiş bir teşkilat yasası var mı? O da yok. Çalışma saatleri ayda iki yüz kırk saat değerli arkadaşlar. Ayda iki yüz kırk saat çalışan bir polis acaba psikolojik açıdan ne hâle gelir? Ayda iki yüz kırk saat çalışan, bırakın polisi herhangi bir mevkide, herhangi bir makamda ayda iki yüz kırk saat çalışan bir insan baba olabilir mi? Evlatlarına babalık yapabilir mi? Eşine kocalık yapabilir mi? Anasına, babasına evlatlık yapabilir mi? Bunları gerçekten düşünmek ve aynı zamanda bunlara çare getirmek zorundayız.

Birçok makamda, teşkilatın birçok yerinde görev yapan polislerimiz var. Mesela, terörle mücadelede görev yapan polislerimiz. Bir terörle mücadele polisinin, sadece 1 tanesinin yaşadığını burada ifade etmek istiyorum. Cizre'de Çevik Kuvvet mensubu bir polisimizin -zannedersem geçtiğimiz ağustos ayında- asayiş olaylarında üzerine bomba atılmış, arkasından ağır silahlarla taranmış, bir böbreğini kaybetmiş ve hâlâ omuriliğinde mermi duruyor, bacaklarında da şarapnel parçaları, çıkarılamıyor. Yüce Meclis, bu arkadaşımızın hastanede yattığı dönem terör tazminatı kesildi; bu, asayişi temin etmek üzere görevlendirdiği Türk polisinin terör tazminatına el uzatan bir devlet için utançtır ve aynı zamanda Meclisimiz için de utançtır. Bunları düzeltecek olan, bunları ortadan kaldıracak olan biziz, Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Şimdi, karakollara bakmak istiyoruz. Karakolların durumu içler acısı. Yani bir Ankara'da, neredeyse iş saatlerinde 700-800 bin insana hitap eden, 700-800 bin kişinin huzurundan, asayişinden sorumlu bir karakolun toplam mevcudu 45 kişi, içinde temizlikçi, çaycı, bunların hepsi dâhil ve 45 kişi iş yapacak. Ayın 15'inde ikmali biter, benzini yok, "Göreve çıkamıyorum." dese suç, artık o benzini bir yerlerden, birilerinden toplayacak.

Değerli arkadaşlar, böyle görev yapılmaz. Bir polise soruyorum: "Kaç yıllık polissin?" "On sekiz yıllık." diyor. "Kaç yıldır bu karakoldasın?" "On sekiz yıl." diyor. Bu düzeltilmeli. Sayın bakanların huzurunda ifade ediyorum. On sekiz yıl karakol şartlarında bir insan çalışamaz, çalışırsa insanlığından çıkar. Bunu incelemek, bunun psikolojik sonuçlarını tahlil etmek ve bu konuyu araştırmak gerekiyor. Karakollarda çalışma süresi mutlaka bir kanunla düzenlenmeli ve onlar da bu ıstıraptan kurtulmalıdır. Psikolojisini kaybeden polis görev yapamaz ve polissiz adalet olmaz. Yine de hepsinden Allah razı olsun, birçok soruna karşılık cansiparane görevlerini yapmaya çalışıyorlar.

Değerli arkadaşlarım, burada hepinize soruyorum. Hepimiz siyasetin belli kulvarlarından geldik ve zaman zaman, fırsat bulduğumuz an -pek de olmamakla birlikte- çoluğumuzu çocuğumuzu, eşimizi alıyor, bir yerlere çıkıyoruz, bazen sinemaya götürebiliyoruz kısıtlı da olsa, bazen yemeğe götürebiliyoruz. Böyle sosyal ortamlarda, lütfen, bugüne kadar dikkat etmediysek hep birlikte dikkat edelim, hatta millet olarak dikkat edelim, kaç tane polis görüyoruz? Polis sinemaya gidebiliyor mu? Kaç polis gördük? Bizim gittiğimiz yerlerde -ki Anadolu'nun gittiği yerlerdir bunlar- kaç tane polisimizi ailesiyle, eşiyle, çocuğuyla beraber sinemada görebildik? Kaç tane polisimizi bir hafta sonu yemekte görebildik? Bunların hepsinin düzeltilmesi, bunların bu imkânlara kavuşturulması gerekiyor. Elbette, iktidarınızın bu on yıllık döneminde birçok iyileştirmeler yapılmış olabilir. Askerlik meselesi mesela, çok önemli bir düzenlemedir ve polise burada çok büyük katkılar olmuştur ama daha birçok sorun orta yerde durmaktadır. Yani on yıllık iktidarda "dünyanın en büyük 16'ncı ekonomisi" diye övündüğümüz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - ?Türkiye Cumhuriyeti devletinin imkânları öyle zannediyoruz ki polisimizin bu mağduriyetini ortadan kaldırmaya yetecektir, yetmelidir, Türkiye bunun için kaynak ayırmalıdır ve şehidinde, gazisinde dahi benzer kurumlarla birçok adaletsizliğe mahkûm olan, bunları yaşayan, bu konularda da düzeltme ihtiyacı hissedilen bu kurumun değerli insanlarını hepinizin önünde hürmet ve saygıyla selamlıyorum ve aynı zamanda şehit polislerimize Cenabıallah'tan rahmet ve gazilerimize de şifa diliyorum. Hepsinden Allah razı olsun.

Sizlere de teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çirkin.