GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:119
Tarih:13.06.2012

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; bu beş dakika içerisinde anlatacaklarımı anlatamayacağım için sadece yarın ikinci beş dakikayı da kullanmak üzere ikiye böldüm.

Her şeyden önce şunu ifade edeyim: Daha henüz giriş bölümünde Osmanlı Devleti'nde idari yargı sisteminin olmamasından başlayayım. Burhan Bey anayasa hukukçusu olduğu için aslında bunu dinlemesini istirham ediyorum. Burhan Bey, Burhan Bey, biraz dinlemenizi istirham ediyorum.

"İdari yargı sisteminin Osmanlıda olmaması" diye başlanmış, öyle bir yani yanlış bir düşünceyle başlamaz. Osmanlılarda idari yargı sistemi var, kadıaskerlik var. İkincisi halkın idareye yönelik şikâyetlerini incelemek üzere Kadiul-kudât? Bu da yanlış, Kadiul-kudât Osmanlılarda yok, Abbasilerde var, Osmanlılarda Kadiul-kudât yerine Kadıaskerlik var. Yine siz, Dîvân-ı Mezâlimden söz ettiniz. Osmanlılarda DÎvân-ı Mezâlim yok. Yine Osmanlı öncesinde İslam dünyasında vardır, Dîvân-ı Mezâlim yerine Osmanlılarda Dîvân-ı Hümâyûn vardır. Dolayısıyla, öncelikle tabirler ve terimler üzerinde doğru bir karar veremediğiniz için kanunun da yanlış olduğunu düşünüyorum, çünkü -yarın anlatacağım- Osmanlılarda ombudsmanlık yerine geçen merci, kurum, bir defa doğrudan Dîvân-ı Hümâyûna bağlı mehayif müfettişleridir. Bunların kimlerden oluşacağını, nasıl görev yaptığını, atamasının nasıl olduğunu, görevi hangi şartlarda yerine getirdiğini yarın anlatmayı düşünüyorum ama şurasını söyleyeyim: Bakın, bir defa biz tutuyoruz, başka ülkelerden birtakım kurumları tekrar almaya kalkışıyoruz ama burada da ifade edilmiş, Osmanlı Devleti'nde buna benzer kurumlar var diye.

Evet, Osmanlılarda gerçekten dünyanın en iyi kurumları vardır. Şöyle ki, Osmanlılarda yabancıların da yaptıkları bir istatistik vardır. İmparatorluklarda "altın oran" denilen bir oran vardır. Bu "altın oran" denilen oran, adaletten sosyal meselelere kadar her konuda, yani bir devletin işlev olarak üstlendiği her konuda sıfırdan 100'e kadar çizilen çizgidir ve burada, o çizgiye en yakın yönetimi hangi devlet sergilemiştir, bununla ilgili bir çalışma yapılmıştır.

Bu çalışmada, Roma Devleti dâhil, altın oranı yakalayan en önemli devlet, tek devlet Osmanlı Devletidir ve dolayısıyla, Osmanlı Devleti'ndeki bu sistemlerin ne olduğunu bilmeden, rastgele ombudsmanlık vesaire adı altında kurumları almaya kalkışıyoruz.

Şunu özellikle belirteyim: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğüm sırasında Osmanlı arşivinde araştırma yapan bütün yabancı bilim adamlarının hangi konularda araştırma yaptıklarını yıllara tabi olarak tespit ettim. Bu tespit içerisinde en fazla Osmanlı Devleti'nde, 1991 yılı itibarıyla, 21 ile 91 arasında en fazla araştırma yapan Amerika Birleşik Devletleri olmuş. 683 kişi gelmiş ve bu 683 kişi Osmanlı Devleti'nin idari yapısını araştırmış ve benim bu konuda bir kitabım var, "Osmanlı Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı" diye.

Şimdi, böylesine önemli bir devlet, siz mahallî idarelerle ilgili bir çalışma yapıyorsunuz, altı yüz yirmi dört seneden faydalanmıyorsunuz ama Amerika Birleşik Devletleri faydalanıyor. Hukuk sistemiyle ilgili siz faydalanmıyorsunuz, geliyor yabancılar faydalanıyor çünkü Osmanlı Devleti'nde mahkemelerde "şuhudül hal" adı altında mahkemeyi izleyen bir şahitler grubu var ama bu, bugün Türkiye'de yok.

Nitekim, bu türden araştırmalar son derece önemli. Mesela, oluşturduğunuz kamu denetçiliğindeki başkan ve üyelerin ve uzmanların kimlerden oluşacağı? Osmanlı Devleti bununla ilgili bir yasa çıkarmış ve bu yasa Teşrifat Kanunu adını taşıyor, hangi göreve kimlerin, hangi görevlerden sonra gelebileceğini belirlemiş. Daha Türkiye, Osmanlı Devleti'nin sistemine bile mümkün değil ulaşamamış.

Değerli arkadaşlar, şimdi "Osmanlı devletini yüceltiyor." diyeceksiniz belki bazılarınız ama samimi söylüyorum, Osmanlı devletinin sistemini siz modernize ederek günümüze uygulayın; ki, Amerika uyguluyor bunu, az önce söyledim, yarın onun istatistiğini de getireyim isterseniz size. Dolayısıyla, bunu uygulamadan bir yere varamazsınız.

Son olarak da şunu söyleyeyim: Demirbaş Şarl, 1709 yılında Osmanlı Devleti'ne gelmiş, 1713'te gitmiş. Adamı göndermek istemiş, gitmemiş, her türlü masrafı Osmanlı Devleti'ne, bunun için Osmanlı Devleti ona "Demirbaş" ismini vermiş demirbaşa kaydettiği için.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim Sayın Halaçoğlu.