GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:120
Tarih:14.06.2012

MUHARREM IŞIK (Erzincan) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4'üncü madde üzerindeki değişiklikle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, bizim değişikliğimiz nasıl olsa kabul edilmeyecek. Yalnız, sizin getirdiğiniz tasarıda Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı olarak özel bütçeli kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurum oluşturulmaya çalışılmakta. 1 başdenetçi, 5 denetçi, genel sekreter ve diğer personelden oluşacak 246 kişilik bir kadro tahsis edilecek.

Kurumun görev bölümünde, "Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyetler üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir." "Hukuka ve hakkaniyete" özellikle bastırılarak söylenmiş, güzel.

Şimdi, yapılacak bu yeni kurumda inşallah yeni bir MİT Başkanı yaratılmaz, elde ettiği bilgileri inşallah kötü amaçla da kullanmaz. Bu bizim amaçlarımız. Tabii, burada şikâyet etme hakkımız var. O zaman, kurul kurulduğu zaman, ben mesela bir dilekçe vereceğim, diyeceğim ki: "YÖK'te yapılan profesörlük atamalarında büyük bir usulsüzlük var. Bunun araştırılmasını istiyorum." Örneğin ne diyeceğim? YÖK'te 95 kişilik bir kadro oluşturulmuş ve profesörler bir günde hoca olarak asıl olduğu yerde değil başka yerde görev yapmaya başlamışlar, hem de başhekim, genel müdür, rektör olarak çalışıyorlar. Üstelik, tıp profesörleri, sağlık meslek yüksekokulları ile hemşirelik yüksekokullarında profesörlük almaktadırlar, kadın doğum, genel cerrah, kulak burun boğaz, tıbbi onkoloji, ortopedi, psikiyatri, üroloji, patoloji profesörleri yapılmaktadırlar. Bir örnek vereyim, Florence Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulunda bir hocamız üroloji profesörü olarak atanmıştır. Sayın Bakana sorduğumuz zaman soru önergemizde, ihtiyaca binaen yapıldığı söyleniyor. Tabii ihtiyaca binaen oluyor ama hiçbiri de o ihtiyaç olan yerlerde maalesef çalıştırılmıyor. Tabii amaç burada, iki yılını orada doldurup profesörlüğünü tescil ettirdikten sonra tekrar eski yerinde çalışmaya devam etmek. Tabii bunu yaparken büyük bir siyasi de rant sağlanmış oluyor çünkü özellikle doğu illerimizde "Yarın profesör gelecek" diye boy boy haberler yapılıyor. Profesör gelip bir ameliyat yapıp geri döndüğü zaman halk gayet memnun oluyor  ama yarın hastaneye gittiği zaman bir daha profesörü bulamıyor.

Başka bir şikâyet daha yapacağım, diyeceğim ki: Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde çok büyük bir kadrolaşma var. Daha önce bu üniversiteyi açtığımız zaman Atatürk Araştırma Hastanesiyle protokol yapıldı. Burada ortak çalışılacağı, Türkiye'nin bilim merkezi olacağı, üç kıtaya birden hizmet edeceği söylendi ama burada yapılan, profesörlerin çoğunluğu, şu anda 20 tanesi dışarıda çalıştırılmakta, diğerlerinin de zaten kadrolaşmak için yapıldığını biliyoruz. Dışarıda çalışanlar da başhekim olarak görevlerini sürdürmekte. Tabii  burada Sağlık Bakanlığının YÖK'ten 38'inci maddeye göre görevlendirme hakkı var. "Tamam, normal" diyeceksiniz. Bu görevlendirme yapılırken yine kişilere özel yapıldığı? Burada maddede diyor ki: "Öğretim elemanları ilgili kurumların talebi ve kendisinin muvafakatiyle üniversite yönetiminin oluruyla geçer." Mesela bir hocamız Yıldırım Beyazıt'a başvuru yapmış. Yalnız kendisi 3.3.2011 tarihinde dilekçe vermiş. Yalnız üniversite yönetim kurulu nasıl oluyorsa 28.2.2011 tarihinde yazısını yazmış ve göndermiş. Kendisi başvurmadan, düzen izlenmeden atanması yapılmış.

Burada tabii başka şikâyetçi olacağımız konular da olur. Örneğin deriz ki: Şeker pancarını yok etmek için neden her sene nişasta bazlı şeker üretimini yüzde 35 arttırıyorsunuz? İnsanın sağlığını hiç düşünmüyor musunuz? Bugün Fransa'da, İngiltere'de, Almanya'da nişasta bazlı şeker üretimi sıfır iken bizim ülkemizde her sene Danıştayın verdiği kararlara rağmen, yürütmeyi durdurmak için verdiği kararlara rağmen her sene inatla neden artırıyorsunuz? Hangi firmaları sevindirmek istiyorsunuz? Bunları da sormamız gerekir. Tabii şeker pancarı demişken? Biliyorsunuz şeker fabrikaları özelleştirildi, bununla birlikte ben Erzincan'da göçün olacağını düşünüyorum. Ayrıca bugün verilen bir kararla Çayırlı, Kemah ve Kemaliye ilçelerinin adliyeleri de kapatıldı. Zaten bu insanların çoğunluğu fakir insanlar. 1 dönüm toprak almak için mahkemelerde uğraşan, kadastro ve tapu davaları açan insanlar. Bundan sonra bunlar diğer bölgelere nasıl gidecekler, nasıl bu davaları takip edecekler, bunu  düşünmemiz gerekiyor. 3-5 tane memurumuz orada çalışmaktaydı, bunlar da başka yerlere gidecekler. Dolayısıyla bu kararın da gözden geçirilmesini istiyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.