| Konu: | KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 14.06.2012 |
ENVER ERDEM (Elâzığ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, 276 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 6'ncı maddesi için verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Bir saniye? Bir saniye?
Arka sıradaki arkadaşlar, sohbetlerinizin tamamını ben duyuyorum; inanın duyuyorum. Sayın Aslan, ne söylediğinizi duydum.
Şimdi size yeniden açıyorum; buyurun.
ENVER ERDEM (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısının neresinden bakarsak bakalım, neresinden ele alırsak alalım, birçok sorunu ve birçok problemi beraberinde taşımaktadır. Amacına, kapsamına, dayanağına, böyle bir sisteme ihtiyaç olup olmadığına, kurulması için katlanılacak maliyetlere değip değmeyeceğine, tarafsız ve bağımsız bir sistemin kurulup kurulmayacağına, hangi açıdan bakarsak bakalım, bu sistem ciddi sorunları beraberinde taşımaktadır.
"Amaç", "Kapsam" ve "Dayanak" kısmına baktığımız zaman, şimdi öncelikle kanunun "Amaç" kısmında bunun işte Kadiul-kudât müessesesine dayandığından, yine Dîvân-ı Mezâlim müessesesine dayandığından bahsedildi ama biraz önce sizlere bu konuda çok değerli hocamız işin mahiyetinin bu olmadığına dair gerekli değerlendirmeleri yaptı, bunun Divân-ı Hümayûn ve Mehayif teşkilatı müfettişliği sistemine dayandığını sizlere ifade etti. Yine, daha önce bu sistemin Rusya'da "Prokuratura" şeklinde adlandırıldığına dair açıklamanın da doğru olmadığı söylendi ve yine "Amaç" ve "Kapsam" kısmında, "Dayanak" kısmında bahsedilen Osmanlıda idari yargı sisteminin olmadığı hususlarının da gerçekleri yansıtmadığı sizlere burada izah edildi.
Şimdi, bir defa, böyle bir düzenlemeye gerek var mı, yok mu? Şimdi, bunları bu kadar eksiklikleriyle beraber, bu sistem neyin nesi buna baktığımız zaman, esasında Temel'in hamsiyle alakalı bir bilmecesi var, o hatırıma geldi. Hani, Temel soruyor ya: "Sarıdır, kafeste yaşar, cik cik öter." "Bu nedir?" diye sordukları zaman da "Hamsidir." der. "Ya, Temel, sen buna `Sarıdır.' dedin, sarıya boyadım onu. `Kafeste yaşar.' Kafese koydum. E, `Cik cik' öter dedin, bu nasıl oluyor?" der. "E, bu da yanıltmacasıdır." der. Yani sizin hazırlamış olduğunuz bu kamu denetçiliği yasası gerçek anlamında Temel'in hamsi benzetmesinden başka, bilmecesinden başka bir şey değildir.
Bu, aslında Hükûmetin, noterlik sisteminin dışında kendi yandaşlarınıza, kardeşlerinize, damatlarınıza ballı iş bulmanın dışında getireceği bu millete herhangi bir fayda da yoktur.
Şimdi, "Böyle bir düzenlemeye gerek var mıdır, yok mudur?" sorusuna baktığımız zaman, zaten bizim sistemimizde hâlihazırda Dilekçe Komisyonu var, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu var, Devlet Denetleme Kurulu var, Etik Kurulu var, yeni oluşturulacak insan hakları merkezi düzenlemesi geliyor, onu da getireceksiniz. Bunlar doğru dürüst işliyor mu da siz, yani bu mantıkla getirdiğiniz bir sistemin, bu milletin yani kamu hizmeti gören kamu idarelerinin vatandaşa getirmiş olduğu hizmetlerde daha üst bir çıtayı yakalamak için böyle bir müessesenin etkin ve faydalı olacağına inanıyorsunuz?
Yine, "Osmanlıda idari yargı sistemi yok." dediniz. Bizde, Osmanlıda olduğu gibi Türkiye'de de çok iyi işleyen bir idari yargı sistemi var. Şimdi, 250'den fazla insanı istihdam edeceksiniz. İdari yargı Türkiye'de çok iyi işlemekte. İptal davalarıyla, tam yargı davalarıyla vatandaşın, idarenin işlem ve eylemlerine karşı korunduğunu hepiniz çok iyi biliyorsunuz. "İdari yargının sorunlarını çözme noktasında, burada biriken yüklerin azaltılması konusunda üzerinize düşeni yapın." dense bunu yapmayacaksınız ama 250 tane fuzuli istihdam sağlayacak bu müesseseyi bizim karşımıza çıkarabiliyorsunuz.
"Bizim bürokratik sistemimiz buna uygun mudur?" sorusuna baktığımız zaman, kesinlikle değildir. Bir defa değerli milletvekilleri, milletvekillerine verilmiş Hükûmeti denetleme yollarından birisi soru önergeleridir. Soru önergelerine bürokrasinin verdiği cevaplar hepinizin malumudur. Son derece lakayt, son derece ilgisiz, alakasız, sorularla ilgisi olmayan cevaplar.
Şimdi, ben, Elâzığ'la ilgili, Tunceli'nin Pertek ilçesinde 1978 yılında terör nedeniyle boşaltılan 12 köy, onlarca hane, yüzlerce insanın sorunuyla ilgili İçişleri Bakanlığına bir soru yönelttim ve sorunun özeti şu: Bu insanlar terörden zarar gördüler, köylerini terk ettiler. Bir: Bu insanların terörden gördükleri zarar tazmin edilebilir mi? İkincisi: Bu insanlar köyüne dönebilir mi? Güvenlikleri sağlanabilir mi? Bunların hiçbiri yapılamıyorsa bunların arazileri kamulaştırılabilir, sorunları çözülebilir mi? İçişleri Bakanlığının vermiş olduğu cevap değerli milletvekilleri: "Terörden şu ana kadar zarar görenlere şu kadar para yardımı yapılmıştır." Yani dolayısıyla soru önergelerine verilen cevaplara yarın kesinlikle kamu denetçilerinin soracağı hiçbir soruya bürokrasi cevap vermeyecektir.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdem.