GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:120
Tarih:14.06.2012

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli arkadaşlar; bunun nesine katılınmaz, tekrar bir huzurlarınızda okumak istiyorum. İslami referanslara büyük bir önem veren arkadaşlarımıza bir hatırlatma yaparak başlıyorum: "Emaneti en imanlı olanınıza verin." dememiş, "Emaneti ehline verin." demiş. Her şeyde iman şartı aranırken bunda ehliyet şartı aranmış. Peki, bunun neresi kötü? "Siz böyle bir uzmanlık titrine sahip olan insanları getirin." diyor bu önerge. Bunu reddetmenin tercümesi şudur: "Yok, arkadaş, bu konuda, haklar ve özgürlükler, insan hakları konusunda herhangi bir liyakate gerek yoktur." Yani şu önergeleri, şu Parlamentoyu ciddiye aldığınızı gösterecek bir tane bir şey olsa? Burada hayatınızı ve bütün ülkenin hayatını kolaylaştıracak şeyler söylüyor muhalefet. E, siz de bu konuda mahir değilsiniz, siciliniz oldukça sıkıntılı. Niye? Kendi yaptığınız kanunları 2-3 kere buraya getirip yeniden çekiçlettirdiniz.

Şimdi, hâl böyle olunca burada ne diyelim yani biz çıkıp, biz söyleyip, biz dinliyoruz ama yarın öbür gün tarihe şöyle geçecek sayın vekiller; Komisyon zaten otomatiğe bağlamış, Hükûmet de öyle: "Katılıyor musunuz?" "Katılmıyoruz." "Katılıyor musunuz?" "Katılmıyoruz." Bundan kimse sizi sorumlu tutmaz ha. Burada sağcılık-solculuk, Kürt-Türk meselesi yok, liyakat aranıyor ya, "Getirilecek insanlar bu konuda ehliyetli olsun." diyor. Siz "Hayır, ehliyetli olmasın." mı diyeceksiniz? Bari buna "Evet." deyin. Tarihe de şöyle dersiniz: "Zamanın behrinde muhalefetten bizim gözümüzden kaçmış bir şey gelmişti, Allah razı olsun onlardan, biz de bunu, bak, dikkate aldık." Böyle yapmıyorsunuz.

Arkadaşlar, bu konuda bu ülkenin temel bir hastalığı vardır, "araç" ile "amaç" sık sık yer değiştirir. Bu, sadece mevcut Hükûmetle sınırlı bir şey de değildir, ezelden beri bir derdidir buranın. Mesela, "eğitim seferberliği" denilir, yüzlerce okul açılır, bir müddet sonra eğitim bahsi unutulur, bütün hedef daha fazla okul açmaya yönelir. Burada siz murakabeden niye korkuyorsunuz ki, ne kadar bu iş sağlıklı olursa sizin üstünüzden de o kadar vebal kalkar. Buna direnmenin bir tek açıklaması var tüm bu seyrine baktığımızda: Ancak korkacak şeyi olanlar böyle bir psikolojiye girebilir. Bunun başka bir açıklaması varsa yani "Liyakatli insanı getirin." meselesine "Hayır." demenin başka bir açıklaması varsa bir Hükûmet sözcüsü ya da iktidar vekili birisi söylesin, biz de diyelim ki: "Yanılmışız."

Bu ülkedeki hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerleri siz bu denetimin dışında tutuyorsunuz. Toplam hükûmet etme anlayışınız da bunun bir benzeri. Nerede bir istismar potansiyeli varsa onu Sayıştay denetiminin dışına çıkarmakla başladınız. Ardından, nerede bir istismar potansiyeli varsa Kamu İhale Kurumunun denetiminin dışına çıkardınız ya da o mekanizmaya dâhil olmasının dışına çıkardınız. Biz, artık burada sarhoş olduk; kanunlardan hangisi, yeni çıkan kanunlardan hangisi Kamu İhale Kurumunu yok sayıyor, artık takip etmekte güçlük çekiyoruz.

Dün bir vekil buradan "Bari bu Kamu İhale Kurumunu kaldırın. Komple kurtulalım bu işten." dedi. Getirdiniz o düzeye. Murakabeden korkmaya gerek yok, eğer helal ve doğru iş yaptığınıza inanıyorsanız bundan korkmanıza gerek yok.

Daima ortaklığı çoğaltmak ve çözümün bir parçası yapmak, yüzde 50 oyla değil de bu denetçiyi -atıyorum- yüzde 70 oyla seçmek sizin sadece güvenilirliğinizi artırır, eğer oradaki yapılan işte bir "hurdahışlık" yoksa.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Var, "hurdahışlık" var.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Son olarak, dün burada bir iktidar vekili "Niye Başörtülü bir vekilimiz olmasın?" dedi ve bunun için yüklendi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bizim verdiğimiz ilk önergeydi. Sizin yaklaşımınız, "Siz Zerdüştsünüz, baş örtüsüyle işiniz ne?" dediniz. Tarihe geçti. Tekrar hatırlatmak için söylüyorum.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.