| Konu: | KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 14.06.2012 |
MHP GRUBU ADINA SİNAN OĞAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Saygıdeğer Başkan.
Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; 276 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı'nın ikinci bölümünde grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Şimdi, tabii, bu konuya geçmeden önce, dün yarım kalan bir konu vardı. Saygıdeğer Başkanımız söz vermemişti, ben de bugüne saklamıştım. Şimdi, değerli milletvekilleri, profesör bile olsanız, yanlıştan dönmek erdemdir. Profesör bile olsanız, ömrünüzün sonuna kadar yeni şeyler öğrenebilirsiniz. Zamanında birisi literatüre yanlış bir şey geçirmişse o mutlak doğru değildir, onu mutlak doğru olarak kabul etmeniz zaten sizin bakış açınızı yansıtır.
Sayın Kuzu ile Sayın Batum dün Rusça'da, Rusya'da "Prokuratura" olarak adlandırdıkları ombudsmanı bu şekilde ifade ettiler. Daha önce Komisyonda Sayın Başkanımıza bunu ben ifade etmiştim: Eğer grubunuzda Rusça bilen varsa, Sayın Kuzu, sorunuz bir kendilerine, `Prokuratura' Rusçada savcılık sistemi demektir. Yanlışlıkla Türk literatürüne geçirilmiş ve birçok insan gibi siz de o yanlışlığı olduğu gibi aldınız, geldiniz, burada Meclisten ifade ettiniz. Rusya'da ve Rusçada `ombudsman' olarak geçiyor veyahut da "?"(X) Yani "olağanüstü yetkili insan hakları insan hakları savunucusu" olarak geçiyor. Yanlışı düzeltmek lazım, saplantıyla bir konuya saplanıp kalmamak lazım. Yusuf Halaçoğlu Hocamız dün ifade etti, Osmanlıcada da bir sürü terimi birbirine karıştırırdınız. Burada zaten meselenin özünde de bu vardır. O kadar üstünkörü, o kadar yüzeysel, o kadar yukarıdan dikteyle hazırlanmış bir kanun tasarısı ki bu, bunu da zaten ilk bakışta görebiliyorsunuz, sunumlarınızdan bunu görebiliyoruz.
Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, burada bu kanun muhtemeldir ki sizin oylarınızla geçecek. Her ne kadar bu dakika itibarıyla Meclis sıralarında olmasanız da birazdan bir yoklama talebiyle veya oylama olduğunda içeriden koşa koşa geleceksiniz, bunu imzalayacaksınız. Şuradan, muhalefet sıralarından da hakikaten hâlinize, tavrınıza bakıp da gülmemek işten bile değil. Neden? Çünkü bu Meclise sizin saygınız yok, sizden önce Sayın Başbakanın bu Meclise saygısı yok. Kanun hükmünde kararnamelerle bu devleti yönetiyorsunuz, sonra geleceksiniz, bir vatandaşımızı ki, muhtemeldir ki Cumhurbaşkanı Genel Sekreterini kişisel tahminimi söylüyorum- seçeceksiniz burada ombudsman olarak, ondan sonra da gelecek bu kişi Hükûmeti denetleyecek, idareyi denetleyecek. Buna siz bile inanmıyorsunuz, biz muhalefet olarak buna zaten inanmıyoruz. Niye mi inanmıyoruz? Çünkü kanun hükmünde kararnameyle yönetiyorsunuz. Bu milletin, bu memleketin burada Meclisi olduğu hâlde siz bu Meclisi kanunsuz bir şekilde devre dışına çıkarmışsınız, kanun hükmünde kararnamelerle Meclisi yönetiyorsunuz.
Tabii, böyle bir tavırla meseleye yaklaştığınız zaman, başdenetçi, üstüne de koyun bir 5 denetçi, hepsi olacaktır boş denetçi maalesef. Sizin bu bakış açınızla başdenetçinin boş denetçi olacağı bir sistemi de kendi elimizle getirmiş oluyoruz. Ha, bir işinize yarayacak, o da AB'den gelip burada sordukları zaman bir AB kriteri olarak, AB'den sorumlu Devlet Bakanının gidip Avrupa'nın değişik kesimlerinde, değişik restoranlarında açıkladığı zaman, bazı konulara temas ettiği zaman -ki genelde restoranlarda temas ediyor Sayın Bağış- diyecektir ki, bizim de bir ombudsmanımız, bizim de bir kamu denetçimiz var. Adı olacaktır kamu denetçisi. Sizin oyunuzla seçilen, size bağlı bir şekilde çalışacak bir kamu denetçisinin ve ikinci defa da seçilme eğer şansı, ihtimali varsa, vatandaşın şikâyeti karşısında bir ara bulucu onun şikâyetini alıp kamuoyuna yansıtacak, kamuoyu baskısı yapabilecek bir kişinin bugün gelip hakikaten de sizin karşınızda veyahut da yarın siz iktidardan düştünüz -ki düşeceksiniz- başka bir güçlü iktidarın karşısında bunun şansı var mı? Yok. Devletin valisini memur yaptınız, devletin kaymakamını size buzdolabı taşır, kömür dağıtır noktaya getirdiniz. Kaldı ki buradan, doğrudan Meclisten seçilecek bir ombudsman hayli hayli başdenetçi değil, âdeta boş denetçi noktasına gelecektir.
Tabii, keşke bunun adını başka bir şey koysaydık yani bizim burada her çıkan konuşmacı neredeyse atıfta bulundu. Dedi ki: "İşte Osmanlıdan geçmiştir." Doğrudur. Sayın Anayasa Komisyonu Başkanımız da ifade etti. bir tez hazırlatmıştı hatta, sıkıntı yaşamıştı, onu da -Komisyonda da anlatmıştı- dinledik. Keşke bu, Osmanlıdan, bizden alınan şeyin adı bize "ombudsman" olarak dönmeseydi. Keşke Türk örfünde, Türk âdetinde yeri olan, tarihî kökleri olan "aksakallık kurumu" oluşturabilseydik.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Kadı? Kadı?
SİNAN OĞAN (Devamla) - Ha, şunu da ifade edeyim: Tabii, "akil adamlar" diye bir projeniz var. Aslında buna da gerek yok. Siz birkaç tane akil adam seçeceksiniz ya CHP'yle beraber, e bu madem böyle, akil adamlara verin bu işi. Terörü akil adamlar çözecek birkaç tane, hatta bazı gazeteler İnternet'ten oylama bile yapıyor. Sayın Genel Başkanımız "12 kötü adam" diye tarif etmişti zamanında, 1 tane daha ekleyin, olsun 13 kötü adam, bu işi de ona devredin.
Kaç gündür, gecenin bilmem kaçına kadar burada Meclisi işgal ediyorsunuz, Meclisi hep beraber işgal ediyoruz. Dolayısıyla da ombudsman seçeceğinize, terör sorununu birkaç günde birkaç insanla çözeceğiniz "akil" -tırnak içerisinde- insanla nasıl çözecekseniz, gelin, ombudsmanı da onlara devredin, böylelikle o da bir şekilde çözülmüş olsun.
Şimdi, tabii, burada öyle bir yapılanma oluşturulmalıydı ki, eğer bunu siyaset seçecekse, nasıl ki iktidar partisinin Meclis başkan vekili var, muhalefet partilerinin Meclis başkan vekili var, bu sistemin benzerini bir şekilde ombudsmanlık sistemine de yansıtsaydınız. Ha, komisyonlarda, örneğin bizim Anayasa Komisyonunda Başkanımız sizden, Başkan Vekili, Sözcü vesaire hepsi sizden. E, bu mantıkla da gelip ombudsmanlığı seçecekseniz, o zaman burada bizim yaptığımız, hep beraber, sizinle beraber yaptığımız, aslında abesle iştigalden başka bir şey değildir çünkü bunun halka, bunun vatandaşa bir getirisi olmayacaktır.
Bugün bu görevi yapabilecek olan ve yapan BİMER var, Meclis Dilekçe Komisyonu var, İnsan Hakları Komisyonu var. Peki, ombudsmanın, kamu denetçisinin Meclis Dilekçe Komisyonundan ne farkı olacak, BİMER'den ne farkı olacak? Şikâyeti vatandaş zaten yapıyor. Emin olunuz ki siyasi erkin gölgesinde kalacak bir ombudsmanın, bir kamu denetçisinin Meclis Dilekçe Komisyonu memurundan herhangi bir farkı kalmayacaktır. Bu sebeple, daha bağımsız, daha güçlü ve siyasi erkin etkisinde kalmayan bir ombudsman seçmeye ihtiyaç vardır.
Tabii birçok konuşmacı da burada ifade etti, Milliyetçi Hareket Partisine de kadın örgütlerinin müracaatı oldu. Kadın örgütlerinin en önemli şikâyetlerinden birisi, son dönemlerde sıkça ağza alınan ama uygulamada hiçbir gereğini görmediğimiz, hiçbir uygulamasını görmediğimiz kadına yönelik pozitif ayrımcılık burada da maalesef yok. Ombudsman seçeceğiz, kamu denetçisi seçeceğiz, onun alt denetçileri seçilecek, başdenetçi ve normal denetçileri seçilecek ve bunların içerisinde kadın sorunları, çocuk sorunları, aile sorunları, birçok konuyla ilgili sorunlar görüşülecek ama kadının bu yapılanma içerisinde yeri maalesef olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİNAN OĞAN (Devamla) - Son bir söz: Bir de burada uzmanlaşmaya gitmenin ben önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de her şey uzmanlaşmaya gidiyorsa alt denetçilerin de mutlaka konusunda uzmanlaşmış kişilerden oluşması lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oğan.
(X) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir dilde kelimeler ifade edildi.