| Konu: | İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 14.06.2012 |
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çalışma hayatının en önemli gündem maddelerinden biri olan ve yıllardır yasalaşmasını beklediğimiz çok önemli bir tasarıyı görüşüyor olmaktan gerçekten büyük memnuniyet duyuyorum ve bu tasarının bu ana gelmesinde Bakanlık bürokratlarımızın ve Bakanlık bünyesinde sosyal tarafların ve akabinde de alt komisyonda, tali komisyon olarak Avrupa Birliği Komisyonunda ve ana komisyon olarak Sağlık, Çalışma, Aile ve Sosyal İşler Komisyonunda ve bugün de Genel Kurulda siz değerli parti gruplarının sözcülerinin veya söz alacak olan arkadaşların katkılarıyla yasalaşacak olmasından dolayı büyük memnuniyet duyduğumuzu ifade ediyorum. Katkı sağlayan bütün kesimlere ve siz değerli milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, sanayileşmenin gelişmesi, üretim ve araçlarının çeşitlenmesi, çalışanları yeni risklerle karşı karşıya bırakmıştır. Bundan dolayı iş sağlığı ve güvenliği konusu her dönem olduğu gibi günümüz dünyasında da, günümüz endüstriyel ilişkilerinde de son derece önemli bir konu başlığıdır. Bu sorun yalnız ülkemizin sorunu değil. Burada arkadaşlar rakamlar veriyorlar, bu rakamların ne derece doğru olduğu da tartışılır.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sizin açıkladığınız rakamlar Sayın Bakan onlar.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bu sorun dünyanın sorunu, bütün endüstriyel ilişkilerde var olan bir sorun. Dolayısıyla Türkiye'de, 1990'dan bugüne baktığımız zaman, iş sağlığı, güvenliği konusunda pozitif bir seyrin yani iş kazalarında ve meslek hastalıklarında bir azalma olduğu görülüyor. Rakam verecek olursak, 2000, yani son yıl içerisinde iş yeri sayısında yüzde 97'lik bir artış, çalışanlarda yüzde 111'lik bir artış olmasına rağmen iş kazalarında, meslek hastalıklarında yüzde 4,3'lük bir azalış olmuştur.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Uzmanlar yanlış vermiş o zaman.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) -
Bir başka ifadeyle: 100 bin işçide, ölümlü vakalara baktığımız zaman, on yıl önce 16,8 düzeyinde yani 100 binde yaklaşık 17 kişi iş kazalarında hayatını kaybederken, bugün bu 9,6 düzeylerindedir. Bu bir iyileşme mi? İyileşme ama oran yüksek mi? Arkadaşlar, açık söylememiz gerekiyor, bu oran çok yüksek bir oran. Neye göre çok yüksek? Öyle gelişmiş ülkeler var ki iş kazaları yüzde 1 düzeylerinde, yüzde 1'in altına doğru çekmeye başlamışlar ama genel ortalamaya baktığınız zaman, gelişmiş olan ülkelerde yüzde 2 ile 4 arasında iş kazaları bugün kabul edilebilir oranlarda ama Türkiye'de bu 9,6 düzeyinde.
Şimdi, burada "Efendim, dünyada bu alanda 3'üncü sıradayız iş kazaları açısından." Bu doğru değil arkadaşlar. Yani bizim rakam alabildiğimiz dönemler, yıllar itibarıyla olaya baktığınız zaman, böyle bir tablo yok. Yani Çin bizden kötü, Meksika bizden kötü, Hindistan bizden kötü. Kaldı ki Çin'den bir veri mi var? Yok. Hindistan'dan bir veri mi var? Yok. Orta Doğu ülkelerinden bir veri mi var? Afrika ülkelerinden bir veri mi var ki Türkiye'yi getirip en olumsuz 3'üncü sıra ülkesi olarak burada konuşlandırıyoruz? Hele bizim, milletvekili olarak bunu hiç yapmamamız gerekiyor. Yani bu veriler elde olur sağlıklı bir şekilde ve dersiniz ki: "Şu, iki kere ikinin dört ve Türkiye bu anlamda olumsuz ülkelerin ilk üçünde yer almaktadır." diye söylenebilir. Ama bu saydığım gibi, hangi Afrika ülkesinden veri aldınız, hangi Orta Doğu ülkesinden ve bu anlamda gelişmekte olan ülkeler içerisinde, "üçüncü dünya ülkeleri" diye ifade ettiğimiz Hindistan ve buna öncülük yapan Çin'in verileri mi var elimizde ki böyle bir tablo ortaya koyuyoruz? Bu, doğru olmadığını ifade ediyor.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Bizim veriler de sağlıklı değil Sayın Bakan.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sizde yok belki ama dünyada pek çok ortak kurum var. Çalışma örgütünün rakamları onlar.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, tabii ki değerli arkadaşlar, bu yasa, gerçekten geç kalmış bir yasadır. Aynen katılıyorum burada ifade eden arkadaşlara. Bu yasa, aslında, 2007 yılında, yine, daha önce de bakan arkadaşlarımız döneminde, iktidarımız döneminde çok kez gündeme geldi. Ama o dönemde de Bakanlar Kurulunda görüşmüş, Parlamentoya taşıyamadığımız bir yasa idi. Netice itibarıyla, bugün huzurlarınıza gelmiş bulunuyor gecikmeli de olsa.
Yasa çıktı. Her şey bitti mi? Yasa her şeyi çözecek mi? Yasanın ne getirdiğini biraz sonra maddeler hâlinde hiç de karamsar olmaya gerek olmadığını ifade etme adına ifade edeceğim, söyleyeceğim. Yani hayal kırıklığı şeklinde ifade edildi burada. Hiç doğru değil. Bazı arkadaşlarımız böyle bir yaklaşımda bulundular. Hayal kırıklığı olur mu? Bu son derece önemli ve ciddi bir yasa. Bu yasanın getirdiklerine baktığımız zaman çok ciddi mesafeler alıyoruz bu anlamda, beklentilere cevap veren bir düzenleme ama her şey yasa değil. Burada aslolan, güvenlik kültürünün toplumumuzda oluşması son derece önemli; bir. İkincisi, tabii güvenlik bilincinin ve toplumsal farkındalığın bu konuda oluşmasında yasa da katkı sağlayacak mutlaka ama bu yönleriyle çok daha önemli olduğu inancı içerisindeyim.
Şimdi burada trafik kazalarını konuşsak, aynı şeyleri söyleyeceğiz, aynı üzüntülü manzaraları ortaya koyacağız. Bunun çözümü yasa mı? Bir yönüyle yasa. Mevzuatı günümüz şartlarına uyarlayacaksınız. Çözüme dönük bir mevzuata dönüştüreceksiniz. Ama yalnız yasayla bunu, trafik kazalarını önleyemezsiniz. Kemer takılacaksa takılması gerekiyor, kurallara uyulması gerekiyor. Kimin? İşverenin uyması gerekiyor, işçinin uyması gerekiyor, sorumluların, denetim yapanların, kamunun uyması gerekiyor. Siz bunların gereğini yerine getirirseniz o zaman bu bahsettiğimiz kazaların minimize noktaya dönüştüğünü görürsünüz.
Şimdi değerli arkadaşlar, iş kazalarının yüzde 98'i -esas garip olan burasıdır- önlenebilir. Hele meslek hastalıkları açısından baktığımız zaman yüzde 100'ü önlenebilir. Yani bu iki kere ikinin dört gibi. Yani meslek hastalıklarını yüzde 100 önlemek mümkün, iş kazalarının yüzde 98'ini önlemek mümkün. Ama ne yazık ki bu konuda gerekli önlemler alınmadığı için tüm tarafları -yani üçlü mekanizma olarak bakacak olursanız- üçlü mekanizma içerisinde görevler gerektiği gibi yerine getirilmediği için, herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği için, bir, kamu olarak böyle bir mevzuata bütün olarak sahip olmadığımız için kamu açısından eleştiri yapacak olursak; uygulayıcılar açısından bakacak olursanız, işveren daha çok kazanma uğruna çok basit önlemlerle? Bakınız 1 liralık, bir iş kazası veya iş sağlığı açısından yapılacak olan yatırımın geri dönüşümünün artılarını hesap etmek mümkün değil fakat bu esirgeniyor ise veya çalışan kardeşimiz, emekçilerimiz, çalıştığı yerde üzerine düşen edimlerini yerine getirme konusunda eğer geri duruyorlarsa, bunların bütününden karşımıza bu acı tablolar çıkmaktadır. Onun için, yılda, baktığımız zaman, ILO verilerine göre Kuveyt büyüklüğünde, 2 milyon 200 bin kişi hayatını kaybediyor iş kazalarında, meslek hastalıklarında. 2 milyon 200 bin. Bir Kuveyt yok oluyor, bir Moğolistan yok oluyor, bir Kosova yok oluyor her yıl. Yani böyle bir, dünya tabloyla karşı karşıya.
Şimdi, insan sağlığı karşısında maddi boyutu hiç önemli değil ama maddi boyutu olarak da baktığınız zaman, ülkelerin gayrisafi millî hasılalarının yüzde 1'i ile yüzde 4'ü arasında -gelişme durumlarına göre- bir maddi kayıpla karşı karşıyalar ki bunlarda 600 milyar dolar ile 2,4 trilyon dolarlık bir maddi kayıp söz konusudur. Ülkemiz açısından baktığımız zaman yılda 7 milyarlık -eski rakamla 7 katrilyonluk- bir maddi kayıp söz konusudur.
İşte bu çerçevede, değerli arkadaşlar, gerek insan boyutuyla gerek -çok da insan boyunun yanında olmasa- maddi boyutuyla baktığımız zaman olay burada da bitmiyor. İş sağlığı, güvenliği uygulamaları eğer yerine getirilirse, bu uygulamaların hakkı verilirse, işletmelerin imajı açısından iş sağlığı, güvenliği son derece önem arz ediyor, üretim açısından önem arz ediyor. Ürün kalitesi açısından iş sağlığı, güvenliği ve pazar açısından -en önemlisi- son derece önemli.
Şimdi, Çalışma Bakanlığı olarak yaptığımız faaliyetler var. Kısaca onlardan da bahsedecek olursak, her yıl bir hafta İş Sağlığı Güvenliği Haftası olarak tahsis edilmiş ve burada farkındalığı artırmak, bilinci artırmak konusunda konferanslar, seminerler, çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bunun yanında, iki yılda bir uluslararası düzeyde bölgesel konferanslar düzenleniyor. Ayrıca dünya kongresini de geçtiğimiz yıl yine Türkiye'de gerçekleştirdik. Kitaplar, broşürler yoğun bir şekilde, çalışanlarımıza, endüstriyel ilişkilerimize taşınmaya çalışılıyor.
Mevcut bu düzenleme ne getiriyor? Bir iki konuya değinerek konuşmamı bitirmek istiyorum.
Bu düzenleme, getirdiğimiz bu yasa kuralcı değil, önleyici bir yaklaşım öne koyuyor, kuralcılıktan öte önleyici bir özelliği var.
Bu yasanın en önemli özelliği, bütün çalışanları kapsam altına alıyor, bütün iş yerlerini ve bütün çalışanları kapsam altına alıyor. Bir kişi de çalışsa, ilanihaye, kaç kişi çalışıyorsa çalışsın bunların tümünü, kamu-özel, kapsam altına alıyor. İş yerinde?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ev hizmetleri kapsam dışında ama.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - İstisna birkaç husus var, çok şey değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Binlerce insan ev hizmetlerinde çalışıyor.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - İnşallah, oradaki kayıt dışılığı önlemenin de formülü var, önümüzdeki dönemlerde o düzenlemeleri de getireceğiz, o kayıt dışılık kalkınca zaten onlar da kapsam altına girecekler. Yani işçi-işveren ilişkisine girince -ev hizmetlerinde en büyük kayıt dışılık ve kadınlarda en büyük kayıt dışılık ev hizmetlerinde şu andaki tespitlerimize göre- bu kayıt altına alındığı an işçi-işveren ilişkisi doğacaktır, kayıtlılık doğacaktır ve bu anlamdaki iş sağlığı, güvenliği açısından da sorun çözülmüş olacaktır.
Yine, yasanın getirdiği en önemli düzenleme, iş yerlerinde risk değerlendirmesi zorunlu hâle geliyor. Bu çok çok önemli. Risk değerlendirilmesi yapılmayan, özellikle tehlike arz eden işlerle ilgili risk değerlendirilmesi yapılmamış ise bunun bildirilmesi noktasında iş yerlerinin faaliyetinin durdurulması söz konusu olacak.
Bunun yanında, iş kazası, meslek hastalıklarının bildirim zorunluluğu geliyor, sağlık kuruluşları tarafından. Bugün, bildiğiniz gibi elimizde bazı veriler var ama bu verilerin sağlıklılığı tartışılıyor. Neden? Bildirim zorunluluğu olmadığı için. Şimdi sağlık kuruluşlarına bildirim zorunluluğu getiriliyor.
Yasa katılımcılığı teşvik ediyor ve iş yerlerini bu yasada "az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerleri" diye üç gruba ayırmış bulunuyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye'de iş yeri sayısı 1 milyon 426 bin. 1 milyon 426 bin iş yerinden 28 bin iş yeri 50 üzerinde işçi çalıştıran iş yeri. Tekrar ediyorum: 1 milyon 426 bin iş yerinden 28 bin iş yeri, 50 üzerinde işçi çalıştıran iş yerleri. Bunu niye üzerine basa basa söylüyorum? Bu iş yerlerinde iş sağlığı güvenliği hizmeti alma zorunluluğu var, 50 artı işyerlerinde yani 28 bin iş yerinde. Diğerlerinde iş sağlığı güvenliğiyle ilgili bir düzenleme yok mu? İşverene sorumluluk veriyor, sorumluluk yüklüyor, ama bu sorumluluk nasıl olacak? Nasıl yerine getirilecek? Bu konuda detaylı bir düzenleme, bir çalışma söz konusu değil, yalnız işverene bir sorumluluk gelmiş o kadar. İşte bu yönleriyle baktığımız zaman, 50 altı iş yerlerinin sayısı 1 milyon 400 bin. Burada iş sağlığı güvenliğiyle ilgili bir uzman bulundurma veya istihdam etme veya hizmet alma durumu söz konusu değil. Kazaların yüzde 57'si ise 50 altı iş yerinde gerçekleşiyor. İşte bu düzenleme, bugüne kadar bu kapsamı içermediği için 1 milyon 426 bin iş yerini kapsama alan bir düzenlemedir.
Şimdi, burada, 1 ile 9 işçi çalıştırılan iş yerlerinin ücretlerini ise -yani iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının ücretlerini- kamu karşılayacak, takriben 750 bin iş yerinin -tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinin- uzman giderlerinin, ücretlerinin kamu tarafından karşılanacağını ifade etmek istiyorum.
Son olarak, meslek hastalıkları tabii çok daha önemli. Nasıl önemli olmasın! Bakınız, ILO açıklama yapıyor, diyor ki: "2 milyon 300 bin ölüm gerçekleşiyor dünyada." Neredeyse her bir dakikada 4 kişi hayatını kaybediyor, on dakikalık konuşma süremizde 40 kişi dünyada hayatını kaybediyor. Böyle bir tablo var dünyada. Bu 2 milyon 300 binin 1 milyon 900 bini meslek hastalıklarından hayatını kaybediyor, 400 bini iş kazalarında hayatını kaybediyor. Dolayısıyla meslek hastalıkları çok çok daha önem arz etmektedir. İşte biz, Türkiye'de, 2010 yılında, kayıtlarımıza baktığımız zaman, dört yüz otuz üç, meslek hastalığından dolayı hayatını kaybedeni görüyoruz. Ama çalışan rakamıyla mukayese ettiğimiz zaman, bildirim zorunluluğu olmadığı için, asgari 36 bin kişinin olabileceği projeksiyonu çerçevesinde de şu anda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yani tablo bu. Bu şeffaflığa ulaşmak için bu yasanın bir an önce çıkması gerekiyor.
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Sayın Bakanım, meslek hastalıklarıyla ilgili kayıtlar eksik, kayıtların hiçbiri yok ki!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devam) - Ben size diyorum ki, eldeki kayıt bu. Yani yanlış bir beyanda mı bulunmamızı istiyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kaydı biz mi tutacağız Sayın Bakan?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devam) - Ben mevcut kaydı söylüyorum, şu andaki kaydı. Kayıt bildirme zorunluluğu yok diyorum.
İZZET ÇETİN (Ankara) - On yıldır iktidardasınız, niye tutmadınız Sayın Bakan?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devam) - Efendim, şimdi, bakın, bu düzenleme, bu yasa, inşallah tüm bu sorunlara?
İZZET ÇETİN (Ankara) - On yıldır? Yani muhalefet gibi konuşuyorsunuz burada!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devam) - Biz doğruyu konuşmak durumundayız.
İZZET ÇETİN (Ankara) - On yıldır aynı şeyleri söylüyorsunuz!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devam) - Doğruyu konuştuk, doğruyu konuşacağız ve sorunları da bir bir çözeceğiz. Yani burada, ben hayret ediyorum, yanlış beyanda mı bulunmamı istiyorsunuz? Bu yasası siyasi?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Yakınma makamında değilsiniz Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devam) - Bakınız, bu yasa, politik, siyasi değerlendirmelere, mülahazalara açık bir yasa da değil. İnsan sağlığıyla ilgili bir yasa?
İZZET ÇETİN (Ankara) - On yıldır çıkartmadınız!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devam) - Efendim, olabilir, bunu söyledik, peşinen söyledim ben size. Geç kalarak getirdiğimiz düzenlemedir.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Kim engelledi? Onu söyleyin hiç olmazsa, bilelim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devam) - Kim engelledi? Kimse engellemedi. Yüzlerce, binlerce önemli yasa düzenlemesini bu Parlamentodan geçirdik hangisi önemsizdi? Her biri çok önemliydi yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakanım, "Yüzde 50 oy almazdık öyle olsaydı." deyin, alkış yapsınlar, bu işi tatlıya bağlayın her zamanki gibi.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, meslek hastalıklarıyla ilgili üç hastane var bildiğiniz gibi ve buna bağlı olarak üniversite hastanelerimiz, eğitim hastanelerimiz de bu alanda önemli, özellikle tıbbi tanı koyma konusunda ve tedavi konusunda şu anda yetkilendirilmiş bulunuyor. Bu şekilde, üniversitelerimizin, eğitim araştırma hastanelerimizin tanı koyma, tedavileriyle birlikte, bildirim zorunluluğuyla birlikte inşallah meslek hastalıklarının da tedavisi konusunda mesafe almış olacağız.
Burada önemli sorular var. Belki sorular bölümünde cevaplandırmam gerekiyor ama bir iki soru var.
Dünya Çocuk İşçiliği İle Mücadele Günü'nde, evet, biz Cenevre'deydik ama burada, Bakanlığımızın bünyesinde, 12 Haziran Salı günü Bakanlığımızın koordinatörlüğünde, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, sendikalar, sivil toplum örgütleri, ILO ve UNICEF temsilcilerinin de katılımıyla etkinliklerin düzenlendiğini belirtmek istiyorum.
Bir müessif kazanın olduğunu, az önce Sayın Grup Başkan Vekilimiz ifade ettiler. Bu, Maliye Bakanlığıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arasındaki alanda atık su hattının döşenmesi esnasında şu anda meydana gelen bir kaza. İnşallah bir kayıp olmadan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Oldu, oldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Oldu maalesef.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Oldu, oldu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - ?atlatırız temennisinde bulunuyorum, geçmiş olsun diyorum.
Yasanın hayırlı olması temennisiyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.