| Konu: | AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 16.05.2012 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İç Tüzük öyle bir usul ki ya aleyhinde ya lehinde, ben üzerinde konuşacağım. Bu tür, Meclisin çalışmaları konusunda zaman zaman ortaklaştığımızı biliyorsunuz. Bu konuda da acil olarak? Bu gündemler konusunda yine itiraz eden değiliz. Danışma Kurulunda grup başkan vekilimiz iktidar partisinin getirdiği önerilere diğer partiden arkadaşlarla "Evet." dedik. Ancak bir gerçeği görmek gerekiyor. Bunu görmek için sizi çok uzaklara değil, 2002 yılına götürmek istiyorum. 2002 yılında yüzde 10 barajı sonrası Mecliste iki parti var: İktidar partisi AK PARTİ, ana muhalefet partisi olarak da Cumhuriyet Halk Partisi var. İkili bir sistem. Ve orada şiir okuduğu için Başbakan, Diyarbakır DGM tarafından hakkında verilen Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesinden kesinleşmiş hüküm nedeniyle milletvekili adayı olamıyor. Siirt seçimleri iptal ediliyor. Siirt seçimleri iptal edilirken bir Beykoz buluşması oluyor. Beykoz buluşmasından sonra Mecliste bir yasa değişikliği yapılıyor kişiye özel, Başbakana özel ve o dönem bu yasalar kişiye özel diye Cumhurbaşkanından döndü, tekrar konuşuldu.
Hatırlamanızda büyük yarar görüyorum. Geçici madde 1 -elinizin altında vardır, buna bakın- diyor ki: "67'nci maddesinin son fıkrası Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22'nci Dönem içinde yapılacak ilk ara seçimde uygulanmaz." Biliyorsunuz seçim yasaları bir yıl kala değiştiği zaman uygulanamıyordu, anayasa değişikliği gerekiyordu ve anayasa değişikliği nedeniyle Sayın Başbakan için özel bir yasa çıkarıldı. O özel yasa sonucu Siirt seçimleri iptal edildi, CHP bir milletvekilliği kazanmıştı kaybetti, Sayın Başbakan da Siirt Milletvekili oldu, geldi, Sayın Gül devretti, Başbakan oldu ve bugüne kadar bu görevi sürdürüyor.
O günün tutanaklarına baktım. Bu tutanakları okuduğum zaman vicdanen her milletvekilinin sorgulaması gereken bir durumun olduğunu gördüm. O zaman Sayın Atilla Kart çıkıyor, fikir ve düşünce özgürlüğünden dem vuruyor ve Anayasa'da yapılan değişikliklerle ilgili olumlu görüş belirtiyor. Başkan soruyor: "Başka konuşmak isteyen? Yok. Gruplar adına konuşma yok. Şahıslar adına söz isteği yok." Bu Mecliste 459 kabul, 54 ret oyuyla kişiye özel yasa çıkarıldı, Sayın Başbakan için kişiye özel yasa yapıldı. Sayın Başbakan da hayatında ömrübillah muhtar olamayacakken, bu Meclis sayesinde milletvekili oldu, Başbakan oldu, şimdi de Cumhurbaşkanlığına talip. Bunları düşündüğümüz zaman, Başbakanın şu sözlerini çok yakın bir geçmişteki bu manzarayla karşı karşıya getirdiğimiz zaman, şunu söylemesi insanın vicdanını yaralıyor: "Anayasa çok açık, tutuklu vekilin formülü olmaz." Allah aşkına, bu Meclis Genel Kurulu ki şahsınıza özel yasa yaptı Sayın Başbakan.
Şimdi, siz Meclis Başkanıyla konuştunuz, 3 grup başkan vekilini çağırdınız, çağrılmaya sizin görüşmeniz sonrası Meclis Başkanı karar verdi ve görüştük ve bir teklif sunduk. Bu tekliften sonra, Parlamentonun 8 milletvekili tutuklu, hiçbir şey olmamış gibi, üstelik de "suistimal" ve "istismar" diye nitelendirerek, bu süreçleri yaşamamış gibi karşı çıkıyorsunuz. Ben -grubum o zaman yoktu ama- CHP'li olsaydım, ana muhalefet partisi mensubu olsaydım "El insaf, bu kadar da nankörlük olmaz. Sizin için bu Meclis özel yasa yaparken bunu yaptı ama siz bunu yapıyorsunuz Sayın Başbakan. Nedir bu çifte standardınız?" derdim ve diyoruz.
Tutuklu milletvekilleri konusu, tutuklu oldukları sürece bizim sorunumuzdur, Meclisin sorunudur, demokrasinin sorunudur, yeni anayasanın sorunudur, buradaki her kritik oylamanın farkı 8'in altına düştüğü zaman tartışmanın konusu olacaktır. Şimdi, biz bunun peşini bırakacak mıyız? Bunun peşini hiç kimse bırakmaz. Hele hele bizim milletvekillerimiz düşünce suçlarından dolayı cezaevinde yatarken bu da görmezlikten gelinecek. Bir şiir okumuş Sayın Başbakan, ceza almış. Bizimkiler de bir konuşma, bir açıklama yapmış, Türkiye'de düşüncelerini açıklamış, bunun için içerideler ve ceza dahi almamışlar. Şimdi, ceza alan birisi özel yasayla milletvekili olabiliyor, daha ceza bile almamış milletvekilleri hakkında bu kadar gaddar, bu kadar zalimce bir yaklaşım olamaz arkadaşlar. Bu, bu Meclisin ruhu olmamalı, sizlerin ruhu olmamalı. Yakın zamanın yasalarını biliyorsunuz, burada MİT Müsteşarı için özel yasa çıkarıldı. Bırakın onu, eski Türk Ceza Kanunu madde 240'taki görevi kötüye kullanma suçlarıyla ilgili değişiklik yapıldı. Burada, işkence suçları için af anlamına gelecek değişiklikler yapıldı ve bütün bunlar yakın zamanda bu Mecliste yapıldı ama bu Meclis, söküğünü dikemez terzi misali, tutuklu 8 milletvekili konusunda ses veremiyor. Yani bu Mecliste Başbakan ne derse o olacak. Başbakan derse ki "olacak" olacak, "olmayacak" olmayacak. Bunun adı demokrasi değil arkadaşlar. Tek parti, tek lider, diktatörlük rejimidir bunun adı. Bunu mu istiyorsunuz, yoksa gerçekten yeni bir anayasayla yeni bir demokratik rejim mi istiyorsunuz? Biz, bu 5 tutuklu milletvekili adına şunu söylüyoruz: Üç yıldır yatıyor arkadaşlarımız. Aslanlar gibi yatarlar düşüncelerinden, alınları açık, başları dik, onurluca yatarlar, kaplanlar gibi de hesabını sorarlar bunun. Bunu yapandan, siyasallaşmış yargıdan, siyasallaşmış yürütmeden, güçler birliğine dönüşmüş bir rejimin haksızlıkları karşısında bunun hesabını halk sorar. Halk sandıkta bunun hesabını sormuştur. İşte gördük 2002 seçimlerinde iktidar olan partilerin hiçbirisi yok artık burada.
Arkadaşlar, biz bunun peşini bırakmayacağız. Buradan açık söylüyorum, milletvekillerimiz tutuklu olduğu sürece bunun peşini bırakmayacağız, takipçisi olacağız, meydanlarda olacağız, alanlarda olacağız. Daha dün, Anneler Günü'nde tutuklu milletvekilimiz Gülser Yıldırım, Mardin Milletvekili, Anneler Günü'nde 4 tane çocuğuyla görüştürülmedi biliyor musunuz, cezaevinde. Cezaevinde çocuklarıyla görüştürülmedi bu Meclisin milletvekili. Bunları bilmiyorsunuz, bilince de işinize gelmiyor söylemek ama şunu söyleyeyim: Bu Meclisin 8 milletvekili tutuklu olduğu sürece bu Meclis de tutuklu olacak, bunu böyle bileceksiniz ve 2002'de, Başbakan o yasayı hatırlayacak, hatırlayacak o yasayı, kendisine özel yapılan yasayı, kendisine özel açılan yolları hatırlayacak ve özür dileyecek milletin iradesinden, milletten, bizden değil. Milletin verdiği oylarla seçildiği için milletvekilleri onlardan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - ?elbet bir gün özür dileyecek ve bu milletvekilleri aramızda olacaklar en yakın zamanda.
Saygılarımla. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.