GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:121
Tarih:19.06.2012

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde ileri demokrasinin olduğu, insan haklarının ileri düzeyde ifade edildiği ülkelerin iş hayatıyla ilgili kanunlarda öncelikler neler? İş hayatına bağlı meslek hastalıklarının, kazaların, sağlıkla ilgili önceliklerin önemsendiği ve öne konulduğu yasalar var o ülkelerde. İşte bu sebeple de biz Grubumuz adına, çalışanların sağlığının önceliklendiği; çalışmanın, işin değil, çalışan insanların hayatının önceliklendiği bir yasa tasarısı olmasını arzu etmemiz itibarıyla böyle bir önerge vermiştik. Peki, biz bu önergeyi verdik de, Sayın  Bakan başta olmak üzere Hükûmetin bakanları buna nasıl karşı çıkıyorlar, ben anlamakta güçlük çekiyorum çünkü 2008 yılındaki Seul Deklarasyonu başta olmak üzere, Eylül 2011'de imzaladığınız İstanbul Deklarasyonunda da ifadesini bulan cümleler itibarıyla "İş kazası ve hastalıklarının önlenmesi iş hayatı için önceliklidir." ibaresine imza attınız Sayın Bakan. Çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak amacıyla güçlü ve etkin bir sistem kurma maddesinin altına imza attınız. Önceliğin sadece iş kazalarının önlenmesi değil, çalışanların iyilik ve refahını artıran bir kültürün yaratılmasına verilmesi konusunda da imzanız var. Bütün bu imzalarınızı ya tekzip ediyorsunuz ya da? Ben başka bir şey söylemek istemiyorum bunun yorumu için.

Sayın Bakan, değerli Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri; Seul Deklarasyonu 2008 yılında Hükûmetimizdeki ilgili bakanlar tarafından imzalanmış bir deklarasyon. İstanbul Deklarasyonu da -Sayın Bakanın- her zaman gururla da ifade ediyoruz, hepimiz bir Türk olarak bunu ifade ediyoruz, 19. İş Sağlığı Güvenliği Kongresinin ülkemizde düzenlenmesi itibarıyla yayınlanmış bir deklarasyon. Bu iki deklarasyon birbiriyle bağlantılı olup bunlarda -az önce de ifade ettiğim gibi-  çalışma hayatı değil, çalışılan iş değil, çalışan insanların sağlığı önceliklenmiş deklarasyonlardır ve sonuçta açıklanmış maddelere Hükûmetimiz taraf olmuştur. Uluslararası sözleşmeler yalnızca imzalanmakla ifade edilmez, bunların hayata ne kadar geçirildiği, yaşam pratiğimizde ne kadar yer aldığı çok önemli çünkü bu deklarasyonlara imza atarken çalışma  bakanları birebir şu sorumluluğu da üstleniyorlar: Ülkemizde bu konuyu ulusal gündemde tutmayı, bu konuda toplumsal duyarlılık sağlama konusunda çalışma yapmayı da öncelikliyorlar.

Ulusal gündemimizde bu konu var mı? Evet, var, hem de perşembe günü yasayı konuşurken tam da burada, kürsüde "Şu anda bile bazı çalışanlar canlarından oluyorlar." derken olan bir durum vardı. Dolayısıyla biz bu konudaki önergemizin, Sayın Bakan, Hükûmet adına ve Komisyon üyeleri tarafından neden reddedildiğini anlamakta güçlük çekiyoruz. Ya imzalarınızı tekzip ediyorsunuz ya da başka bir sebep olmalı bunda çünkü bu ülkede çalışanların iyilik ve refahını artırma konusunda pek bir gayret gösterilmediğinin en somut delili yapılan bir istatistik: Yüzde 71 çalışanımız mutsuz. "Mutsuzum" diyen çalışanlarınızın olduğu yerde, yalnızca çalışan insanları reddedip çalışma hayatındaki maddi varlıkların güvenliğini ele alan, yalnızca ergonomiyi, bu tür şeyleri öne alan bir yasa tasarısı 21'inci yüzyıl Türkiyesi'ne yakışmıyor. 21'inci yüzyıl Türkiyesi, çalışanların haklarını koruyan, çalışanların sağlıklarını öncelikleyen bir yasayı hak ediyor.

Bu çerçevede, ben, sizleri tekrar önergemize destek vermeye davet ediyor, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)