GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:121
Tarih:19.06.2012

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkeyi medeni kılan en önemli unsurlardan bir tanesi iş güvenliğidir. Türkiye'nin bu konuda sergilediği manzara maalesef ülkemiz için utanç vericidir. Türkiye, gayrisafi millî hasıla açısından G-20 ülkeleri arasındadır ama iş kazaları açısından Cezayir ve El Salvador'dan sonra dünya üçüncüsüdür. Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2011 yılındaki iş kazalarını sorgulayan iki farklı yazılı, sözlü önergesine iki farklı cevap vermesi de bunun göstergesidir. 2011 yılında iş kazalarında ölenlerin toplam sayısı bir cevaba göre 587, bir cevaba göre 1.563'tür.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de insanlar ölmektedir. İş kazalarında ölmektedir, hapishane yangınlarında ölmektedir. Bu sabah da -Allah rahmet eylesin- şehitler vererek, şehitler olarak ölmektedir. Yani bir yandan, siz, yaşayanları yaşatamayacaksınız, diğer yandan çıkıp, ceninin hayat hakkından söz ederek bir riyakârlık yapacaksınız.

Şimdi, son yirmi dört saatte 8 şehit verdik. Bu 8 şehit, toplam, 2002 yılında ölen güvenlik gücü sayısından 2 misli fazladır. Ne yazık ki 2002 senesinde, AKP büyük bir fırsatı heba etmiştir. 2002 senesinde, defakto olarak terör bitmişti, kaybettiğimiz güvenlik görevlisi sayısı 6'ydı, Apo "Devletime, milletime yardım etmeye hazırım, benim annem zaten Türk'tü" diye beyanatlarda bulunuyordu.  Tam dört yıl sırtüstü yattıktan sonra, o dönemde oturup terör örgütüyle pazarlık etmedikten sonra, tam dört yıl sonra birdenbire ortaya çıktı ve Sayın Başbakan Kürt sorununu açıkladı Diyarbakır'da. 2002'den 2004, 2005 yılına kadar AKP iktidarları, Güneydoğu'da terörü kalıcı olarak sonlandırmak adına ekonomik ve sosyal olarak hiçbir şey yapmadı değerli arkadaşlar. Sonra, 2004-2005 yılında Kürt sorunundan söz eden Başbakan, bu sabah terör sorunundan söz etmeye başladı, "Kürt sorunu yok." demeye başladı. Doğrusu, ilk defa, Sayın Leyla Zana'yla aynı noktada buluştular. Sayın Zana da verdiği beyanatta Kürt sorunu olduğunu kabul etmediğini ifade etti. Belli ki yine bir yerlerde Barzani'yle ve dış gözlemcilerle yeni bir pazarlık ortamının başlamış olduğu anlaşılıyor. Yalnız -eskiden olduğu gibi- bir yandan devlet görevlilerini pazarlığa göndereceksiniz bir yandan da sırf anayasal görevlerini yapmak için, kimseyi öldürmek için değil, sadece Anayasa emrettiği için Güneydoğu'ya gidip görev yapmak isteyenlerin, gençlerimizin ölümüne sessiz kalacaksınız ve ölmelerine neden olan siyaseti yapacaksınız.

Bakın, Sayın Demirtaş bugün bir açıklama yapmış, diyor ki: "PKK her türlü siyasal eylemi bıraksın." Bir taraftan 8 kişinin ölümüne neden olacak, şehit olmasına neden olacak saldırı, bir taraftan da Sayın Demirtaş'ın PKK'ya verdiği talimat. Peki, bunun anlamı nedir ben size söyleyeyim mi? Bu, PKK'nın muzaffer bir ordu edası içerisinde, patronun kim olduğunu göstermek için verilmiş bir beyanattır. "Sizin durduramadığınızı biz durdurabiliriz." diye verilmiş bir beyanattır. Bunun için içiniz rahat mı, bilmiyorum.

Değerli arkadaşlar, toplumu ayrıştırdınız, zannettiniz ki ayrıştırdığınız bu toplumu ümmetçi bir anlayışla birleştireceksiniz ama yanıldınız, 2002'deki fırsatı kaçırdınız. Üzülerek söylüyorum ki, tarihe kayıt düşmek için söylüyorum ki 2023 projeniz bugünden itibaren çökmüştür, ekonomik olarak çökmüştür, siyasi olarak çökmüştür. Allah size akıl fikir versin, çünkü sizin için hayat hakkı sadece bir propaganda malzemesinden öteye bir anlam ifade etmiyor.

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çıray.