GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:121
Tarih:19.06.2012

FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, sözlerime başlarken önce Sayın Bakanı ve Komisyon üyelerini kutlamak istiyorum çünkü iş sağlığı gibi Türkçede hiçbir karşılığı olmayan, hiçbir anlam ifade etmeyen bir kavramı cansiparane bir biçimde savundular, gerçekten kutluyorum onları. Tabii bu savunmayı yaparken Sayın Bakan şöyle bir söz söyledi, dedi ki: "Biz uluslararası kriterlere göre bu kavramı kullanıyoruz." Oysa uluslararası kriterler dediğimiz ya da terminoloji dediğimiz tarafa gözümüzü çevirdiğimizde "iş sağlığı" diye bir kavramın bulunmadığını görüyoruz. 2011 yılında bir kongre yapıldı İstanbul'da. Bu kongrede kongrenin İngilizce çevirisinde, ambleminde kullanılan kavramın Türkçe karşılığı "Çalışmada, işte, iş yaşamında sağlık ve güvenlik"tir çünkü işin sağlığı olmaz. İşin sağlığı diye olaya baktığınız zaman da karşınıza çıkacak olan tablo çalışanı görmezden gelen, iş yerinin verimliliğini, iş gücü kaybını öne çıkaran bir anlayıştır. Özetle bu anlayışın tercümesi işçiyi insan olarak değil bir üretim aracı olarak kabul eden anlayıştır. O nedenle burada 1'inci maddeden itibaren verilen bütün önergeleri "katılmıyoruz" ya da "katılamıyoruz" diye reddedenlerin hangi amaçla bir yasa hazırladıkları da kamuoyunun gözünde çok net bir hâle gelmiştir. AKP'nin gündeminde işçi yoktur, AKP'nin gündeminde çalışan yoktur, onun sağlığı yoktur, onun güvenliği yoktur, çalışanın değil işin güvenliği vardır. İşte bu zihniyet Türkiye'de iş kazalarında Türkiye'nin Avrupa şampiyonluğunu ilan etmesinin de nedeni olmuştur.

Şimdi gözümüzü çeviriyoruz ve bakıyoruz, nereye bakıyoruz? Uluslararası Sağlık Örgütüne bakıyoruz, Dünya Sağlık Örgütüne bakıyoruz, Uluslararası Çalışma Örgütüne bakıyoruz, "Acaba orada çalışanların güvenliğiyle ilgili nasıl bir düzenleme, nasıl bir tanımlama getirilmiş?" diye bakıyoruz ve şunu görüyoruz: Çalışanın, işçinin güvenliğinden söz eden, onun sağlığından söz eden anlayış sadece onun bedeninin sağlığıyla yetinmiyor, onun bedenini tehlike ve risklere karşı korumakla yetinmiyor, onun psikolojisini esas alıyor, onun sosyal ihtiyaçlarını esas alıyor çünkü onu bir insan olarak görüyor. İşte bizde olmayan ama gelişmiş Batı toplumlarında olan çalışana bakış açısı budur. İşte bu nedenle Batı toplumları işin insana, insanın işe uygunluğuna dönük çalışmalar yapıyorlar. Aslında bu çalışmalar yeni mi? Yeni değil.

Değerli arkadaşlar, bu kavramlar çalışma yaşamına 19'uncu yüzyılda geldi, "çalışmanın insanileştirilmesi" kavramıdır bu, çalışanın bir üretim aracı olarak değil, bir insan olarak görülmesi anlayışıdır bu ama 21'inci yüzyılda Türkiye'de biz `iş sağlığı" diyoruz, çalışanı yok kabul ediyoruz. Bu gerçekten kınanacak bir durumdur ve böylesine fırsatların yaratıldığı bir yasa görüşmesinde keşke bu fırsatı yakalayıp bu kanunun adını da biraz insancıllaştırsaydı AKP diyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, iş kazası hiç kuşkusuz bütün dünyanın sorunu. Dünyada 15 saniye içerisinde 1 işçi iş kazası sonucu ölüyor, 15 saniye içinde 160 işçi iş kazasına kurban oluyor. Ama Batı toplumları ne yapıyor? Bunları azaltmanın yollarını arıyor.

Şimdi, Türkiye'de en son rakam olarak 1.563 kişi 2011 yılında iş kazasından yaşamını kaybetmiş. Peki, Batı toplumlarındaki durum nedir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATMA NUR SERTER (Devamla) - Türkiye Almanya'nın 4 katıdır, Hollanda ve Avusturya'ya baktığımızda Türkiye'deki iş kazaları onların 15 katıdır ve bu yasa hiçbir şeye çözüm getirmeyecektir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.