GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:121
Tarih:19.06.2012

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, Hakkâri'de şehit düşen 8 askerimiz ve Urfa'da canını veren 13 mahkûm için hem yakınlarına hem de tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum. Ancak bu olayların olmasına neden olan AKP'nin terör karşısındaki acziyeti nedeniyle ve canları devlete teslim edilmiş olan, devlete emanet edilmiş olan mahkûmların ölümüne engel olunamaması nedeniyle AKP İktidarını esefle kınıyorum ve bunların son olmasını diliyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı pek çok yetersizliği ve muğlaklığı içinde barındırmaktadır. Tasarının gerekçesinde uluslararası anlaşmalara atıf yapılmış, bu anlaşmalarda sadece silahlı kuvvetler, polis teşkilatı ve sivil savunma faaliyetlerinde istisnalar getirildiği belirtilmiş ve tasarının bu taahhütleri karşıladığı iddia edilmiştir ancak tasarının 2'nci maddesinde, ev hizmetlerinde çalışanlar ve kendi nam ve hesabına çalışanlar kapsam dışı bırakılmıştır. Neden? Uluslararası anlaşmalarda bu konuda bir hüküm yoktur. Bu sınırlama nedendir? Lütfen, Sayın Bakan bunun cevabını versin.

Tasarının "Tanımlar" maddesinde "Genç çalışan" "on beş yaşını bitirmiş on sekiz yaşını doldurmamış çalışan" olarak tarif edilmektedir. İmzaladığımız uluslararası anlaşmalarda ve İş Yasası'nda ise en küçük çalışma yaşı on dört olarak belirtilmiştir. Daha küçük yaşta çocuk çalıştıran işverenler ise cezalandırılmaktadır.

Hâl böyleyken Millî Eğitim Yasası'nda, ikinci dört yılı bitiren on üç yaşındaki çocuğun mesleki eğitime yönlendirilmesi yani çırak olabilmesinin yolu açılmıştır.

Evet, Sayın Bakan, on üç yaşındaki çocuğu iş yerine çıraklığa nasıl göndereceksiniz? Uluslararası platformlarda, çocuk işçiliğinin önünü açtığınızı nasıl savunacaksınız? On üç yaşındaki çocuğu çırak olarak çalıştıran işvereni cezalandıracak mısınız? Bu soruların cevabını Sayın Bakandan bekliyoruz.

 Bu tasarının 38'inci maddesiyle, İş Kanunu'nun 85, 87 ve 88'inci maddeleri yürürlükten kaldırılıyor. Yani on altı yaşından küçük ve kadın işçilerin tehlikeli ve ağır işlerde çalışma yasağını kaldırıyorsunuz. On dört yaşındaki çocukların çalışmalarını sınırlandıran ve denetleyen maddeyi kaldırıyorsunuz. Gebe ve emzikli kadınların çalışmalarını sınırlandıran ve iş yerinde kreş açma yükümlülüğünü getiren maddeyi kaldırıyorsunuz. Peki, bunların yerine ne koyuyorsunuz? Kocaman bir hiç. O zaman bu yasanın neresi daha iyi? Siz, İş Kanunu ile kazanılmış olan hakları ortadan kaldırıyorsunuz sayın AKP Grubu milletvekilleri.

Trajik maddelerden bir tanesi de 6'ncı madde. İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini, belirlenen niteliklere ve belgeye sahip olması hâlinde işverenin kendisinin yürütebileceğine ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. Nerede görülmüştür iş yerinde çalışanları risklerden koruma konusunda güvenlik hizmetleri birimi kurulacak, bunu da işveren yapacak? O zaman bu birimin kurulmasının anlamı nedir, daha doğrusu, bu maddenin bir anlamı var mıdır?

Yine, benzer bir düzenleme 22'nci maddede söz konusudur. İş yerindeki iş sağlığı ve güvenliği kurulu işveren tarafından oluşturuluyor. Ardından da, bu kurulun işçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili kararlarını işverenin uygulayacağı belirtiliyor. Bu kurulun bağımsız ve gerçekçi kararlar alması mı bekleniyor? Bu mümkün müdür? O zaman, konulan bu maddenin göz boyamadan başka bir anlamı var mıdır?

Yine, 20'nci maddede, iş yerinde çalışan temsilcinin çalışanlar tarafından seçilemediği takdirde işverence atanacağı belirtiliyor. Bir kere, çalışan temsilci çalışanlarca neden seçilemesin? Ancak gerçekte istenen, seçilen değil de atanan bir temsilci. İşte size bir göz boyama maddesi daha. İşverence atanan çalışan temsilcinin, iş yerindeki tehlike kaynağının ve riskin azaltılmasını işverenden isteyeceği belirtiliyor. Bir cesaretle temsilci bunu istedi, işveren yapmadı, var mı bunun bir yaptırımı? Yok. O zaman bu maddenin de bir anlamı yok. Oysaki yapılması gereken, iş yerinde çalışanların kendi aralarından seçecekleri kurulun ve çalışan temsilcinin, iş güvenliği önlemlerinin alınması konusunda yetkili olmasıdır. Bu temsilcilerin ise işverene karşı işten çıkarmalar konusunda güvenceye kavuşturulması ve tazminat gibi yaptırımlarla korunmalarıdır.

Yine, söz almış olduğum 23'üncü maddede de birden fazla işverenin olduğu iş yerlerinde ya da sanayi siteleri gibi, iş hanları gibi iş yerlerinde de iş güvenliği kurulunun oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kurulda yine çalışanların temsilcilerinin olması gerekiyor. Bu önerilere de dikkat edilmediği takdirde Bakanlığa bildirimde bulunması gerekiyor. Çalışan temsilcilerinin olmadığı hiçbir kurulun anlamı yoktur diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.