| Konu: | İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 19.06.2012 |
MUHARREM IŞIK (Erzincan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 277 sayılı kanun üzerinde verdiğimiz önerge üstünde konuşacağım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, bu madde de 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin iş sağlığı ve güvenliği yasasıyla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının merkez kadrolarına ve iş sağlığı ve güvenliği bölümlerine alınacak personeli belirlemektedir. Burada yaklaşık 360 kişilik bir kadro oluşturulacak. Tabii, son anda yine değişiklikler yapıldı. Zaten son günlerde gelen yasalarla, bir de önümüzdeki gelen yasalarla yaklaşık 5 binden fazla yeni kadro daha açılmış oldu. Tabii, bizim görüşümüze göre, "Bu kadroların bu kadar açılmasına gerek var mı? Elimizdeki özellikle `APK' dediğimiz bölümde bekleyen kişiler buraya aktarılsa olmaz mı?" diye düşünüyoruz ama maalesef yeni kadroların açılması için her fırsatı değerlendirmesini de çok iyi biliyorsunuz.
Buradaki, alınırken, tabii kesinlikle alınacak kişilerin de belirlenmiş olduğuna inanıyoruz biz. Bunlar yavaş yavaş en iyi yerlere yerleştirileceklerdir. Tabii burada, alınırken, önemli olan alınan kişilerin tam olarak işin ehli kişiler olması, bunları yapabilecek kişiler olması çünkü yasada maalesef bir sürü hatalar olduğunu görüyoruz biz. Bu yapılırken de, eğer işin başına gelen kişiler tam olarak yeterli olmazlarsa yasanın başarılı olması tabii ki tartışılacak olur. Burada, biz, adamcılık yapılmamasını umut ediyoruz. Tabii burada nereden çıkıyor? Ben mesela bir örnek vereceğim: Bir iş için makine teknikeri alınmış. Burada, alınırken de, şartnamede konulan madde KPSS'de yüzde 70, sözlü sınavında yüzde 30 uygulanacağı söylenmiş. Buraya 45 kişi başvuru yapıyor. Bu 45 kişi en yüksekten aşağıya doğru sıralanıyor; 1'inci sıradaki arkadaşın KPSS puanı 93, son sıradaki yani 45'inci sıradaki arkadaşın KPSS puanı da 62 ama tabii yazılı sınav bittikten sonra? Zaten yazılı yapılmıyor, pardon, KPSS'yle alınıyor. Sözlü sınav yapıldıktan sonra burada 62 puan alan arkadaşlar giriyor ama KPSS'de 93 puan alan 2 arkadaş maalesef giremiyor. Ben de bunun biraz peşine düştüm, bu kurumu aradım bayağı. Oradaki yetkili arkadaş en sonunda bana "Sayın Vekilim, yeter, beni sıktın artık." der gibi, "Liste geldi." diye söyledi. Bunun böyle olacağını düşünüyoruz. O yüzden, inşallah bundan sonra böyle olmaz. Ha, bunun yapılmasını istemiyorsanız, bu yasanın da başarılı olmasını istiyorsanız bari denetleyenleri muhalefetten alın, muhalefetten birkaç kişi girsin; müdür de muhalefetten olsun, personelin de yarısı muhalefetten olsun. Yarın da yasa başarısız olduğu zaman dersiniz ki: "Muhalefet bunu engellemek için yaptı."
Tabii, meslek hastalıklarıyla ilgili benim de bir önergem vardı. Önergenin tabii birçok kısmı, daha doğrusu hiçbir kısmı ciddiye alınmadı. Burada bizim, amacımız şuydu: "Eğer meslek hastalıklarında gerekli başarı sağlanırsa bir ülkede iş kazaları da önlenir." diye düşündüm ben. Burada, meslek hastalıklarında en önemli şey sigortalı olma şartının aranması. E, bizim ülkemizde güvencesiz çalışmanın bu kadar fazla olduğu bir dönemde sigortalılık aranması ve bu insanların göz göre göre ölüme terk edilmesi mantık işi değil. Bugün Bingöl'deki hastaların durumunu bilmekteyiz. Bunlardan şu anda 60 kişi çok kötü durumda ve 15-20 kişi oksijene bağlı olarak yaşamakta. Bunlarla ilgili gerekli önlemleri almamız gerekiyor diye düşünüyorum. Tabii meslek hastalıklarına ciddiyet verirken özellikle -bir önceki konuşmamda bitiremedim- meslek hastalıkları hastanelerinin -üç tane hastanemiz var- performans kurbanı olmadan ve kadrolarının tekrar kuvvetlendirilerek eski günlerine getirilmesi gerekiyor, bunların referans hastaneler olması gerekiyor ve her ilde de, o bölgede hangi hastalık daha sık görülüyorsa onda daha yoğun olmak üzere, kesinlikle polikliniklerin açılması gerekiyor. Çünkü, bizim yasada gördüğümüz kadarıyla, bunun aile hekimlerine bırakılacağı görülmekte, toplum sağlığı merkezi hekimlerine bırakılacağı görülüyor. İşte bugün Urfa'da yaşadığımız olayda bir aile hekimi görevlendirilmiş oradaki mahkûmlara bakmak için, ne kadar başarılı olduğu görüldü. İşi, bu kadar, aile hekimlerinin üzerine yığarak ya da toplum merkezi hekimlerinin üzerine yıkarak maalesef çözemeyiz. O yüzden, öncelikle tabip odaları ve Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği -tekrar söylüyorum- ciddiye alınarak bunların koordinasyonu yapılırsa Sayın Bakanım, daha başarılı olunacağını düşünüyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.