GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:121
Tarih:19.06.2012

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, 277 sıra sayılı iş sağlığı ve güvenliği hakkındaki kanunun geçici 2'nci maddesi hakkında görüşlerimi belirteceğim.

Değerli milletvekilleri, önce, sizlere, Sayın Başbakandan alıntı birkaç cümle aktaracağım. Başbakanımız diyor ki: "2010 yılında yüzde 8,9 gibi yüksek bir büyüme oranı yakalayan ülkemiz, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 11 oranında büyümüş ve dünyada en hızlı büyüyen ekonomi olmuştur. Geçen yılın mayıs dönemine göre bu yılın aynı döneminde yaklaşık 1,5 milyon vatandaşımıza istihdam sağlamamız ne kadar dinamik bir ekonomiye sahip olduğumuzun başka bir göstergesidir." Bu sözler, Başbakan Erdoğan'a ait. Malum Sayın Başbakan, sık sık Türk ekonomisinden bahsetmeyi, rakamlar vermeyi ve Hükûmetin icraatlarıyla övünmeyi seviyor.

Başbakanın sözde dinamik ekonomi söylemleri asla gerçekleri yansıtmıyor. Yüzde 8,5 büyüme diyeceksiniz, flüt, cips, şemsiye gibi ipe sapa gelmez ürün kalemleriyle hesaplanan yüzde 10'ları aşan enflasyon açıklayacaksınız, düşük ve orta gelirlinin sepetinde önemli kalemler ortalama enflasyonun üzerinde çıkacak, cari açık tarihin en yüksek seviyelerini görecek, bunun adına da "büyüme" diyeceksiniz. Böyle bir büyüme yok sayın milletvekilleri, bunun adı "büyüme" değil. Hükûmetin çizdiği ekonomik tablo gerçekleri yansıtmıyor maalesef.

Biliyorsunuz, Sayın Başbakan her konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisini hedef almayı ihmal etmiyor. "Muhalefet gerçekleri konuşmuyor, genlerinde doğru konuşmak yok." diyor. Sayın milletvekilleri, biz hep gerçekleri söylemeye çalışıyoruz ve gerçekleri söylüyoruz ekonomiyle ilgili de, diğer konularda da ama söylediklerimiz maalesef Hükûmetin işine gelmiyor. Birazdan da, Başbakanın istediği gibi resmî istatistiklerle konuşacağım; malum, "OECD rakamlarıyla konuşun." diyor. Bunlara da itiraz olmayacaktır herhâlde ama önce Sayın Başbakanın Türk ekonomisiyle ilgili övünç dolu sözlerine gelelim.

Sayın milletvekilleri, Başbakan, konuşmamın başında aktardığım ekonomiyle ilgili sözde başarılarını geçtiğimiz eylül ayında İstanbul'da gerçekleşen Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi'nin açılış konuşmasında söyledi. Konu iş güvenliğiydi ancak, ekonomik verileri sıralayan Erdoğan kongreye adını veren iş kazalarına ve işçi ölümlerine ilişkin tek bir rakamsal bilgi vermedi. O hâlde biz verelim ama öncesinde, sendikalaşma oranlarına bakalım. Malum, sendikalı değilsen sosyal güvenlik hakların yok demektir. Yasaları düzenlemek önemlidir ancak bundan daha da önemlisi, bu yasaların uygulanmasını ve denetimini sağlamaktır. Bu da sadece iş yerlerinde güçlü bir sendikacılıktan geçer.

OECD'nin son sendikalaşma verilerine göre Türkiye yüzde 5,9'luk sendikalaşma oranıyla OECD ülkeleri arasında sonuncu durumdadır. Bu da mı bir şayiadır Sayın Bakanım? Bakınız, ülkemizin nüfusu 40 milyon iken sendikalı sayısı 2,5 milyondu. Şimdi nüfusumuz 75 milyon, ancak günümüzde 900 bin bile sendikalı yok. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinin rakamları gerçek sendikalı sayısıyla örtüşmemektedir. Ancak TÜİK'ten yola çıkarak baktığımızda bile durum içler acısıdır. 2011 Türkiyesi'nde sendikaya üye olabilme potansiyeli bulunan en az 18 milyon çalışan vardır ancak sendikalı sayısı toplamı 2 milyon kişinin çok az üzerindedir. Bir başka deyişle, ülkemizde sendikalaşma oranı yaklaşık yüzde 12 civarındadır, sorun buradan başlamaktadır. Şimdi, bir de Türkiye'nin iş kazaları karnesine bakalım: Dünya genelinde iş kazaları oranı yüzde 44 iken Türkiye'de bu oran yüzde 99,3'tür, bu oranın kazayla açıklanamayacak kadar büyük olduğunu dikkatinize sunmak istiyorum.

Türkiye'de, ayrıca günde 172 iş kazası meydana geliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO Türkiye temsilciliği, Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa 1'incisi, dünya 3'üncüsü olduğunu açıklıyor, bu, yine ILO verileri Sayın Bakanım. 

AKP'nin iş güvenliği karnesi Çalışma Bakanı Faruk Çelik'in işçi ölümlerine ilişkin önergemize verdiği yanıtla da ortaya çıkmıştır. AB istatistikleri Türkiye'de ölen işçilerin oranının AB ortalamasının 7 katı olduğuna işaret ediyor. Bu veriler içinde kayıt dışı çalışmanın neden olduğu kazaların büyük çoğunluğu yok.

Değerli milletvekilleri, maalesef, tüm bu ölümlerin ardından bildik sözler söyleniyor, ailelere tazminat ödeneceği, sorumluların cezasız kalmayacağı hikayesi okunuyor. Bazı kazaları bizler unutmadık. Biz kadere inanırız. Sigortasız işçi çalıştıran, iş yerine sendika sokmayan patronların kâr hırsına kader denmez. Bunun adı cinayettir, cinayete kader denmez.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.