GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:121
Tarih:19.06.2012

FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada işçi sağlığını ve iş güvenliğini gerçekleştirmek amacıyla bir yasa çalışması üzerinde bu saatlere kadar çalışmalarımızı sürdürüyoruz ama hepimizin bildiği bir şey var, bu yasa yetmeyecek. Bu yasa muhalefetin bütün eleştirileri dikkate alınmış olsa bile zaten yetersiz kalacaktı çünkü bu yasa ve Hükûmetin bugüne kadarki çalışmaları yüzde 37,5 oranına ulaşan kayıt dışı çalışanları kapsamıyor.

İlginç olan şu ki, TÜİK kayıt dışı çalışma oranının yüzde 37,5 olduğunu ilan edebiliyor ama Hükûmet kayıt dışı çalışanları bulup onları kayıt içine alamıyor. Bu yasa elbette yetmeyecek çünkü tarımda 5 milyon 613 bin çalışanın ancak çok küçük bir kısmını,  tarım işletmelerinde işçi olarak çalışanları kapsıyor ama bunun dışındaki çiftçiyi, "yardımcı aile efradı" adı altında çalışanın hiçbirini, onların karşı karşıya bulunduğu riskleri giderecek önlemleri içermiyor. Bu yasa yetmiyor çünkü ev işlerinde çalışan, ciddi bir risk grubu oluşturanları kapsamıyor. Dolayısıyla bu yasa aslında ülkede çok küçük bir kesimin iş güvenliğini ve işçi sağlığını kapsıyor.

Yine bu yasa çok iyi bir şekilde çıkarılmış olsaydı bile, Türkiye gibi yıllarca sendikalaşmaya emek vermiş ama sonra, sendikaların artık törpülenme sürecine sokulduğu bir ülkede, elbette ne iş güvenliğini ne işçi sağlığını karşılamakta yetersiz kalacaktı. Kuralsızlaştırılmanın bu kadar yaygınlaştırıldığı bir ülkede, taşeronlaşmanın başını alıp gittiği bir ülkede elbette bu yasa yetersiz kalacaktı.

Bu yasada, aslında meslek hastalığına ilişkin bir düzenleme yapmanın hiç de anlamı yoktu çünkü Çalışma Bakanlığı istatistiklerine göre Türkiye bir cennet. Bakın, 2010 yılında 104.678 iş kazası olmuş, bunların içinden 1.213 kişi yaşamını yitirmiş ama sadece 216 kişi meslek hastalığına tutulmuş. Demek ki dünya standartlarına göre meslek hastalığını aşmış bir ülkeyiz. Çalışma Bakanını bu istatistikleri gerçekçi bir biçimde yeniden düzenlemeye davet ediyorum.

Yine, bu yasa, Sayın Bakanın da kendi sözcükleriyle ifade ettiği gibi yüzde 57 oranına ulaşan, iş kazasında yüzde 57 oranına ulaşan 10 ve daha az sayıda işçi çalıştıran işletmeleri ne yazık ki koruma altına almıyor. Eğer bir ülkede, iş kazalarında, 10 işçiden az işçi çalıştıran işletmelerin payı yüzde 57'ye ulaşmışsa, bu yasanın o işletmelere özel bir düzenleme getirmesi gerekiyordu.

Şimdi böyle söyleyip geçiyoruz: "Canım, 10 işçiden az işçi çalıştıran işletme ne ki." diye. Oysa, Türkiye'deki toplam işletme sayısı içinde 10 işçiden az işçi çalıştıran işletme oranı yüzde 95,6. Demek ki bu yasa, işletmelerin yüzde 96'sının sorunlarını görmezden geliyor.

2009'da, İşletme Belgesi Alınmasına Dair  Yönetmelik'le bir değişiklik yapıldı ve 50'den az işçi çalıştıran iş yerlerinin işletme belgesi alma zorunluluğu kaldırıldı.

Değerli arkadaşlar, işletme belgesi alma zorunluluğunun kaldırılması demek, işletmelerin yüzde 99,4'ünün en baştan daha denetimin dışına çıkarılması demek. Oysa yasanın giriş bölümüne, gerekçesine bakıyoruz, bina tasarımından bahsediyor, inşaat güvenliğinden bahsediyor. Bir de Türkiye gerçeğine bakıyoruz, Türkiye'de işletmelerin?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATMA NUR SERTER (Devamla) - ?yüzde 99,4'ünün bundan yoksun olduğunu görüyoruz.

Hayırlı olsun diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.