| Konu: | İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 19.06.2012 |
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Şimdi, ihdas edilen kadrolar var. Bunları tamamlayan bir madde bu. Bu madde olmadığı zaman ihdas edilen kadroları nasıl yerine getireceksiniz, nasıl uygulamasını yapacaksınız? Bundan dolayı katılamıyoruz.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Candan Yüceer, Tekirdağ Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - İş sağlığı, iş güvenliği konusunda gerçekten sağlığı, güvenliği arttıracak her türlü, çalışma ortamını sağlayacak her türlü öneriye "Evet." dedik ama maalesef alt komisyonda olsun, ana komisyonda olsun bizim verdiğimiz bu yöndeki hiçbir öneriye Bakanlık ve Komisyon tarafından "Evet." gelmedi, bunu da belirtmek istiyorum.
Tabii, "iş sağlığı, iş güvenliği" kavramı sanayi ve teknolojinin gelişimine koşut olarak önem kazandı ama sanayileşme ve kalkınmanın bedeli, eğitim alamamış, yeterince beslenemeyen, iş kazasından, meslek hastalıklarından korunamayan, işsiz kalma ve işini kaybetme korkusu yaşayan, örgütlenmeleri engellenen, sosyal güvenliğinden endişe eden, on iki saat çalışıp ne eşini ne çocuklarını göremeyen, ne aile ne sosyal yaşamı kalan mutsuz çalışan bir kesim yaratmak olmamalıdır diye düşünüyorum.
Çalışanlarımızın, insanlarımızın refahı, mutluluğu ve sağlığından ödün veren bir sanayileşme ve kalkınma anlayışı benimsenmemelidir. İnsana, çalışanlarına kıymet veren gelişmiş ülkelerde, yasal önlemlerle beraber toplumsal eğitim ve bilinçlendirmelerle oldukça önemli yol alınmış. Ama bizim gibi, çalışanın, insanın hiçbir kıymetinin olmadığı ülkelerde yara kanamaya devam ediyor ve korkarım ki bu kabuk bağlamayacak, iyileşemeyecek ve kangrene dönüşecektir. Çünkü iktidar ekonomik büyüme ve rekabet uğruna, çalışanların sağlığını ve güvenliğini hiçe sayarak, iş sağlığı, iş güvenliğini piyasalaştırarak tasfiye etme anlayışı içindedir.
İş kazalarının, konuşmacı arkadaşlarım belirtti, yüzde 50'si kolaylıkla önlenebiliyor, yüzde 48'i sistemli bir çalışmayla önlenebiliyor. Yani yüzde 98'i önlenebilir kazalar. Ancak başka bir deyişle yüzde 2'si gayrikabili içtinap yani önleyemeyeceğimiz kazalar. İş yerlerinin yüzde 97'si 50'nin altında işçi çalıştıran iş yerlerini kapsıyor. Ama iş kazalarının yüzde 70'e yakını bu iş yerlerinde meydana geliyor. E durum böyleyken -talebimiz de bu yöndeydi, önerilerimiz de- İş Sağlığı İş Güvenliği Kurulu 50 işçinin altında çalıştıran iş yerlerinde olsun. Ama maalesef mevcut tasarıda buna gerek görülmedi. Tasarıda İş Sağlığı İş Güvenliği Kurulunun kimlerden oluşacağına dair de bir bilgi yok, bu da yönetmeliklere bırakıldı. Ama biz biliyoruz ki iş kazaları en çok İSG Kurullarının (İş Sağlığı Güvenliği Kurullarının) olmadığı küçük işletmelerde meydana geliyor.
Değerli katılımcılar, değerli arkadaşlar; meslek hastalığı belli bir süre içinde oluyor yani zamana yayılıyor, sinsi bir şekilde gelişiyor. Meslek hastalığı istatistiklerinin ülkemizde az görülmesinin nedeni meslek hastalığı olmadığından değil, bilinmeyen bir şeyin sayımını yapamadığımızdan. Yani 2010 yılı için çalışan sayısı ve istatistiksel verilere göre mesleki hastalık beklentisi ortalama olarak 500 bin ile 1,5 milyon arasındayken, Türkiye'de 2010 yılında saptanan meslek hastalığı sayısı sadece 533. Yani meslek hastalığında durumumuz içler acısı. Biz, bu durumu ortadan kaldırmak için, meslek hastalığı saptanmasına ilişkin olanakların yaygınlaştırılması ve tanının kolaylaştırılması gerekirken tasarıda resmî istatistiklere meslek hastalığının çok az görülmesine aldanılmış olacak ki bizim bu konularda önerdiğimiz yeni tıbbi imkânlar ve toksikoloji laboratuvarı ve il merkezlerinde kamu hastanelerinin en az birinde yeterli personel ve altyapı olanaklarını haiz ücretsiz hizmet sunan bir meslek hastalığı polikliniği kurulması Komisyonda reddedilmiştir. Bunun aksine, Ankara, İstanbul ve Zonguldak'taki meslek hastalıkları hastanesinin kaynakları kesilmiş, mesleki tanı ve şüphe koyma yetkileri ellerinden alınmıştır. Âdeta "Meslek hastalığı teşhis etmeyin, başımızı ağrıtmayın." denmiştir.
Ayrıca, Çalışma Bakanlığına bağlı İSGÜM'ün bağımsız denetim yapma yetkisi elinden alınmış, işverenlerin talepleri üzerine para ile ölçüm yapan ticari bir yapı oluşturulmuştur. Benim bölgem Tekirdağ'da, özellikle sanayinin yoğun olduğu Çerkezköy ve Çorlu'da organize sanayi bölgeleri kurulurken altyapı çalışmaları yapılıyor, üst yapı çalışmaları, kara yolları, yollar, itfaiye, karakollar kuruluyor ama toksikoloji laboratuvarları, meslek hastalıkları polikliniği ya da kanser araştırma merkezleri kurulmuyor. Yani dolayısıyla bizim bu anlayışı değiştirmemiz lazım çünkü teşhisi koyamadığınızda ya da geç koyduğunuzda sağlık açısından da, sosyal haklar açısından da ciddi sorunlar olmakta.
Ben bu yasa tasarısının sadece "Ayrı bir yasanız var mı? Var." dedirtecek bir yasa ama sağlık sisteminde, çalışma hayatında, sağlığı ve güvenliği önleyecek, çalışanın yaşam koşullarını düzeltecek bir yasa olmadığına inanıyorum ve hiçbir maliyet insan hayatının sahip olduğu değerin üzerinde değildir diyorum. İş kazalarını önlemek, ödemekten daha insancıldır ve emek en yüce değerdir diyorum.
Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.