| Konu: | TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 20.06.2012 |
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım; ben önce kendi deneyimimle başlamak istiyorum.
Bundan galiba beş altı yıl önceydi -tam tarihini hatırlayamıyorum- Avrupa Birliğinin ısrarıyla Türkiye'de valiliklere bağlı bütün illerde insan hakları komisyonları kuruldu. Bu komisyonların kompozisyonuna baktığınızda aslında üyeler de fevkalade iyi düşünülmüştü yani çeşitli kurumlardan, çeşitli kesimlerden insanlar vardı bu komisyonlarda, üniversiteler de buna dâhildi. Ben de o zaman Boğaziçi Üniversitesinde hocaydım, Boğaziçi Üniversitesini temsilen bu komisyonlara katıldım, İstanbul'daki komisyona.
Şimdi, Avrupa Birliği böyle bir komisyonu istemiş diye bu komisyon kurulmuş ama tamamen göstermelik bir komisyon. Yani ilk heves ben gittim, "Bunu duyuralım herkese, posterler asalım, işte, kutulara koyalım." vesaire? "Tamam, tamam, biz onları yaptık." dediler. Bugüne kadar bir yerde bile bunun ilanını görmedim. Tamamen, çalışmayan "Bir insan hakları komisyonumuz var." diye kurulmuş olan bir komisyon.
Şimdi, demin, Sayın Hasip Kaplan dedi ki: "Bir şey 40 kere söylenirse belki gerçekleşir." Hakikaten de doğru, aynı şeyi ben de söyleyeceğim. Bu kurumun üyelerinin seçimi, Başkanının, Başkan Yardımcısının ve üyelerinin seçimi? Şimdi, bu hakikaten olacak şey değil. Aynı şey bakın, ombudsman yasasında da yapıldı yani ombudsman yasasında hiç olmazsa Meclis seçiyordu ama dördüncü turda işte, o da seçilemezse, bu da seçilemezse kim daha fazla oy almışsa o seçilecek dendi ve o şekilde geçti ombudsman yasası. Bu, tabii ki, iktidar partisinin seçmesi demek, hatta hatta Başbakanın seçmesi demek eğer bugüne kadar iktidar partisi hakkında herhangi bir şey öğrendiysek.
Şimdi, aynı şey burada da olacak, burada Meclise dahi danışılmadan, doğrudan Başbakanlığa bağlı ve Bakanlar Kurulunun seçeceği üyelerden oluşacak bir kurul kuruluyor.
Şimdi, bu kurulun çalışabilmesi gerçekten imkânsız, yani bu defalarca söylendi, tekrar benim söylememe gerek yok.
İkincisi, bu yasada insan haklarının tanımı yok. Yani bu yasa kimleri kapsıyor, ne gibi durumları kapsıyor, bunu bilmiyoruz.
Mesela, ben size bir örnek vereyim. İstanbul Sultanbeyli'de Alevilerin yaşadığı mahallenin ismi Yavuz Sultan Selim Mahallesi. Biliyorsunuz Yavuz Sultan Selim Alevileri neredeyse bu coğrafyadan silmiş olan bir isim, yani büyük bir padişah, ama Aleviler açısından da gerçekten de rencide edici bir isim. Defalarca, 11 bin imzayla oradaki AKP'li Belediye Başkanına gitmişler, "Ben Yavuz'a laf ettirtmem." diyerekten geri çevirmiş. Ben bunu Başbakana da söyledim, hatta yakın zamanda da tekrardan bir mektup yazdım bu konuda.
Şimdi, bu bir insan hakları ihlali midir? Bana göre, evet, bu ciddi biçimde bir insan hakları ihlalidir. Buna benzer çok örnek verebilirim, ülkemizdeki çocuk gelinler, bu bir insan hakkı ihlali midir? On bir yaşında, on iki yaşındaki kız çocuklarının evlendirilmesi.
Şimdi, bu tanımı yapacaksak mesela, bence hukuk devleti normlarının işlemediği, çalışmadığı her durum, insan hakkı ihlaline yol açacak durumdur. Bunun çeşitli örnekleri gene verildi. Yani hapishanelerdeki durumlardan tutun, bu uzun tutukluluk süreleri, insanların ne için tutuklandıklarını, neyle suçlandıklarını bilmemeleri dahi insan haklarının içine girecek bir şey. Aynı zamanda liyakat esaslarına dayalı bir bürokrasi olmaması da insan haklarına aykırı bir şey, insan hakkı ihlali, çünkü kayırmacılık gündeme geliyor, hak ihlalleri gündeme geliyor, bunun da binlerce örneği verilebilir bugün Türkiye'de. Gerçekten de AKP'nin belki en çok eleştirilecek yönlerinden bir tanesi, her kuruma ama her kuruma sadece ve sadece kendi taraftarlarını yerleştirmiş olması.
Düşünce özgürlüğü? Mesela, ben Nedim Şener'i örnek verebilirim. Hrant Dink davası üzerine bir kitap yazdı. Savcı otuz yedi yıl istiyor yani Ogün Samast için yirmi sekiz yıl, Nedim Şener için otuz yedi yıl. Hopa davasına katıldım. Yirmi bir yaşında çocuklar, yarısı işte birine yumurta atmış diye tutuklanmış, öbür yarısı Başbakanı protesto etmiş, savcı kırk sekiz yıl istiyor yani hakikaten insanın dudağını uçuklatacak rakamlar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, yarım dakika verin.
BAŞKAN - Sayın Toprak'a verirsek AK PARTİ de ister.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Dolayısıyla, bu kanunda hem tanımların yapılması lazım hem de hakikaten kurul üyelerinin nasıl seçileceğinin çok iyi saptanması lazım. Bunu lütfen geri çekin. Kırk yılda bir de muhalefetin sözünü dinleyin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.