| Konu: | TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 20.06.2012 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ben geçtiğimiz hafta Pazar günü Şanlıurfa'ya gittim. İkinci yangını Şanlıurfa Cezaevinde bizzat yaşadım. Şanlıurfa Cezaevinin nasıl bir yer olduğunu yakından gördüm.
Cezaevi şartlarıyla ilgili konuşmaya başlamadan önce, Urfa'da ölen ve cenazesine katıldığım Yunus Eşikli'nin annesi Meral Eşikli'nin haykırışını buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. "Ben oğlumu size, cezaevine böyle mi verdim? Oğlum dalyan gibiydi. Ben onu gözümden sakındım. Ben onu gündelikçilik yaparak büyüttüm. Bunu niye yaptınız? Ben şimdi onsuz ne yapacağım?" diyor. "Ben size dalyan gibi, yakışıklı, güzel bir yiğit verdim, sizse bana bir torba içinde bir parça kömür verdiniz. Ben kömüre dönüşmüş, yüzü gözü, vücudu yanmış oğlumu elindeki `canım annem' dövmesinden tanıdım." diyor. Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan biraz önce söyledi: "Bizim dönemimizde işkence yok." Bundan daha büyük işkence olur mu? Burada anneler var, babalar var; bir kadın düşünün ki oğlunu yüzünden tanıyamıyor, gözlerinden tanıyamıyor, kadının ifadesiyle söyleyeyim "kara kaşlarından" tanıyamıyor, ellerinde yazan "canım annem" dövmesinden tanıyor.
MUHAMMED ÇETİN (İstanbul) - Kömür olmuştu hani, kömür?
VELİ AĞBABA (Devamla) - Evet, size de ancak bu yakışır.
Değerli arkadaşlar, koğuşlar 3 kişilik yapılmış ama bazen 18, bazen 20-30 kişinin yattığı, kullanım alanının
Değerli arkadaşlar, cezaevinde yasaklar say, say bitmez. Öyle yasaklar var ki insanın aklı da almıyor, ne olduğuna anlam da veremiyor. Delgeç, zımba, daksil gibi, en basit kırtasiye malzemeleri yasak.
Değerli arkadaşlar, bütün dünyada herkesin kabul ettiği insanlar var. Che yasak, Che'nin resmini asmak yasak. Deniz Gezmiş'in resmini asmak yasak, örgüt suçlamasına giriyor. Siyah kalem serbest, boyalı kalem yasak.
Yine, Tekirdağ 1 Nolu Cezaevinde Cemil Erdem'in kız kardeşi mektup yazıyor, üzerine de bir gül koyuyor, kardeşine bir gül, kuru bir gül koyuyor ama cezaevi yönetimi çiçeği, o kuru gülü alıyor, çünkü güvenlik nedeniyle yasak o da.
Geçtiğimiz günlerde, yeni gelen, keyfî yönetimiyle de cezaevini âdeta işkencehaneye çeviren Kırıkkale Cezaevini ziyaret ettim arkadaşlar, Kırıkkale Cezaevini, dağ başında Kırıkkale Cezaevini. Orada bir kadın durmuş düşünmüş, oturuyor. Milletvekili olduğumu öğrenmiş, dedi ki: "Yanıma gel, sana bir şey vereceğim." Bir lif. Bu lif, cezaevinin güvenliğini tehlikeye attığı için bu da yasak arkadaşlar.
Şimdi, Sayın Bakan biraz önce dedi ki: "Hiç işkence olmadı." Bu Engin Çeber'i hatırlar mısınız, Engin Çeber'i Sayın Bakan veya Festus Okey'i hatırlar mısınız?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - O zaman Bakandı.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakandı, evet.
Orada işkence yapılarak Nijeryalı bir genç öldürüldü. Engin Çeber sizin döneminizde işkenceyle öldürüldü, insanlar hüküm giydi oradaki ve Fevziye Cengiz daha birkaç ay önce dayak yedi, dayak yediği için polislere dava açılmadı ve cezayı almadılar ama ona dava açıldı. Neden dolayı dava açıldı? Polislere direnme suçundan dava açıldı. Bunların hepsi sizin döneminizde oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) - Isparta Cezaevinde "Özgür" diye yirmi yaşında bir genç, cezaevinde yataktan aşağıya atılıyor, şimdi iki büklüm, felç geçirmiş olarak yatıyor. O hangi dönem oldu? Onu da sormak istiyorum Sayın Bakan.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.