GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:122
Tarih:20.06.2012

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir önceki maddede "Avrupa'da, Avrupa Parlamentosunda Avrupa Birliği üyesi parlamenterlerin Türkiye'ye karşı savunmalarında en çok insan hakları ihlalleriyle karşılaşıyoruz." diye bir ifadede bulundum. Ben 2 defa gittim, bir Brüksel'e, bir de Strasbourg'a gittim; daha önce bir de İstanbul'da böyle bir toplantı yaptık. Türkiye'de yapılan insan hakları ihlalleri ve diğer konularla alakalı Türk milletvekilleri tarafından yurt dışında, Belçika'da veya Strasbourg'da yapılan eleştirileri haksızlık olarak, nezaketsizlik olarak da nitelendirdim. Burada Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlarım var, onlar konuştukları zaman da ciddi münakaşa ettim kendileriyle. Türkiye'de bu konuları konuşacağız, yaralarımızı saracağız ama uluslararası arenada asla ve kata Türkiye'ye kara çalınmasına müsaade etmeyiz, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak milliyetçi duygularımızdan kaynaklanan bir hasletle buna müsaade etmeyiz ve ben de asla ve kata hiç konuşmadım. Sayın Afif Başkan da burada; samimiyetle ifade ediyorum, her gittiğimiz yerde, mutlaka ve mutlaka, Türkiye'de yapılan insan hakları ihlalleri karşımıza çıkıyor. Sayın Afif Demirkıran'ın Eş Başkan olduğu o toplantıda kendisinin yaşadığı sıkıntıları bizzat kendim karşıdan fark ediyorum. Yani orada, karşınızda Avrupalı parlamenterlerin örneklerle verdiği insan hakları ihlallerini geçiştirmek için bir parlamenterin, bir diplomatın yapabileceği her şeyi fazlasıyla yapmak durumunda, onu da yapıyor. Çok önemli bir iş bu.

Burada siz beni susturabilirsiniz Sayın Bakan, "Niye utanıyorsun?" diyebilirsiniz. Evet, ben utanıyorum, bu açıdan utanıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili arkadaşların ideolojik nedenlerle, ideolojik saiklerle savunduğu meselelere ideoloji açısından yakın bulmayabilirim kendimi ama bir insan olarak bunların ortadan kaldırılmasını istiyorum. Bu konuda, bundan sonraki maddelere ait verdiğimiz önergelerde insan hakları ihlallerinin Avrupa'daki istatistiklerini arkadaşlarımız size sunacak.

Bakın, ben size bir şey söyleyeceğim: Eğer biz burada insan haklarıyla ilgili gerekli müdahaleyi yapmazsak, aşağıda bu konuyu kendilerine vazife edinmiş insanlar var.

Dün televizyonlarda izledik -bir çocuğun babası kahramanıdır, bir eşin kocası en kuvvetlidir- eşinin ve çocuklarının yanında dayak yiyen bir babanın dramını biz burada çözmeliyiz. O polisleri görevden aldırmak yeterli değil. Zira, İzmir'de karakolda eşinin yanında dayak yiyen o kadını döven 2 polis önce el çektirildi, iki ay sonra İstanbul'a tayin edildi. Eğer böyle bir önlem alacaksanız, bu polis, sokakta çocuklarımın yanında beni de dövecektir. Milletvekilliği kaim değil, size de kaim değil, yarın gideceğiz buralardan ama "İnsan hakları" dediğimiz zaman bu konu hepimizi çok ilgilendiriyor.

Bakın, Urfa Cezaevinden hastaneye nakil sırasında televizyonda bir görüntüye tanık oldum; adam yanmış, bağırıyor, ciddi yanık içerisinde ve ellerinde kelepçe! Sayın Bakanım, bu bir insan hakları ihlali.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Ve burası Türkiye!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ve burası da imrenilecek dediğimiz bir Türkiye.

Sayın Bakan, biraz evvel, ben kendisine bunları izah etmeye gittiğimde, "Tunus'a beraber gittik. Tunus'ta insanlar bize ne kadar önem veriyorlar." dedi. Doğru ama ben Tunus'un bana önem vermesini çok önemsemiyorum. Tunus daha kendine, yeniden, ne yapacağını bilmeyen modeller geliştirmeye çalışıyor. Benim için, ısrarla kapısında durduğumuz, neredeyse salya sümük ağladığımız Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye hakkındaki kanaatleridir. Bana göre hiçbir gerek de yok, onu da söyleyeyim size.

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) - Hiç yakışmıyor!

BAŞKAN - Sayın Türkkan, lütfen siz Genel Kurula hitap edin.

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) - Çok ayıp ama ya!

BAŞKAN - Lütfen Sayın Milletvekili?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ben ayıp olan şeyin ne olduğunu iyi bilirim. Bana ayıp konusunda da hiç ders vermeyin. Dersinizi yapın, ödevlerinizi yapın, bu ülkedeki insan hakları ihlallerini önleyin.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Türkkan.