| Konu: | DEVLET SIRRI KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 123 |
| Tarih: | 21.06.2012 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, maddeyi oylarınıza sunuyor, madde metni okunmuyor, maddede hangi konular düzenlenmiş o bilinmiyor ama kabul veya reddediyoruz. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, gerçekten, yasama yetkisini kısıtlayan bir husustur. Bunu dikkatinize sunuyorum değerli arkadaşlarım. Böyle yasa görüşmeleri olmaz. Biz burada kanunları ayrıntılı olarak görüşmeliyiz, her üye görüşlerini ifade etmeli. Bu, uygulayıcılara da örnek olur. Uygulayıcılar ileride tereddüde düştükleri vakit, o madde üzerinde görüşmelerde kim ne demiş, o onlara yol gösterir. O nedenle, değerli arkadaşlar, bu görüşme usulü maalesef uygun değil.
Şimdi, 3'üncü madde devlet sırrını tanımlıyor. Hâlbuki devlet sırrı zaten Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 47'nci maddesinde tarif edilmiş ve biliyorsunuz, mahkemeler bunu tespit ediyor. Mahkemeler devlet sırrının ne olduğuna karar vermeden evvel ilgili kurumların görüşlerini de alıyor ama ilgili kuruluşların görüşlerini almak size yetmiyor, siz, illa, devlet sırrının ne olması gerektiği hususunun hükûmet tarafından tespit edilmesin istiyorsunuz ve bu nedenle bu yasayı getiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, buradaki esas sorun, Devlet Sırrı Değerlendirme Kuruludur. Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulunu siyasi bir heyet oluşturuyor ve devlet sırrının ne olduğuna onlar karar veriyor. Böyle olduğuna göre, idareye bir nevi suç ve ceza koyma yetkisini veya kaldırmasını tanımış oluyorsunuz. Hükûmeti, ayrıca, istediği bilgiyi verme, istemediği bilgiyi vermeme yetkisiyle donatıyorsunuz, yani siyasi heyete böyle bir karar veriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu uygun değil.
Siz iktidara gelirken ne diyordunuz? Şeffaflıktan yanaydınız, hesap verebilirlikten yanaydınız, saydamlıktan yanaydınız. Ama şimdi "devlet sırrı" kavramını getirmek suretiyle devlet sırrını geliştirmek istiyorsunuz. Oysa bu bir terazidir. Terazinin bir kefesinde ne vardır? Özgürlük vardır, demokrasi vardır, bilgi edinme hakkı vardır, öbür tarafta, denetimi kabul etmeyen idare vardır, kontrolsüz idare vardır, otoriter idare vardır. Ne olmalı denge? Denge, bilgi edinme hakkından yana olmalı, demokrasiden yana olmalı, özgürlükten yana olmalı. Sizin getirdiğiniz bu tasarı bunu sağlamıyor değerli arkadaşlarım.
Şimdi, Sayın Bakan, soru-cevap kısmında geçen bir iki hususa da değinmek istiyorum. Gerçi bu yoktu ama söz konusu olunca, izninizle bu hususu da belirtmek istiyorum. "Özel görüşme" diyorsunuz Sayın Başbakanla Sayın eski Genelkurmay Başkanı arasındaki görüşmeye. Bunun özel bir görüşme olmadığını siz de biliyorsunuz, kendinizi sıkıntıya sokmayın. Siz başkasını savunmaya kendinizi zorunlu hissetmeyin, onlar kendilerini savunsunlar. Siz bir özel görüşme olmadığını biliyorsunuz. Özel görüşme olsaydı "Mezara kadar bizimle beraber gidecek." demezlerdi. Özel görüşme olsaydı Sayın Başbakan "O konuşursa ben de konuşurum." demezdi. Bu nedir? Bu özel görüşme olmadığını gösteriyor. Bunu siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz, birbirimizi kandırmayalım, birbirimizi hiç boş yere üzmeyelim.
Bir de 8'inci madde üzerinde tartışma açıldı. Bakın, 8'inci maddeyi dikkatinize sunuyorum. İkide bir diyorsunuz ki: "Ben de hukukçuyum." Doğru, hukukçusunuz. Bakın, ne diyor madde: "Mahkemeler tarafından talep edilen devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi, belge ve kayıtlar, Kurulca gerekçesi belirtilmek suretiyle verilmeyebilir."
Şimdi, bakınız, verilmeyebilir-verilebilir, burada ne var? Hükûmet istediğini verecek, istemediğini vermeyecek. Hükûmete öyle ucu açık bir yetki tanınamaz.
İkincisi şu: Hükûmet bu bilgi ve belgeleri vermeyince mahkeme nasıl karar verecek? Yani siz diyorsunuz, tamam, bizim Anayasa'mızda o hüküm var, "İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır.", doğru. İdare mahkemesine, idari yargıya başvurdu, mahkeme ilgili bilgi ve belgeleri göndermedi. Mahkeme neye dayanarak onun devlet sırrı olup olmadığına karar verecek? Fiilen kullanılması mümkün olmayan bir yetki durumuna düşüyor. Bu durum böyledir, bunu böyle kabul etmemiz lazım. O zaman, bir önerge verin, "Bu husus idari yargının denetimine tabiidir." deyin, olsun bitsin, bu kadar basit bir şey.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.