GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SURİYE KRİZİ VE GÜNEYDOĞU KOMŞULARIMIZLA OLAN EKONOMİK İLİŞKİLERİMİZE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:124
Tarih:26.06.2012

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biliyorsunuz çevre, komşu ülkelerle gerginlik değil barış içinde yaşamak hepimizin arzusu. Bu sorumluluk hepimize düşüyor. Tabii komşu ülkelerimize de düşüyor fakat ne yazık ki geçtiğimiz cuma günü Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı bir jet Suriye tarafından bir delalet sonucu düşürüldü. Bununla beraber, Hükûmetimiz, Cumhuriyet Halk Partisinin de desteklediği gibi serinkanlılıkla meseleyi uluslararası hukuka taşıyarak yürütmeye çalışıyor.

Değerli arkadaşlar, ülkeler dış politikalarını belirlerken ekonomik çıkarlar hep ön plandadır. Kimi zaman egemen ülkeler öyle "insan hakları", "demokrasi" filan deseler de aslında kafalarında her zaman ekonomik çıkarları vardır ve dış politikalarını da buna göre yürütürler. Kaldı ki ekonomik ilişkilerin güçlü olması da o dış politikayı destekler, güçlendirir.

Değerli arkadaşlar, ne yazık ki komşularımızla, yakın geçmişte, güçlü ekonomik bağlarımızın olması gerektiğini geç kavradık ve rakamlar çok darken komşularımızla yanlış biçimde gerginlik içine girdik. Bakınız, İran Cumhurbaşkanı, Başbakanımızı kapısında bekletti. Irak Başbakanı, Başbakanımız hakkında zehir zemberek açıklamalarda bulundu. Suriye de şimdi geldi densizce uçağımızı düşürdü.

Sayın milletvekilleri, ekonomik ilişkilerin güçlenmesi ülkeler arasında ilişkilerin, dostlukların da sigortasıdır. Örneğin, Rusya'yla bir dönem mesafeli bir ilişkimiz vardı, ekonomik ilişkilerimiz gelişti ve Rusya'yla da ilişkilerimiz düzeldi. Öte yandan, gergin dış ilişkiler de ekonomimize hep zarar vermiştir, mesela Yunanistan'la olan dış ticaretimiz hep potansiyelin altında kalmıştır.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin Suriye'yle ekonomik ilişkileri daha güçlü olsaydı, bugün bu noktada olmazdık, çok daha güçlü bir noktada olurduk. Üstelik Suriye'yle dış ticaretimiz son dönemde giderek de kötüleşiyor. Mesela, Suriye'den olan ithalatımız 700 milyon dolar kadardı, şimdi 350 milyon dolara düştü; 2010'da Suriye'ye olan ihracatımız 1,9 milyar dolara kadar çıktı, şimdi hızla düşüyor.

Bölgemizdeki dış ticaretimiz ne yazık ki çok zayıf, gelişmiş ülkelerin bölgelerindeki dış ticaretleri hep yüzde 50'ye yakındır, oysa Türkiye'nin çok daha düşük. Irak'a ihracat toplam içinde yüzde 6, İran'a ihracatımız toplam içinde yüzde 3, Suriye bunun da çok altında, yüzde 1'ler civarında. 14 milyar dolar kadar, bu üç ülkeyle dış ticaret yapıyoruz, oysa gergin olduğumuz bu üç ülkenin millî geliri Türkiye'ye denk. Türkiye'nin sınır ticaretinde geldiği durum ise vahim. Bölge iller inliyor. Antep, Kilis, Urfa, Mardin, Hatay illeri sınır ticaretinin durması nedeniyle gerçekten kan ağlıyor.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin temel meselelerinden bir tanesi dış açık. 106 milyar dolar dış ticaret açığı veriyoruz ve komşu ülkelerimizle yeterince dış ticaret yapmıyoruz. Neden? Çünkü dış ilişkilerimiz ne yazık ki kötü gidiyor.

Sayın milletvekilleri, hiçbir ülkenin iç işine karışmadan, genel olarak demokrasi, insan hakları ve laiklik duyarlılığı içinde ekonomik ilişkilerimizi geliştirmeliyiz. Ekonomik ilişki geliştikçe etki alanı gelişecek ve her iki bölgede de demokrasi güçlenerek gelişecektir.

Değerli arkadaşlar, Suriye ile ortaya çıkan bu krizde Suriye yönetimi cezalandırılmalıdır kuşkusuz, ancak Suriye ve Türkiye halkları bundan ari tutulmalıdır. Türkiye'nin bölge ile dış ticareti sınırlanmamalı, aksine artırılmalıdır, kaldı ki sınır ticareti bölgedeki halkımızın rızkını oluşturmaktadır. Uçağımızın Suriye tarafından düşürülmesi karşısında özür ve tazminat esas alınacaksa -ki tazminat can acıtıcı düzeyde olmalıdır- dış ticaret kuşkusuz azaltılmamalıdır.

Suriye devleti üzerinde uygulayacağımız her yaptırım Suriye halkıyla Türkiye halkının dostluğunu zedelememeli, Türkiye ekonomisine ise asla zarar vermemelidir. Nihayet şunu Hükûmete hatırlatalım, başka ülkelerin iteklemesiyle izlenen politika, sonunda uçağımızın düşürülmesiyle neticelenmiştir. Bu bedeli ne Türkiye halkı ne Türk ulusu ne de Suriye halkı ödemelidir. Türkiye, komşu Suriye halkı ile ebediyen dostluk içinde yaşamak istemektedir, bunu Hükûmetimize hatırlatmak hepimizin görevidir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Güneş.