| Konu: | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 125 |
| Tarih: | 27.06.2012 |
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 4'üncü maddesi de -torba kanun olduğu için muhtelif kanunlardan toplama yapıp, değişiklikler yapıyoruz- 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'da değişiklik öneriyor. Değişiklikte esas olarak önerilen şu biliyorsunuz: Daha önce seçim döneminde işlenen suçlarla ilgili soruşturma süresi iki yıllık bir süreye tabiydi, "İki yıl içerisinde soruşturmasına başlanmamışsa bir daha kovuşturma yapılamaz." diyordu, bu değişiklikle altı aya indiriliyor.
Esasen, bakarsanız, altı aya indirilmesi olumlu bir adımdır ancak kanunun getiriliş şekli ilginçtir. Bu Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiş, Adalet Komisyonunda etraflıca görüşülmesi gereken bir değişiklik Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiştir. Bu çerçevede bir kere yanlış yerden geldi, bunu paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, asıl başka önemli bir konu var. Bakın, seçim suçlarıyla ilgili seçimde özgürce propaganda yapılabilmesi ve seçmen iradesinin rahatça oluşabilmesi konusunda hepimizin mutabık olması lazım ama ülkemizde son dönemlerde öyle ilginç şeyler yaşıyoruz ki bakın daha dün Aydın Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanımız Barkan Kalınomuz savcılıkta ifade vermek zorunda kaldı. Bakın, ifade vermek zorunda kaldığı konu şu: 27 Mayısta Aydın'da il kongresi yapıyoruz. İl kongresinde il başkan adayı olarak bir afiş var. Afişte Deniz Gezmiş'in resminin yanına adayımız kendi resmini koymuş ve bir afiş asmış. Cumhuriyet Halk Partisi kongresinde kongre salonunda asılmış bir afiş ve afişte "Siz toprak altında derin uykudayken düşmanı çağırdılar, satıldık, uyanın." diye de yazmış. Doğru yazmış, doğru söylemiş.
Değerli arkadaşlar, bunun için bununla ilgili ifadeye çağrılıyor, hakkında soruşturma açılıyor ve burada deniyor ki: "Satıldık demekten neyi kastettin?" Değerli arkadaşlar, çok açık değil mi? Bu memleketin doksan yıllık cumhuriyet tarihinde kazandıklarını bir bir satmadınız mı? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, satıldık. Bakın daha yeni Sevda Tepesi meselesi çıktı. Bu Hükûmetin Bakanı çıkıp da kaydı bile tutulmayan "10 milyar dolar aldık biz." demedi mi, "10 milyar dolar aldık." demedi mi? 10 milyar doları Sevda Tepesi'ni peşkeş çekmek için Arap kralına verdiğini itiraf etmedi mi? Bu kayıtsız paranın nerede olduğunu hâlâ açıklayabildiniz mi?
Değerli arkadaşlar, şimdi bakın burada Anayasa referandumunda, 12 Eylül referandumunda Sayın Başbakan evet oyu çıkarabilmek için rol yaparak sahte gözyaşlarıyla idam sehpasına giden devrimcilerin mektuplarını okudu. Sayın Başbakan bunları okuduğu zaman suçu ve suçluyu övmüyor muydu?
Değerli arkadaşlar, Deniz Gezmiş'ler bu ülkede suçlu değildi. Suçluyu öveni anıyorsanız, suçu ve suçluyu öveni anıyorsanız İskilipli Atıf Hoca'yı öven Sayın Bülent Arınç'a gidin bakın, ondan sorun bunun hesabını. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, AKP İktidarı Türkiye'de kendi karşısında muhalif olanların kongrelerine dahi müdahale edebilecek noktaya gelmiştir. Böyle bir emniyet sistemi yarattınız. Şimdi ben diyorum ki: Deniz Gezmiş bu ülkede bağımsızlık inancının, yurtseverliğin ve halkların kardeşliğinin ifadesiydi, önünde saygıyla eğiliyorum ve Deniz Gezmiş'i öven İl Başkanım Barkan Kalınomuz'u da gözlerinden öpüyorum, ona da sevgilerimi sunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)