| Konu: | TÜRKİYE?DE MEDYANIN AYRIMCI, ÖTEKİLEŞTİREN VE CİNSİYETÇİ YAKLAŞIMI HAKKINDA ALINACAK ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK, 16/11/2011 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMDE SUNUŞLARDA OKUNMASI VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 16.11.2011 |
AMİL TAYYAR (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP'nin medyayla ilgili verdiği araştırma önergesinin aleyhinde konuşmak üzere söz aldım. Hepinizi sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Önergeyle ilgili konuşmadan önce bir iki konuya açıklama getirmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında ironik bir üslup ve metaforik bir yaklaşımla yaptığım açıklamaya ilk tepkiyi bölücü terör örgütünün kanalı Roj Televizyonu gösterdi, dakikalarca haber yaptı ve şahsımı PKK üzerinden tehdit etti.
Asıl öfkenin?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ne dediğinizi de söyleyin.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Asıl öfkenin?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ne dediğinizi söyleyin Meclis duysun!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Dinleyin? Dinleyin?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ne dediğini söyle.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Dinleyin?
Asıl öfkenin bu konuşmamdan değil?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Mecliste, bu meydanda döversiniz, grup başkan vekilini dövüyor. Sen eşkıya mısın?
BAŞKAN - Sayın Kaplan?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - ?piyasaya yeni çıkan, PKK ve Ergenekon'un kan kardeşliğini anlatan "Kürt Ergenekonu" isimli son kitabımdan kaynaklandığının farkındayım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Saygılı ol, ne dediğini söyle!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Hiç önemli değil...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Cesur ol, ne dediğini söyle!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Hayatım boyunca çetelere pabuç bırakmadım, bunlara da bırakmam.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Televizyonda değil, gel burada?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Unutmayın, Allah'ın verdiği canı ancak Allah alır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Eşkıya mısın sen?
BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen? Konuşmacıyı dinleyin lütfen.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Asıl üzüldüğüm nokta?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Eşkıya mısınız?
BAŞKAN - Dinleyin, dinleyin lütfen.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Asıl üzüldüğüm nokta, bir milletvekilinin PKK'nın bu tehdidini Meclis kürsüsünde dile getirmesidir. Kitabım için "çakma" dedi, ağır hakaretler savurdu. Bu iddia teknik olarak mümkün değil çünkü bu kitap benim eserimdir ama "çakma" diyen zat kimin eseridir, bunu bilmiyorum. Yıllardır beraber siyaset yaptığı arkadaşları ağır bedeller öderken o hep ayakta kalmayı başardı, acaba neden? Bu soruya yanıt vermesi gerekir. Misal, devletin derin dehlizlerinde Kürt siyaseti için devşirilmiş olabilir mi, açıkçası merak ediyorum.
SIRRI SAKIK (Muş) - Devşirme sensin.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Bu zat devam ediyor, diyor ki: "Haddini bilmeyen milletvekillerine haddini bildiririz."
PKK'nın gölgesinde boks yapanlara buradan sesleniyorum: İşte buradayım, hadi gelin haddimi bildirin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Siz söylediklerinizi bu kürsüden tekrarlasanıza.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Sonra utanmadan, sıkılmadan "O tetikçileri biz iyi tanırız." diyor.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Tekrarla cesaretin varsa televizyon ekranlarında konuştuklarını.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Bakın, tetikçileri iyi tanıdığınızı biliyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Eşkıya mısınız?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Ben hayatım boyunca silahlı kamp görmedim, Bekaa'ya gitmedim, buralarda eğitim almadım, teröristlerle kol kola girip eylem yapmadım. Bu konuda hakkınızı teslim ediyorum!
Önergeye gelince? Medyanın ayrımcı, ötekileştiren ve cinsiyetçi yaklaşımı ve dili hakkında bir araştırma yapılmasını istiyorsunuz. Önce "günaydın" diyorum. Biz, yıllardır medyanın sorunlu ve arızalı yapısını dile getirdik. Yirmi altı yıllık meslek hayatım boyunca bunun kavgasını verdim. Maalesef Türkiye'de genel olarak medya, darbeci cuntanın kaldıracı olarak davranmış, darbe öncesi şartların olgunlaşmasını sağlamak üzere kodlanmıştır. 27 Mayısta, 12 Martta, 12 Eylülde, 28 Şubatta bunun acı örneklerini yaşadık. 27 Mayıs darbesinden önce üniversite öğrencilerinin kıyma makinelerinde katledildiği yalanlarını yazanlar darbe gününe kadar bu pervasızlıklarını sürdürdüler. Darbeci tayfa ise yayınladıkları tebliğlerle bu medyanın işini kolaylaştırdılar.
İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Fahri Özdilek 1960 yılı Nisan ayında yayınladığı tebliğde medyaya bakın nasıl talimat veriyor: "Başlıklarda yetmiş iki puntodan büyük harf kullanmak, sürmanşet, dişi klişe, espaslı manşet, dört sütundan büyük resim kullanmak yasaktır." Bu orducu siyaset anlayışı bir süre sonra medyanın ağababalarını darbe senaryosu üretimine kadar sürükledi. 9 Mart cuntasının önemli üyeleri İlhami Soysal'dan Hasan Cemal'e kadar çok sayıda gazetecidir.
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Yakın zamanda Ergenekon sürecinde kimi gazetecilerin darbecilerle nasıl kol kola girdiklerine şahit olduk. Evet, medyamızın sorunlu ve arızalı bir yapısı var, bunun mutlaka düzeltilmesi gerekir ancak bunun mecrası Parlamento değildir. Parlamento aslan terbiyecisi rolüne soyunup medyaya çekidüzen vermeye kalkışmamalıdır. Basın çağdaş demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı gibi bağımsız bir kuvvettir. Basının akıbetini toplumsal dinamikler ve evrensel değerler belirlemelidir. Aksi hâlde takınacağımız tutum sansürcü bir yaklaşım olur, "Dört sütundan büyük resim kullanmak yasaktır." diyen Fahrettin Özdilek Paşa'dan hiçbir farkımız kalmaz.
"Efendim, Hükûmet medyayı baskı aracı olarak kullanarak kendi politikalarını dayatıyor." Bu iddia mesnetsizdir. Kaldı ki önergede imzası bulunan Sebahat Tuncel'in bu kadar gocunmasına da gerek yok. Terörist cenazelerindeki efe görüntülerini Roj TV, Fırat Haber Ajansı sürekli olarak veriyor. Bizlere de sürekli hakaret edip hedef gösteriyorlar. Önergenin gerekçeleri arasında bazı gazete ve İnternet portallarından çıkan haberlerin çıktısı var. Baktım, PKK'nın yayın organı Fırat Haber Ajansı bunların arasında yok. Hiç kusura bakmayın. Eğer Türkiye'de medyanın Roj gibi, Fırat gibi olmasını istiyorsanız, KCK'nın basın komitesi gibi çalışmasını istiyorsanız Kandil'e gidin.
Basın özgürlüğüne müdahale olarak algıladığımız ve Meclis gündemini engellemek için verildiğini düşündüğümüzden dolayı bu önergeye ret oyu vereceğimizi bildirmek istiyorum.
Yüce heyetinizi sevgi ve saygılarla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu arada, belki Beyefendi'ye de bir ufuk açar diye bunu da Sırrı Sakık'a hediye ediyorum, buraya da bırakıyorum.