GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: "AKP İKTİDARI DÖNEMİNDE AFET VE ACİL MÜDAHALE MEVZUATINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE GETİRİLEN YENİ YAPILANMA SONUÇLARININ VAN DEPREMİNDEKİ ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI, SONUÇLARININ TESPİTİ VE ALINMASI GEREKEN TEDBİRLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA" VERİLEN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN 16/11/2011 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:16.11.2011

MEHMET ERSOY (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Milliyetçi Hareket Partimizin bu önerisi aleyhinde söz aldım.

Hepinizin bildiği gibi AFAD idaresi 2009 yılının son günlerinde faaliyete geçti. Ben de o kurumun Kurucu Başkanı olarak 5 Ocak tarihinde kurumda Başkan olarak göreve başladım.

AFAD kurulmadan önce Türkiye'nin, afetlerle ilgili temel görevleri ifa eden üç ayrı kurumu vardı. Bunlardan bir tanesi Bayındırlık Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Başbakanlığa bağlı Türkiye Acil Durum Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü.

Acil Durum Genel Müdürlüğü, adı üstünde acil durumlarda müdahale yapardı. Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, kamu binalarının ve halkın sivil saldırılara karşı korunmasına yönelik tedbirleri ve buna bağlı arama kurtarma faaliyetlerini yürütürdü. Afet İşleri Genel Müdürlüğü ise afet sonrasındaki iyileştirme faaliyetlerini yapardı.

Özellikle 1999 depreminden sonra görülen koordinasyondaki sıkıntılar ve eksiklikler? Sayın Şandır, gerçekten Türkiye 1999 depreminden çok ciddi dersler aldı, oradaki eksikliklerini gördü ve bunu Türkiye'nin afet yönetimi açısından bir milat kabul etti. Bundan alınan derslerin bir sonucu olarak da zaten bu üç kurumun birleştirilmesi gündeme getirildi ve Afet ve Acil Durum Başkanlığı Başbakanlığa bağlı olarak, bir çatı kuruluş olarak kuruldu.

Şimdi, Değerli Hocam Haluk Eyidoğan'la birlikte çalıştık o süreçte, konuşmasını da dikkatlice takip ettim. Tabii, cevapsız hiçbir soru yok. AFAD'ı siz, sahadaki uygulayıcı bir kuruluş olarak algılarsanız o zaman bazı sorunlar çıkar ortaya.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Hayır, öyle değil.

MEHMET ERSOY (Devamla) - AFAD her şeyden önce bir çatı kuruluştur. Afetlerle mücadele, hiçbir zaman, ülkenin ne tek bir kurumuyla ne tek bir idaresiyle yapılabilir. Afetlerle mücadele, bir devletin ve bir toplumun devletiyle, siviliyle, sivil toplumuyla, bütün kurum ve kuruluşlarıyla yapılabilecek bir mücadeledir. Afet ve Acil Durum Başkanlığı da bu koordinasyonu ve devletin elindeki kaynakları tek bir elden kullanmayı sağlamak amacıyla kurulmuş bir kuruluştur.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Bak, hiç laf atmadım, kıyağımı bil.

MEHMET ERSOY (Devamla) - Sayın İnce, ben daha ziyade bir bürokrat olarak konuşuyorum zaten. Bu uygulamaları yapan bir insan olarak bilgilendirmeye çalışıyorum.

Şimdi, gerekçede özellikle "Bu tecrübelerden faydalanılmamış, bu üç kurumdan faydalanılmamış ve üç kurumun tecrübesi aktarılmamıştır." ifadesine kesinlikle katılmıyorum. Sonuç itibarıyla, bu üç kurum kapatılırken oluşturulan kuruma, Sayın Şandır, dışarıdan yetkili olarak hiç kimse alınmamıştır. Kurumun 100'ün üzerindeki mühendis kadrosunun hemen hemen tamamı Afet İşleri Genel Müdürlüğünün bu tecrübeli elemanlarından oluşturulmuştur. Kurumun yaklaşık 400 civarındaki personelinin yine hemen hemen tamamı üç genel müdürlükte çalışan personelden oluşturulmuştur. Kuruma atanan 6 daire başkanının 6'sı da bu üç kurumda çalışan personelden seçilmiştir. O itibarla hem hafızamız hem arşivlerimiz hem de tecrübelerimiz orada birleştirilmiş ve hem Hükûmet açısından hem kamuoyu açısından yeknesaklık sağlanmıştır.

Şimdi, elbette ki bugün Van'da yapılan hasar tespitlerinin sonuçlarını AFAD sayfasında göremezsiniz çünkü henüz bitmemiş, henüz kesinleşmemiş bilgiler, belgeler ancak ildeki kriz merkezinde bulunur ve bütün bu çalışmaların ilin valisinin sorumluluğunda yerinde yürütülmesini sağlar AFAD. İlin neye ihtiyacı varsa, müdahale için ne eksikliği varsa onu temin etmek üzere Türkiye'nin bütün kaynaklarını, yetmezse uluslararası kaynakları oraya seferber etmek için vardır.

Bunda aslında küçümsenemeyecek, bunda aslında gerçekten önceki dönemlere göre, önceki yıllara göre çok ciddi mesafeler aldığımızı -teşekkür ediyorum- daha önceki konuşmanızda zaten beyan ettiniz. Türkiye özellikle müdahale konusunda bugün bütün dünyanın gıpta ettiği, teşekkür ettiği, şükranla andığı, saygı duyduğu bir yapıya kavuştuysa bu gerçekten bütün ülkemizin, devletimizin başarısıdır. Bu başarıda da herkesin emeği vardır, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz.

Evet, eğer sizin bir afette yıkılan binanız çoksa müdahalede her zaman kaos yaşarsınız. Esas itibarıyla afetle mücadelenin en önemli dayanağı yıkılan binanızın az olmasıdır. Bunun da en sağlıklı yolu kentlerde kentsel dönüşüm, kırlarda kırsal dönüşümü gerçekleştirmektir ve yapılmak istenen bütün bu çalışmalara, hiçbir siyasi kaygı, endişe taşımadan, devletin, bütün kurumların, yerel yönetimlerin, belediyelerin mutlaka destek vermesi gerekir. Yıkılan binanız çok olduğu sürece müdahaleye ne kadar iyi hazırlanırsanız hazırlanın ilk günde kaos yaşamanız kaçınılmazdır çünkü sonuç itibarıyla orada yaşayan bütün insanlar bu afetten etkilendiyse, dışarıdan uçurmaya çalışsanız bile ancak bu kadar oluyor.

Evet, Van depremi olduğunda depremin ilk akşamı Türkiye'nin kırk sekiz vilayetinden, otuz yedi kurumundan arama, kurtarma ve sağlık ekipleri olay bölgesine sevk edilmiştir. Evet, Van Havaalanı, Yeşilköy Havaalanı yoğunluğunda çalıştırılabilmiştir. Ama eksiklikler olur mu? Evet, orada bu işi yapacak bütün görevliler de bundan etkilendiyse, ilk günde, ilk bir iki günde bu eksikliklerin olması kaçınılmazdır. Ama sonuç itibarıyla, çok başarılı bir müdahaleyle 250'ye yakın vatandaşımız o enkazların altından kurtarılabilmiştir.

Yine çok kısa süre içinde, değerli milletvekillerimiz, yetmiş bir bin beş yüz çadır ulaştırılmış, üç yüz elli bine yakın battaniye gönderilmiş ve nihayetinde, Van depreminden hemen sonra yüz altmış dokuz kargo uçak seferi düzenlenebilmiş, yüz yetmiş altı yolcu seferi düzenlenebilmiş, kara yoluyla yapılan çalışmalar hariç.

Hiçbir zaman, afetlerden sonra yapılan hasar tespitleri kesin hasar tespitleri değildir. İdareye ve hak sahiplerine bundan sonraki hukuki süreçte kullanabilecekleri hukuki belgeleri düzenleme amaçlı, onların haklarını koruma amaçlı düzenlenir. Bugün hasar tespitlerinin bitmiş olması mümkün mü? 7,2'den sonra 5,6 oldu. Bu arada iki bine yakın küçük deprem oldu. Bunların her biri hasarları artırmakta, vatandaşlarımız sürekli müracaatlarda bulunmaktadır.

Yine Afet İşleri, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulduktan sonra sadece Türkiye'deki afetleri değil, uluslararası alandaki her türlü acil müdahaleyi de ülkemiz adına yüreklilikle, onurlu bir şekilde, hepimizin gurur duyacağı bir şekilde koordine edebilmiştir. Haiti'den Şili'ye, Endonezya'dan Japonya'ya, Orta Asya Türki cumhuriyetlerine, Pakistan'a ne zaman Türkiye gittiyse, bu kurumların koordinasyonu ve iş birliği sayesinde gidebilmiştir.

Yine hepimizin gurur duyduğu, bütün dünyanın keyifle izlediği İsrail, Tunus, Mısır ve nihayetinde Libya operasyonunu başarabilen bir Türkiye'nin, bugünkü müdahale kabiliyetini gerçekten hepimizin takdir etmesi gerekir. Elbette ki bütün afetlerden, elbette ki bütün acılardan bütün toplumun alması gereken dersler vardır. Van depreminden de idarenin alacağı dersler mutlaka olacaktır ama bugün bütün kamu görevlileri görevlerinin başındayken, bütün devletimizin bakanları, neredeyse Bakanlar Kurulunu haftalık olarak Van'da topluyorken böyle bir araştırma önergesiyle konunun yeniden gündeme getirilmesi ve hukuki mevzuat boyutunun bugün konuşulur, tartışılır hâle gelmesini zamansız bulduğumu ifade ediyorum. Bu itibarla?

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Ne zaman uygun olur, ne zaman?

MEHMET ERSOY (Devamla) - Zamanı gelir Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Ben demedim ya!

MEHMET ERSOY (Devamla) - Özür diliyorum.

Şimdi bütün görevlilerimiz, devletimiz orada, Vanlıların acılarını dindirmeye, onların?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MEHMET ERSOY (Devamla) - ?hayatlarını bir an evvel normale dönüştürmeye, çadır altında kalan vatandaşlarımızı bir an evvel konteynerlere  yetiştirmeye gayret ederken Elâzığ'da yaptığı gibi, Kütahya'da yaptığı gibi sekiz ay içinde binlerce afet konutunu oradaki afetzedelerimize sunmanın gayreti içindeyken onları bu tür çalışmalarla mütereddit kılmanın bir gereği yok diyorum.

Bu itibarla önergenin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)