GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAZDAĞLARINDA YAŞANAN ÇEVRESEL SORUNLAR HAKKINDAKİ MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİ?NİN ÖN GÖRÜŞMESİNİN, GENEL KURULUN 16/11/2011 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:19
Tarih:16.11.2011

MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu Kazdağlarıyla ilgili önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Kazdağları gerçekten Allah'ın bu millete bahşetmiş olduğu en önemli güzelliklerden bir tanesi. Florasıyla, yani bitki zenginliğiyle, tabii güzellikleriyle, turizm potansiyeliyle gerçekten önemli bir bölge. Şimdi burada Kazdağlarından, tabii, bahsedeceğim sıkıntılarından ama dün Sayın Bakanın ifade ettiği gibi, aynı şeyi söylemek durumundayım. Orayı buradan, Çankaya'dan veya bürokratların masalarından değerlendirmek doğru değil diye düşünüyorum. Yani, oraya gidip görmenizde, o Kazdağlarının güzelliklerini gözüyle görmenizde çok daha fazla fayda var. O güzelliklerin nasıl mahvedildiğini de gözlerinizle lütfen bir görün.

Şimdi, bakın bu konuda "Uluslararası Kazdağları ve Edremit Sempozyumu" diye bir sempozyum düzenledi Edremit Belediyesi Kültür ve Turizm Bakanlığının da katkılarıyla. Buraya yine yirmi beş farklı ülkeden 55 yabancı, Türkiye'den de 105 bilim insanı katıldı yani böyle önemli bir yer.

Ben oranın güzelliklerinden bahsederken farklı bir pencereden de bakacağım. Mesela yine Edremit Belediye Başkanı Sayın Avukat Tuncay Kılıç Bey dünyanın beş kıtasını gezdiğini hatırlatarak "Dünyadaki tüm dağları, Fujiyama ve Alp Dağları dâhil gördüm. Yaptığım naçizane tespit şu: Kazdağlarındaki flora zenginliği dünyanın hiçbir dağında yok. Kaz dağlarına şimdi hep beraber çıksak benim rehberliğimde, üç yüz altmış beş gün hiçbir gıda yardımı olmadan yaşayabiliriz. Yamaçlarındaki zeytinler, daha yüksek rakımdaki kestaneler, vadilerindeki fındık ve pelit, yabani otlar ve dünyadaki birçok bitki Kazdağlarında mevcut. "Dünya küresinde Kaz dağlarını aldığınız takdirde güzellik kalmaz." diyor Sayın Belediye Başkanı.

Yine, Edremit Kaymakamı bu sempozyumda Kaz dağlarının doğasıyla bölgenin gelinliği olduğu ifadesini kullanıyor. "Bu gelinliğin tacı ise Sarıkız'dır." diyor. "Gelinliğin içindeyse güzel insanlarımız yer almaktadır. Kaz dağlarımız görselliğinin yanı sıra kültürüyle dikkat çekmektedir."

Yine, Balıkesir Üniversitesi Rektörü Profesör Sayın Mahir Alkan "Edremit ilçesi, Kazdağları  ve Edremit Körfezi'yle birlikte sahip olduğu doğal, arkeolojik, tarihî ve kültürel kaynak değerleriyle yüksek potansiyele sahip bir yöremiz. Bu yörede yaşayanların refah toplumu olabilmesi için tüm kaynaklarının verimli bir şekilde değerlendirilmesi ve etkin bir planlama yapılması gerekmektedir." diyor.

Şimdi, bakın, bu sempozyumla ilgili sonuçlar da var da, oraya gelmeden önce, yine bizim Balıkesir Milletvekilimiz bir soru önergesi vermiş Bakanlığa, diyor ki: "Kazdağlarının kendisi altındır. Altın için oyulmasına gerek var mıdır? Bölgede açılan tahribat konusunda ne yapılacaktır? Balıkesir ve Çanakkale'de tarımın Kazdağlarıyla hayat bulduğu bir gerçektir. Bu doğa alanlarının korunması doğrultusunda ne tür çalışmalar yapmaktasınız? Yerli ve yabancı firmaların maden aramalarında Kazdağlarına açacağı tahribatların önüne geçmesi konusunda ne tür çalışmalar yapacaksınız?" diye bir soru önergesi veriyor, ama cevap gene sığ her zaman olduğu gibi: "Çanakkale ve Balıkesir illeri sınırları içerisinde yer alan, Kazdağları olarak isimlendirilen alan millî park olarak ilan edilmiştir. Kazdağları millî park içerisinde, madencilik faaliyetlerinde bulunulması mümkün değildir. Yine "Kazdağları" olarak isimlendirilen, ancak Kazdağları millî parkı dışında Çanakkale ve Balıkesir illeri arasında kalan bölge için müracaat olmasına karşın verilmiş ÇED olumlu kararı bulunmamaktadır." diyor, ama Madencilik Kanunu'nda da, biliyorsunuz, arama için ÇED'e de gerek yok, bu da ayrı bir problem.

Yine, maden mevzuatı uyarınca maden ruhsatı verilmesiyle ki? "Verilen ruhsatlarla ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlıdır." diye bir cevap.

Şimdi, bakın, "Millî Park" diye ilan edilen Kazdağları bölgesinin alanı sadece yüzde 10'uyla sınırlı. Dolayısıyla, yani bu Kazdağlarının biraz önce ifade ettiğimiz, yine Cumhuriyet Halk Partisinin konuşmacısının da ifade ettiği bütün bu güzelliklerin sadece yüzde 10'u koruma altına alınmış. Dolayısıyla, Kazdağlarıyla ilgili gerçekten bir araştırma önergesinin gündeme alınması ve araştırma komisyonu kurulması gerçekten zaruridir.

Bakın, işte bu sempozyumda bir sürü görüşmeler yapılmış. Bununla ilgili sonuç bildirgesinde şu ifade edilmiş. Diyor ki: "Yaklaşık 258 bin hektarlık bir alana yayılan, ekolojik, kültürel, toplumsal, tarihsel ve biyoklimatik özellikleri çevresiyle birlikte bütünlük gösteren Kazdağlarını, en başta yangınlar olmak üzere biyotik ve abiyotik birçok tehlike beklemektedir. Bu önemli karasal ekosistem sadece Balıkesir il sınırları içinde kalan 21.542 hektarlık kısmının millî park statüsü altında korunmasının yanlış, riskli ve sorun yaşattığı yıllardır süregelen bilimsel çalışmalar, deneyim, gözlemlerle anlaşılmıştır. Bu sakıncanın bir an önce giderilmesi için, Kazdağlarının Çanakkale sınırları içinde biyolojik çeşitlilik açısından risk altında bulunan kesimlerin `Korunan alanlar' statüsüne kavuşturulması, korumada bütünselliğin bir an önce sağlanması ivedi ve yaşamsal önem taşımaktadır." diyor sonuç bildirgesinde.

Bunun dışında, çeşitli başlıklar da verilmiş. "Yöre insanlarıyla buluşacak bir doğa kültür turizmi hedeflenmeli." denmiş. "Gezi ve ziyaret planlanması, tüm yaban yaşamı, endemik türleri ve çok özel bitki örtüsünü koruyacak bir biçimde yapılmalıdır. Kazdağları yerel yönetimler birliği kurulmalıdır. Eğitim ve bilimde bütünlük sağlanmalıdır. Kazdağlarında maden ve özellikle altın aranması durdurulmalıdır." diye bir sonuç çıkmış.

Yine "Bir profesörden Kazdağları için ürküten bir rapor." diye yine basında yayımlanan bir rapor var. Burada, Sayın Profesör, burada kullanılan siyanürlerin doğaya etkisinden de bahsetmiş, aynı zamanda ekonomik getirisi de ortaya koymuş yani Kazdağlarından elde edilecek toplam 388 ton altının, rezervin ülke ekonomisine on yılda kazandıracağı rakam 40 milyar dolar civarında ama o bölgenin insanının kazandığı, şu anda ekonomiye katkı sağladığı rakam on yılda 75 milyar dolar.

Zaten var olan bir gelir bu. Şimdi, bütün bunları göz önünde bulundurursak, burada bu Kazdağlarını katletmek, bu maden aramalarına, altın aramalarına, özellikle siyanürle altın çıkarılmasına müsaade etmek âdeta bir katliamdır.

Bakın, zaman zaman siyanürle altın aramada bazı bilim adamları veya öyle olduğunu iddia edenler çıkıp sıkıntı olmadığından bahsediyorlar. Dünyada birçok yerde siyanürle altın aramada kazaların meydana geldiği vakıadır ve bunlar artık tescil edilmiştir. Binlerce insan bu kazalardan dolayı ölümlere maruz kalmışlardır. Çok öteye gitmeyelim, geçtiğimiz aylarda Kütahya'da Eti Gümüş tesislerinden siyanür sızıntısı oldu hepinizin bildiği gibi. Bu Eti Gümüş sızıntılarından sonra, bölgedeki sulara karıştı, bölgedeki insanlar rahatsızlandılar, hastanelere gittiler. İşin çok daha vahim tarafını söyleyeyim Kütahya'yla ilgili: Burada çalışan işçilerden 100'ün üzerindeki işçi bu siyanürlerden dolayı rahatsızlandıklarında ve Kütahya'daki hastanelere başvurduklarında, Kütahya hastaneleri, şu anda, bu işçileri kabul etmiyorlar, meslek hastanelerine sevk ediyorlar. Dolayısıyla, elbette burada çalışan işçilerin, bu anlamda, bu raporlarla ortaya çıkmaları, siyanürle aramanın, altın veya gümüş aramanın tehlikelerinin ne boyutlarda olduğunu bir kez daha ortaya koyacaktır diye düşünüyorum.

Gerçekten Kazdağlarını, bütün milletvekillerinin, sadece turistik gezi için bile olsa, gidip görmelerini ve gördüklerinde de gerçekten bu madencilikle ilgili olan uygulamaların yanlışlığını orada bizzat göreceklerdir diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi bitiriniz, buyurunuz.

NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Bakın, o bölgenin en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi de zeytincilik. Bakın, Zeytin Kanunu da var. Zeytin Kanunu'nda, yine, zeytinleri kesmek de yasaklanmış bir durumda ama maalesef Maden Kanunu'ndaki birtakım boşluklardan dolayı zeytin ağaçları da kesiliyor.

Bu arada, diğer maden aranan yerlerde de ormancılarla, ormancı bürokratlarla da iktidar mensubu arkadaşların, sayın bakanların da görüşmesini ben buradan tavsiye ediyorum. Ormancılar da, bu anlamda, madencilerden son derece şikâyetçiler.

Bir an önce, Türkiye'nin gözbebeği olan, oksijenin en bol olduğu, hasta gidip sağlıklı dönenlerin yöresi olan bu Kazdağlarıyla ilgili bu araştırma komisyonunun kurulmasını buradan talep ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)