| Konu: | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 126 |
| Tarih: | 28.06.2012 |
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün görüşülmekte olan 302 sıralı bazı kanun maddeleri hakkındaki değişiklik yani yazı diliyle adı olmayan, halk arasında diliyle "torba kanunu" olarak adlandırılan yasa üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, "torba kanunu" ne Anayasa'mızda ne İç Tüzük'te yasal anlamda ismi geçmeyen bir terim. Ancak halk arasında "torba kanunu" olarak adlandırılıyor. Neden "torba kanunu" olarak adlandırılıyor? İki türlü yasa yapma tekniği var: Bir, olağan yasa yapma tekniği; ikincisi, olağanüstü yasa yapma tekniği. Olağan yasa yapma tekniği; normal bir tasarı veya kanun teklifi ilgili komisyona gelir, ilgili komisyon bunu tartışır, Genel Kurula gönderir. Olağanüstü yasa yapma şekli ise, işte, şu anda görüşmüş olduğumuz, görüşülmekte olan torba kanunu. Bu da nedir? Bugüne kadar, 2002 yılından itibaren yoğun bir şekilde başvurulan bir yöntemdir. 21'inci Dönemde toplam 7 sefer torba kanuna başvurulmuş, 22'nci Dönem 29 kez başvurulmuş, 23'üncü Dönem 45 kez başvurulmuş, ancak 24'üncü Dönem -bir yılı aşağı yukarı tamamladık- bugüne kadar gelen yasaların aşağı yukarı çoğu torba yasası olarak Meclise gelmekte. Bu, torba yasası olarak Meclise geldiği zaman pratik anlamda yararı ve zararı nedir? Zararı şudur: İlgisi olmayan komisyonlarda, ihtisas olmayan komisyonlarda o teklif görüşülür ve kanunlaşır. Bu da, aynı zamanda, çok fazla hata yapma imkânını yaratmış olur. O kanun, hem muhalefet partileri tarafından hem sivil toplum kuruluşları tarafından incelenmeden, kontrol edilmeden kanunlaşmasına sebebiyet vermiş olur ki bu da parlamenter rejime aykırı bir uygulamadır. Yani kanun yapma sürecinde sivil toplumun etkili bir şekilde katılması ve görüşlerini ifade etmesi torba kanun yönteminde sekteye uğratılmaktadır.
Öte yandan, çok sayıda kanun, çok sayıda bakanlık ve kuruluşu ilgilendirdiğinden yasa yapım sürecinin teknik bilgileri arasında gereken diyalog, bilgi alışveriş imkânı çoğu zaman ortadan kalkabilmekte. Bu durum yasama hatalarının artmasına yol açmaktadır.
Şimdi, burada, baktığımız zaman, ancak hantal çalışan parlamentolarda torba yasasına müracaat edilir. Peki, diyeceğiz, bugüne kadar yapılan kanunlara baktığımız zaman Parlamento hantal mı çalışıyor? Örnek açısından bunu vermek istiyorum: 21'inci Dönemde toplam 1.567, 22'nci Dönem 1.589, 23'üncü Dönem 4.823 madde kanunlaşmıştır. Yani eğer normal bir diyalog, anlaşma, uzlaşma kültürü olmuş olsa? Bundan iki gün önce Türk Ticaret Kanunu, 55 madde, gerçekten uzlaşma kültürü geliştiği için kanunlaşmıştır. Bu neyi bize gösteriyor? Parlamentoda bir diyaloğun eksikliğini gösteriyor.
Peki "torba kanun" deniliyor ama bu "torba" ne anlama geliyor? "Torba" Türk Dil Kurumu sözlüğünde "Genellikle pamuk ve kıldan dokunmuş, türlü boy ve biçimde, ağzı büzülüp bağlanabilen araç; genellikle plastikten veya kâğıttan yapılmış, içine öteberi konulan çuval." anlamına geliyor. Peki, bu elimizdeki tasarıya baktığımız zaman gerçekten bu da aynen çuval gibi içerisine öte beri atılmış bir kanun mudur? Evet, baktığımız zaman 59 madde ve bu 59 maddenin içerisinde değişik kanunlarla, toplam 36 değişik kanun bu torbanın içerisine atılmış durumda. Yani bunun adı her ne kadar arkadaşlar torba, çuval, vesaire, çorba diyorlarsa da? Yani bu, gerçeklik payı, sözlüğe baktığımız zaman bununla örtüşmektedir. Normal, olağan bir parlamentonun bu tür torba kanunlara başvurmaması gerekir.
Teklifte ise? Değerli arkadaşlar, 28'inci maddeye baktığımız zaman burada "İlan yapılmayan ihalelerden ihale dokümanı, sadece idare tarafından davet edilenlere satılır." deniliyor. Peki, ilan ne için yapılmasın? İlan yapılmamasının gerekçesi ne? 15 milyar, 20 milyara satmış olduğunuz bir ürünün mutlak surette Türkiye'de tirajı büyük, beş büyük gazetede ilanını yapmazsanız İcra İflas Kanunu hükümleri uyarınca ihalenin feshi nedenidir.
6183 sayılı Kamu Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna baktığımız zaman, 50 milyarlık bir gayrimenkulün satışını yaptığınız zaman yine eğer gazete ilanını yapmazsanız yine ihalenin feshi nedeni.
Peki, idareyle ilgili çok yüklü bir miktarda bir mal, bir hizmet alındığı zaman kamu gelirlerinin bu şekilde, etkin ve verimli bir şekilde harcanması açısından neden ilandan kaçınılmış olsun? Yani niçin ilan yapma şartından bu kaçırılmak isteniliyor? Bu, resmen bunun adı, halk arasındaki deyimi, adrese teslim ihale usulüdür.
Değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kanunu'nun 5'inci maddesine bakıldığı zaman, 5'inci maddesinde ihalelerin temel ilkeleri, nasıl ihale yapılır? Yapılan bir ihalede şu ilkelerin esas alınması lazım: Saydamlık ilkesine uyulması lazım, rekabet ilkesine uyulması lazım, eşit muamele ilkesine uyulması lazım, güvenilirlik ilkesine uyulması lazım, gizlilik ilkesine uyulması lazım, kamu denetim ilkesine uyulması lazım, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında kullanılması, kaynakların verimli bir şekilde kullanılması lazım.
Peki, burada asıl olan sorun, ihalenin ilan edilmemesine yönelik teklif sunulmuştu. Burada da değerli arkadaşlar, hem Danıştay kararlarında hem tüm teorik, bilimsel açıklamaların tamamında, ihale mevzuatının açık ve anlaşılabilir ve ihalelere ilişkin ilanların herkesin haberdar olabileceği şekilde duyurulması, saydamlık ilkesinin ön koşuludur, yani eğer bir ihale ilan edilmeyecekse, burada saydamlık ilkesi ihlal edilmiş olur, kamunun denetiminden biz bu ihaleyi kaçırmış oluruz. Burada kamunun denetiminden biz niçin çekiniyoruz? Demokratik hukuk devleti olan bir ülkede asıl olan, ihalelerin saydam olması, denetime açık olması, kamuoyu tarafından denetlenebilir olması. İhale işlemi bir dosyanın en önemli unsurudur. Hem rekabet ortamının sağlanması hem de kamuoyunun denetimi açısından ihalenin ilanıdır. Yani burada ilan, Kamu İhale Yasası'nda kamu ihale ilkelerinin de olmazsa olmazlarındandır. Eğer burada ihaleyi yapmaktan çekiniyor isek, kaçınıyor isek demek ki burada kapaklı, gizli, ayıplı bir işlem vardır. Gizli ve ayıplı işlemin olmadığı bir ihale mutlak suretle ilanla yapılması lazım. İhale ilanları saydamlığın ön koşuludur. İhale mevzuatının açık ve anlaşılabilir olması ile ihalelere ilişkin ilanların herkesin haberdar olabileceği şekilde duyurulması saydamlık ilkesinin ön koşuludur.
Bugüne kadar Kamu İhale Yasası'na da baktığımız zaman, gerçekten, siyasal iktidarı en fazla rahatsız eden yasaların başında da Kamu İhale Yasası gelmektedir. Neden Kamu İhale Yasası siyasal iktidarı bugüne kadar rahatsız eden yasaların başında gelmekte? Çünkü burada para var, burada rant var, burada ekonomi var. Bunun için, bugüne kadar, iktidara gelinen bu süre içerisinde 50'ye yakın sefer değiştirildi, herhâlde dönem sonuna kadar bu 65-75'i bulabilir ama bu kadar bu Kamu İhale Yasası eğer siyasal iktidarı rahatsız ediyorsa bir öneriyle de bu Kanun'u komple rafa da kaldırabilirler.
Hepinize teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Tanal.