| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 03.07.2012 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
302 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 53'üncü maddesi üzerinde söz aldım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum tekrar.
Efendim, az önce Millî Prodüktivite Merkezinden bir yetkili arkadaşımızla görüştüm, şunu ifade ediyor: Dünyanın her yerinde millî prodüktivite merkezleri bağımsız bir statüde çalışırlar yani onların içerisinde üniversitelerden, sendikalardan, meslek örgütlerinden bağımsız özerk bir yapısı vardır. ILO sözleşmelerinde de bu böyledir, Uluslararası Verimlilik Merkezinin tavsiyeleri de bu yöndedir.
Şimdi, yeni getirilen bu düzenlemeyle baktığımızda burası Sanayi Bakanlığına bağlanarak, özerk yapıdan kaldırılarak tamamen bir genel müdürlüğe bağlanıyor ve bu arkadaşlarımızın, özerk yapıda olması gereken, bağımsız yapıda olması gereken bu arkadaşlarımızın görev yapması, Hükûmetin tamamen hem ILO sözleşmelerine aykırı hem uluslararası statüye aykırı bir yapıya kavuşuyor.
Sayın Bakandan ve yetkililerden, arkadaşlarımızın, bu kamu görevlilerinin hak kaybının giderilmesini biz talep ediyoruz. Ayrıca bir seçenek sunularak "İsteyen sözleşmeli statüde kalsın, dileyen arkadaşlarımız 657 statüsüne geçsin." diye ifade ediliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP hükûmetleri döneminde, Türkiye'nin 2011 yılına kadar, 2002'den 2011 yılına kadar bir tek kanun hükmünde kararname çıkarılmamıştır ancak 2011 yılında bir anda 35 tane kanun hükmünde kararname çıkarılarak Türkiye halkın ve milletin temsilcileri olan milletvekillerinin denetiminden uzak, sistemden uzak bir şekilde çalıştırılmaktadır ne yazık ki.
Anayasa'mızın 91'inci maddesinde özellikle kanun hükmünde kararnamelerin ivedilikle Meclis gündemine gelmesi amir hüküm olduğu hâlde, Türkiye'nin idari sistemini kökten değiştirecek, örneğin Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'da önemli değişiklikler yapan bu düzenleme bile Meclise henüz getirilmedi. Bildiğiniz gibi, orada öğretmenlerin, Millî Eğitim Bakanlığının görevleri arasından birçok hüküm çıkarıldı.
Şimdi, AKP döneminde, çalışanlar birçok hak kaybına uğradı. Çalışanlarımızın 4/B, 4/C, adını sayamadığımız birçok farklı statüde özlük hakları yok edilerek Türkiye neredeyse ucuz emek cennetine dönüştürüldü. Çalışanların hakları birer birer gasbedildi.
İşte, ben, buradan AKP Hükûmetinin bir an önce geçici mevsimlik işçi, taşeron işçi, sözleşmeli işçi gibi istihdam şekillerinden vazgeçerek, kamu görevi gören çalışanlarımızın gerçek haklarına kavuşturulmasını bir an önce talep ediyorum, onlar adına talep ediyorum.
Yine, öğretmenlerimiz, atanamayan öğretmenlerimiz? Bakın, Sayın Başbakan 2002 yılında seçim meydanlarında öğretmenlere yönelik şöyle söylüyor: "Öyle okumuş, bitirmiş, üniversite bitirmiş öğretmenlerimizi böyle sınava sok, şu yok, bu yok, böyle istihdam olmaz." diyor. "Bizim iktidarımızda tüm öğretmenlerimiz atanacaklar." diyor, 2002 yılında, seçim meydanlarında." Şimdi ben buradan soruyorum Sayın Başbakana ve Sayın Millî Eğitim Bakanına. Sayın Millî Eğitim Bakanı da tam aksine, bugün, öğretmenlerimizi itibarsızlaştırarak, öğretmenlerin az çalıştığını, çok tatil yaptığını, çok fazla ücret aldığını söylüyor. Ben buradan Türkiye'deki öğretmen arkadaşlarıma sesleniyorum: Ey öğretmen arkadaşlarım, Millî Eğitim Bakanı sizi az çalışmakla suçluyor ve sizi âdeta düşman ilan ediyor. Böyle bir Millî Eğitim Bakanı Türkiye'nin başına geldi mi bugüne kadar? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) O nedenle bakın Sayın Millî Eğitim Bakanı, Türkiye'de şu anda 200 bin atanmayı bekleyen öğretmen var ve bu insanlara Başbakan 2002 yılında bu şekilde söz vermiş. Siz kalkmışsınız, öğretmenleri tam aksine sözleşmeli öğretmen, part-time öğretmen, ücretli öğretmen gibi, aynı işçilerde uyguladığınız gibi bir statüye tabi tutmak istiyorsunuz ama önümüzdeki süreçte öğretmen arkadaşlarımız, eğitim çalışanları, tümü bu hakların alınmasıyla ilgili seçim meydanlarında, yerel seçimlerde bunu sizin önünüze koyacak, biz de koyacağız. Biz öğretmenlerimizin, eğitim çalışanlarının haklarını alması gibi, alın terinin karşılığı haklarını alması için elimizden gelen bütün mücadeleyi göstereceğiz ve onları Atatürk'ün güvendiği öğretmenler hâline getireceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Havutça.