GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:131
Tarih:03.07.2012

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geçici 3'üncü maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

TÜBİTAK'la ilgili bir madde bu değerli arkadaşlar. Hiç kuşkusuz, TÜBİTAK, kuruluşundan beri önemli işlere imza atmış, önemli çalışmaları desteklemiş, ülkenin bilim ve teknoloji alanında yapılan gelişmelerine katkı sağlamış bir kurumumuz ancak üzülerek belirtmeliyim ki bu kurumumuz da ülkenin içerisinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve politik dalgalanmalardan etkilenmekte ve Hükûmetin yargıdan kadın doğuma kadar her şeye müdahale eder hâle geldiği bir iklimde kendi niteliği ve işlevselliği tartışmalı bir hâle gelmiştir.

TÜBİTAK'ın vizyonu nedir? TÜBİTAK'ın vizyonu, kendi ifadeleriyle, toplumumuzun ekonomik, sosyal ve çevresel yaşam kalitesinin çağdaş uygarlık düzeyine kavuşmasına hizmet eden, alanında uluslararası etkinliğe sahip bir kurum olmak.

Peki, misyonu nedir? Ülkemizin rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli kılmak için toplumun her kesimi ve ilgili kurumlarla iş birliği içinde, ulusal önceliklerimiz doğrultusunda bilim ve teknoloji politikaları geliştirmek. 

AKP hükûmetleri döneminde çoğu politika iyi niyet üzerinden belirlendi sadece. Açılımlar, tırnak içinde söylüyorum "iyi niyetle" yapıldı, dış politikamız  "iyi niyetlerle" yeniden inşa edildi vs.

Peki, yine bir başka iyi niyet yanılgısı mı yaşatıyor AKP Hükûmeti bizlere bu alanda? Refah düzeyleri sıralamasında 110 ülke içerisinde 75'inci sıradayız. Ünlü Dünya Ekonomik Forumu'nun 2010-2011 yılı Küresel Rekabetçilik Raporu'nda verilen rekabet gücü sıralamasında Türkiye 139 ülke içerisinde 61'inci sırada. Dünya Ekonomik Forumu'nun yukarıdaki 2010-2011 yılı raporunda, üniversite-sanayi işbirliği konusundaki sıralamada Türkiye 139 ülke içerisinde 82'inci sırada.  2009-2010 Küresel İnovasyon  Endeksi Raporu'nda verilen inovasyon sıralamasında Türkiye 132 ülke içerisinde 67'inci sırada. Yine 2009-2010 Küresel İnovasyon Endeksi Raporu'nda verilen Beşeri Kapasite Alt Endeksi sıralamasında Türkiye 132 ülke içerisinde 89'uncu sırada. AB İnovasyon Karnesi'nde verilen inovasyon sıralamasında Türkiye 33 ülke içerisinde 32'nci sırada. Geçen sene de 33 ülke içerisinde 32'nci sıradaydık. Aynı raporun İnsan Kaynakları Alt Endeksi sıralamasında Türkiye 33 ülke içerisinde 30'uncu sırada.

Değerli milletvekilleri, olayların ve kurumların üstündeki yaldızları kazıdığınızda karşımıza çıkanları söylemek de bizlere düşüyor. Bu güzide  kurumun, ülkenin refahını ulusal öncelikleri  doğrultusunda geliştirmeyi kendisine şiar edinmiş bu güzide kurumun Oda TV davasında mahkeme tarafından kendisinden istenen raporu yüz gün geçmesine karşın göndermemiş olması da manidardır. Mahkeme başkanının beyanatını hatırlıyor musunuz? Sanık yoklamasının ardından mahkeme başkanı Mehmet Ekinci: "TÜBİTAK raporu ulaşmadı. 4-5 kez telefonla, bir kez de müzekkere yazdık, duruşmaya gelsin dedik ama gelmedi." demişti. Bir raporu yüz günde hazırlayamayan TÜBİTAK'ın en başta bilimselliği değil siyasiliği sorgulanmalıdır diye düşünüyorum. Ancak bu ve buna bezer olaylar sayesinde bizler aslında AKP tarafından her şeyin Allah'a havale edilmediğini de öğrenmiş olduk.

Bizler biliyoruz ki bilim eğer hükûmetin, siyasetin, politikacıların etkisi altındaysa orada bilim yapılamaz. Orada yapılan şey siyasetin kendisi olur ki bunu AKP hükûmetleri döneminde TÜBİTAK'a yapılan tartışmalı atamalar ve müdahalelerle bolca görme şansızlığına maalesef eriştik. Bu şansızlığı yalnızca biz yaşamadık, o çok öykündüğünüz ve girmek için kapısında yattığınız Avrupa'nın en saygın basın yayın kuruluşları bile 2008'den sonra TÜBİTAK'ı sayenizde diline doladı. O zamana kadar saygın bir bilim kurumu olarak gösterilen TÜBİTAK sayenizde Hükûmete bağlandı ve ondan sonra da hem düşüşü hem işlevsizleştirme hem de kalitesizleştirme operasyonu başladı.

Gelinen nokta ne TÜBİTAK açısından ne Türkiye açısından ne de Türkiye'deki bilimsel faaliyetlerin savunulabilirliği açısından hoş bir durum değildir. Bugün TÜBİTAK yönetimi problemlidir. Yönetimde bulunan bilim insanlarının yanlış tercihlerle oralara getirildiğini Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler daha önce de belirttik. Bu yanlışlar sürmektedir ve bu düzeltilmediği takdirde sadece ülke içerisinde değil, uluslararası arenada da ülke olarak bilimsel çalışmaları büyük yaralar almaya aday görünmektedir.

Değerli milletvekilleri, unutmayınız ki dünyaya iki şey hükmeder, birisi kılıç, diğeri ise bilimdir ve kılıç eninde sonunda bilime ve düşünceye yenilir. Artık iktidarla birlikte kendinize hak gördüğünüz kılıcı elinizden bırakınız. Dünyanın daha çok bilime ve düşünceye ihtiyacı olduğu şu zamanlarda barışa, bilime ve özgür düşünceye yönelik atacağınız her adım yalnızca sizi değil, ülkemizi ve bölgemizi de huzurlu kılacaktır, tabii eğer bu tür bir kaygı taşıyorsanız diyorum ve üç yıldan dört yıla çıkarılmak istenen TÜBİTAK Başkanlığına bu nedenle karşı olduğumuzu bir kez daha söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çam.