| Konu: | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 126 |
| Tarih: | 28.06.2012 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 302 sıra sayılı Teklif'in 39'uncu maddesinin değiştirilmesi gayesiyle vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Düzenlemenin 39'uncu maddesi yasalaştığı takdirde, Sayıştay denetiminin çok önemli unsurları arasında bulunan kamu idarelerinin mali rapor ve tablolarının güvenilirliği ve doğruluğu hakkında görüş bildirilmesi, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi, iç kontrol sistemlerinin değerlendirilmesine ilişkin görev ve yetkiler ortadan kalkacaktır. Aslında, bu maddeyle yürürlükten kaldırılmak istenen bu unsurlar, 2010 yılında yürürlüğe giren 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun Aralık 2011'de düzenlenen ikincil mevzuatı ile yedi sekiz aydır uygulanma imkânı olan hükümlerdir. Henüz bu hükümlere dayanan denetim raporları bile hazırlanmamıştır. Ortada raporları bile yok iken, neyin, nasıl olduğu anlaşılmadan ve Sayıştaya fikri sorulmadan bu teklifin hazırlanması, modern, çağdaş, hukuk devleti kavramlarından bihaber zihniyetlere işaret etmektedir.
Bu yıl kuruluşunun 150'nci yılını kutlayan Sayıştay, maalesef tartışılmaya devam edilmektedir. Bunun sebebi, şüphesiz ki yürütme dışında ve denetim organı olarak bulunan Sayıştayın etkin çalışması ve yürütme birimlerinin bundan rahatsız olmasıdır.
Kuruluşundan 2000'li yıllara kadar hukuka uygunluk denetimi yapan ve bu faaliyetleri sonunda idarenin mali işlemlerinin hukuka uygunluğunun yerleşmesinde önemli katkıları olan Sayıştay, 2004 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kanun ile kamu mali sisteminin yaşamış olduğu köklü değişime ancak 2010 yılındaki 6085 sayılı düzenleme ile uyumlu hâle gelebilmiştir.
Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe giren Sayıştay Kanunu ile kamu mali yönetiminde şeffaflık ve üst yöneticilerin hesap verme sorumluluğu ilkelerinin yerleştirilmesi amaçlanmış, bu ilkeler doğrultusunda kamu idarelerinin kamu kaynaklarını verimli, etkin ve tutumlu kullanmaları, işlem ve faaliyetlerini hukuka uygun yürütmeleri, mali rapor ve tablolarını doğru ve güvenilir hazırlamaları ve etkin bir iç kontrol ve mali yönetim sistemi kurmaları Sayıştay denetimi kapsamına alınmıştır.
5018 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi ile birlikte Sayıştay, bu projelerde performans denetimi ve mali denetimin etkinleştirilmesi amacıyla çok önemli iki proje yürütmüştür. Ortalama dört yıl süren bu projeler sonucunda performans, verimlilik, etkililik ve tutumluluk denetimi ve mali denetim rehberleri hazırlanmıştır. Ancak, Sayıştay Kanunu'nun hazırlanma sürecinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu aşamasında son anda verilen bir önerge ile denetim kapsamındaki kamu idarelerinin kamu kaynaklarını verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkelerine uygun kullanmalarının denetimi hususu Sayıştay denetimi kapsamından çıkarılarak önemli bir hata yapılmıştır. 5018 sayılı Kanun'un Sayıştay denetimini düzenleyen 68'inci maddesinde verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkelerine bağlı denetim yetkisi muhafaza edilmiş, Sayıştay Kanunu'nun kamu yöneticilerinin mali sisteme ilişkin görev ve sorumluluklarını düzenleyen değişik maddelerinde yer alan verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkeleri unutulmuştur. Sonuçta, verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkelerine uygunluk yönüyle kamu yöneticilerinin görev ve sorumlukları bulunan ancak Sayıştay Kanunu'na göre denetim yetkisi olmayan, 5018 sayılı Kanun'a göre denetim yetkisi olan tam bir karmaşa ortaya çıkmıştır. Bu teklif ile Sayıştay denetimine yasaklar ve denetlediği kurumların müdahalesi getirilmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, Sayıştay yüz elli yıldır hem hukuka uygunluk denetimi hem de hesap mahkemesi niteliği ile yargı mercisi olarak bağımsız, anayasal bir kuruluştur. Anayasa'mızın 160'ıncı maddesine göre çatısı altında bulunduğumuz ve üyesi olduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapmakta, hesapları kesin hükme bağlamaktadır. Bu düzenleme ile Sayıştayın denetim yetkisi neredeyse tamamen ortadan kaldırılacaktır, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve kamuoyu kamu kuruluşlarının hesaplarına ilişkin bilgi sahibi olamayacaklardır, kamu yönetiminde şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu ilkeleri ortadan kalkacaktır.
Her vesile ile denetimden, teftişten, yargısal işlemlerden, düzenleyici kurum ve kuruluşlardan rahatsız olan AKP hükûmetleri on yıllık iktidarları boyunca bu kavramlara soğuk, uzak, hatta düşman gözüyle bakmışlardır.
AKP hükûmetleri, çıraklık döneminde büyük yolsuzluklara imza atmışlar, kalfalık döneminde yolsuzluklar suç olmaktan çıkarma çabasına girişmişler, ustalık döneminde de yolsuzlukları ortaya çıkaracak mekanizmaları ve bilgi, belgeleri ortadan kaldırma cüreti göstermektedirler; MİT Yasası, Devlet Sırrı Yasası ve bugün görüştüğümüz düzenleme bu niyetin en çarpıcı örnekleridir. Bu düzenlemenin hukuka, adalete ve çiğnemeyi çok sevdiğiniz Anayasa'ya uygun hiçbir tarafı yoktur.
Tavsiyemiz, nedamet getirip yol yakınken önergemiz doğrultusunda bu yanlışı düzeltmenizdir.
Bu duygularla, önergemizin kabulünü istirham eder, Türk milletinin Milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Türkoğlu.