GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:126
Tarih:28.06.2012

FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 41'inci maddeyle ilgili vermiş olduğumuz önergeyle bu maddenin kanun metninden çıkarılmasını talep ediyoruz. Niye talep ediyoruz? Biraz önceki konuşmamda da söylediğim gibi, ÖSYM, aslında, bütün görevlerini özel şirketlere devredip ama bunun yanı sıra büyümeyi sürdürmekte kararlı görünüyor. Bu maddede de başkan yardımcısı sayısını 2'den 3'e çıkarıyor. Hiçbir görevi kendisi yapmayan, 300'e yakın çalışanı olan bir kurumun, başkan yardımcısını 2'den 3'e çıkarmayı doğrusu niye istediğini anlamak güç.

Ama şunu yapabiliriz, şunu yapabiliriz: Hafızalarımızı tazeleyebiliriz, yakın geçmişe bir gidebiliriz ve ÖSYM'nin ne yaptığını yeniden hatırlayabiliriz. ÖSYM, tabii, kamu tüzel kişiliğine sahip, idari ve mali özerkliği olan, özel bütçeli bir kurum. ÖSYM, Türkiye'de, gerçekten çok saygın bir kurum olarak, uzun yıllar güvenilir bir kurum olarak görev yaptı.

Ancak belli bir dönemden sonra ÖSYM, sadece sınav skandallarıyla anılan ve özellikle yeni yönetim döneminden itibaren de bu sınav skandalları nedeniyle reytingi de çok yükselen bir kurum hâline geldi, olumsuz anlamda ama kamuoyunun gündeminden hiç düşmedi. Şimdi şunu bir hatırlayalım: Bu sınav skandalları eskiden hiç olmuyor muydu, yeni mi olmaya başladı? Hayır. Sayın Yarımağan döneminde, değerli arkadaşlarım, iki tane önemli olay var:

Birincisi, polis sınavının ihbar alındığı ve bu sınavla ilgili soruların çalındığı ihbarı alındığı için iptal edilmesi. Yani ne olmuş? Sınav yapılmamış aslında 2009 yılında. Bir duyum almış yönetimi, o günkü yönetimi ÖSYM'nin ve derhâl sınavı iptal etmiş, 13 Eylül 2009.

İkinci önemli olay KPSS eğitim bilimleri sınavı. Yani yüz yirmi net sorunun çok sayıda kişi tarafından yapıldığı ve Sayın Yarımağan'ın bu olayda bir kopya yapıldığı endişesi taşıyarak savcılığa başvurduğu ve ondan sonra da kendisinin istifa ettiği olaydır. Yani ÖSYM'nin bütün tarihine baktığınızda iki önemli olay vardır, birinde sınav yapılmamıştır; öbüründe de 16 Temmuz 2010'da yapılan KPSS eğitim bilimleri sınavı nedeniyle Sayın Yarımağan istifa etmiştir, bu skandaldan dolayı istifa etmiştir, görevi bırakmıştır.

Peki, Sayın Yarımağan'dan sonra ne oldu? Önce, bu KPSS sınavının acaba sorumluları bulundu, ortaya çıkarıldı, soruları kimin aracılığıyla dışarıya sattıkları veya verdikleri anlaşıldı mı? Üzerinden iki yıl geçti. Biz, bir milletvekilimiz aracılığıyla bir araştırma komisyonu kurulmasını istedik -Sayın Aytuğ Atıcı- ben iki tane soru önergesi verdim. Son olarak Adalet Bakanlığından da sordum: "Ne oldu bu soruşturma, nereye gidiyor?" diye, hiçbir cevap yok. Peki, bu olayın faili meçhul. Faili meçhul ama günah keçisi hâline getirilen o dönemdeki 318 ÖSYM çalışanı var. Bu adalet midir, bu hak mıdır? 318 kişi bu nedenden dolayı YÖK'e gönderildi. YÖK'te ne yapıldı? Etkisiz hâle getirildi, onlara mobbing uygulandı, değersizleştirildiler, fonksiyonsuzlaştırıldılar, erken emekliliğe teşvik edildiler. Peki, ne oldu? 260 yeni çalışan aldı ÖSYM ve yoluna devam etti.

Yeni ÖSYM Başkanı Sayın Ali Demir göreve geldikten sonra olanları isterseniz kısaca bir hatırlayalım: 27 Mart 2011, YGS'yle yaşanılan şifre skandalı. 24 Nisan 2011, ALES'e giren 500 adaya eksik kitapçık dağıtımı. 30 Nisan 2011, YGS'ye giren mahkûm adaylara sınav kitapçıklarının eksik gönderilmesi. 30 Nisan 2011, ALES'te eksik kitapçıktan mağdur olan adaylar için yeniden sınav düzenlenmesi. 7 Haziran 2011, YGS'ye giren Diyarbakır'dan 4 öğrencinin cevap kâğıdının kaybolması. 29 Mayıs 2011, STS 2011 sınav sorularının bir önceki yılın aynısı olması.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATMA NUR SERTER (Devamla) - İşte, ÖSYM'nin, yeni ÖSYM'nin performansı budur ve bu düzenlemelerin hiçbirini hak etmemektedir. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (İstanbul) - İkna olmadım!

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Serter.