| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 03.07.2012 |
MEHMET ALİ EDİBOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli üyeler; 301 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 14'üncü maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yapılan bir araştırma vatandaşlarımızın medyada yer alan sağlık haberlerine pek fazla güvenmediğini göstermektedir. Bunun nedenleri araştırıldığında da sağlık alanının ticarileştiği, dolayısıyla birçok firma, hastane ya da kişinin iş dünyasının yöntemlerini yani reklamları, tanıtımı abartılı bir şekilde kullandığı, bunun da ürkütücü boyutlara ulaştığı bilgisine yer veriyor bu araştırma.
Sağlıkta şiddetin önlenmesi konusunda medyaya da büyük görevler düşmektedir. Medya tarafından takip edilen hastaların, hastalıkların seyriyle ilgili tatmin edici bilgilerin etik değerler içerisinde verilmesinin doğru olacağını düşünüyorum.
Şiddet olayları sonrasında kamuoyuna yönelik açıklamaların donanımlı, yetkili ve yetkin kişilerce yapılması sağlanmalıdır.
Yazılı ve görsel medya organlarının sağlık haberlerine yönelik uzmanlaşmış sağlık muhabiri istihdamı sağlanmalı, medyada sağlık danışmanlığına gereken önem verilmelidir. Medyanın kitle eğitimindeki rolü nedeniyle şiddeti önlemeye yönelik eğitsel yayınlar yapılmalı, hekimliğin insanın sağlıklı yaşam hakkına hizmet eden bir meslek olduğu, Diyanet kurumundan da yardım alınarak sağlanmalıdır.
Sormak isterim, hekimlik dışında hangi meslekte 4 kişiden 3'ü mesleği nedeniyle şiddete uğramaktadır? Bugün durup düşünmek zorundayız. Hayatının en güzel yıllarını hastalarının yaralarına derman olmak için öğrenmeye, çalışmaya, kitaplara, sınavlara, ameliyatlara vakfetmiş bir insan, neden çalıştığı hastanenin orta yerinde ölümcül saldırılara maruz kalmaktadır? Hekime ve diğer sağlık çalışanlarına yönelen bu öfke nedendir? Bugün durup düşünmek zorundayız.
Düne oranla bugün hastalıkların nedenlerini daha iyi biliyor olmamıza, teknolojik gelişme sayesinde hastaları daha iyi tedavi etmemize ve daha önemlisi, düne oranla bugün hastalarımızı daha uzun ve konforlu yaşatabilmemize rağmen, neden düne oranla bugün hekimler ve diğer sağlık çalışanları daha çok horlanmakta, hakaret edilmekte ve ölümcül saldırılara maruz kalmaktadır? Çünkü bu ülke Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulamaktadır, çünkü program uygulanmaya konulduğu diğer ülkelerde de şiddete neden olmaktadır.
Aşırı hasta yükü, hasta başına ayrılan sürenin kısalığı, emeğin değersizleştirilmesi, hekimlerin "paragöz insanlar" olarak topluma tanıtılması, sağlıkta yaşanan sorunların nedeninin hekimler olarak gösterilmesi ve en önemlisi, hekimlik mesleğinin puana indirgenerek mesleğin onur ve saygınlığının yok edilmeye kalkışılması, yaşanan şiddet olaylarının temel nedenidir.
Ne yazık ki bugün hekim ve diğer sağlık çalışanları, Sağlıkta Dönüşüm Programı nedeniyle, hekimlik mesleğinin tüccara, sağlık hizmet birimlerinin de ticarethaneye dönüşmesinin bedelini canlarıyla ödemekteler.
Öte yandan, hekime yönelik şiddetin sorumlusu yalnızca şiddeti uygulayanlar değil, şiddete sessiz kalan, gereğini yapmayan, hekimleri ve diğer sağlık çalışanlarını korumayan, koruyamayan yetkililerdir.
Unutmayalım ki hekimlik mesleğinin temeli hasta hakkıdır. Hastaların sadece insan oldukları için hak ettikleri nitelikli sağlık hizmetine ulaşmasının yolu ise genelinde sağlık çalışanlarının, özelinde hekimlerin çalışma koşularının insani olmasından geçmektedir.
Unutmayalım ki hekimlik mesleğinin temeli Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın istediği gibi para, puan, verimlilik, kâr, bilanço değildir, olmamalıdır. Aksine, bu mesleğin temeli yıllar önce söylendiği gibi sevgidir, anlayıştır, paylaşımdır, dayanışmadır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.