| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 03.07.2012 |
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 663 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname'de, sizin çıkardığınız kararnamenin 25'inci maddesinin olduğu gibi kalmasını istemişiz çünkü teklif edilen maddede bu maddenin kaldırılması istenmiş. Neymiş bu maddenin özü? "İl sağlık müdürlükleri illerde Bakanlığın temsilcileri ve aynı zamanda valilerin sağlık müşavirleridir." denmiş. Herhâlde AKP Grubu adına konuşan arkadaşımız bu maddenin içeriğini unutmuş olacak ya da yeni getirilen maddenin bunu ortadan kaldırdığını görmemiş, okumamış olacak ki? Aynen şöyle, tutanaklarda da çok açıkça görülebilir: "Öyle bir hayaldi gerçek oldu ki merkezde toplanan yetkiler, dikey yapılanma olduğu gibi bırakıldı, taşra teşkilatlarına devredildi birçok yetkiler. Onun için hayaldi gerçek oldu." Yani konuşmanın sağlık hizmetleriyle ilgili ya da sağlık yapılanmasında teşkilatlanmadaki yapılanmayı anlatırken bu ifadeleri kullandı.
Evet, AKP 2002 yılından önce ve 2002 yılından sonra iktidara gelirken, bir müddet bütünüyle merkezileşmeye karşı bir tavır koyan, daha çok en küçük yerlere kadar yerelleşmeyi savunan, hatta bununla ilgili yerel reformlar paketine ilişkin de kamuoyunda önemli övgüler alan bir iktidar görünümündeydi ama ne zamana kadar, bence 2'nci dönemin başına kadar. Ondan sonra yavaş yavaş bütün yereldeki yerelleşmeyi savunan, yerelde demokrasiyi savunan, yerelde kalkınmayı savunan AKP İktidarı, bütünüyle bütün yetkileri artık giderek tek iktidar merkezinde ve giderek tek Bakanlıkta ve giderek tek Başbakanlıkta toplayan bir hâle büründü. Herhâlde bu, iktidar olmanın ağırlığını taşıyamamanın verdiği bir gaflet diye düşünüyorum. Umarım, bu maddenin kaldırılmasına, kendi koydukları kanun hükmünde kararnameyle kendi yazdıkları ve illerdeki sağlık müdürlüklerinin Bakanlığın temsilcisi olduğu ve sağlık müdürlüklerinin aynı zamanda valinin müşaviri olduğu maddesini değiştirmezler diye düşünüyorum. Kendileri de böylelikle, tekrar yerelleşmede, yerelde daha iyi denetlenebilme olanakları olduğu için ve yerelde hizmetler daha iyi verilebildiği için bu maddeyi kaldırmazlar diye düşünüyorum.
Burada işe yarayacağını düşündüğüm bir gelişmeyi de, biraz önce sorularda Bakanımızla paylaştığım gibi, bir hastamızın derdini de sizinle paylaşmak isterim. Bu, hem hasta hem tutuklu hükümlü, yani ceza almış ama henüz Yargıtayda cezası onanmamış. Aslında bu hikâyeye zamanım yetmezse sonraki şeyde devam ederim?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yeter bunu söyledin, üç defa dinledik; oylayalım artık.
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - Oylayalım. Çok mu yoruldunuz? "Çok çalışacağız." diyordunuz, devam ediyoruz çalışmaya; çok mu yoruldunuz?
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Yeni şeyler duyalım biraz da.
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - Yeni şeyler anlatacağım. Aslında bunlar sizin yarattığı, aslında yurdum insanlarının belki milyonlarcasının yaşayabileceği bir hikâye anlatacağım, belki Bakanımız da bir katkıda bulunur. Sonra devam ederim önerilerime.
Bu hikâye öyle bir hikâye ki, İzmir'in Bayraklı'sında yaşanan, içinde sağlık olan, içinde güvenlik olan, içinde adalet olan, içinde sosyal hukuk devleti olan, aslında bir kişinin başından iki üç günde geçen ve hâlâ üç dört aydır devam eden bu olay, nasıl bizim sağlık sistemimizin bozulduğuna, nasıl adalet sistemimizin bozulduğuna ve nasıl güvenlik sistemimizin bozulduğuna ilişkin güzel bir örnek. Bunu 23'üncü maddede anlatayım, vaktim yetmeyecek, aynı zamanda Bakanımızdan da bu konuda bir destek isteyeyim.
Şimdi oylamaya geçebiliriz.
Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.