| Konu: | YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 128 |
| Tarih: | 30.06.2012 |
CHP GRUBU ADINA DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, soyadımı artık öğrenmiş olmanız gerekir diye düşünüyorum "Akagün Yılmaz" olarak.
BAŞKAN - El yazısıyla veriyorlar, kusura bakmayın.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Evet, düzeltiyorum.
Sayın milletvekilleri, biraz önce de Sayın Bakana sorarken ben, PKK terör örgütünün başının, Öcalan'ın nerede olduğunu sorduk. Bu konuda ben bir soru önergesi de verdim; bu soru önergesinde çok açık bir şekilde belirttim bu şüphelerim neden kaynaklanıyor. Bunu geçen hafta vermiştim. Yani Sayın Devlet Bahçeli bu soruyu sorduktan sonra bende de bir şeyler uyandı ve şunu söyledim: Ocak 2012 tarihinde Mehmet Öcalan kardeşiyle görüşmek üzere İmralı'ya gidiyor ama kardeşi diyor ki, Abdullah Öcalan: "Şimdi görüşmemiz uygun değil."
Aynı şekilde, 2009 yılında Abdullah Öcalan'ın hücresinin
Şimdi, burada bir bit yeniği olmasa? Türkiye'de pek çok yasa dışı örgüt üyesi ya da farklı insanlar bir protesto yaparlar ama yani bu konudaki benim tereddütlerimin nereden kaynaklandığını bilmeniz açısından bunları anlatıyorum.
Şimdi, Sayın Bakanın söylemiş olduğu şey: "Bizde bir bilgi yok." Böyle bir şey cevap değil Sayın Bakanım. Siz Adalet Bakanısınız ve cezaevleriyle doğrudan doğruya ilgilisiniz. Gazetede yazıyor, bugünkü Aydınlık gazetesinde, deniyor ki: "Hastaneye gittiği zaman da giriş çıkış tutanağı tutulmuyor."
Şimdi, Bursa'daki MİT misafirhanesine gittiği zaman da bunun tutanağı tutulmuyor mu Sayın Bakan? Siz Adalet Bakanısınız, "Bizde böyle bir bilgi yok." diyerek bundan kaçamazsınız Sayın Bakan. Sizin bu konuda çok ciddi sorumluluğunuz var.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Boş konuşuyorsun, boş!
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Yani ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmış bir kişinin cezaevinde değildi de değişik yerlerde barındırılması asla affedilemez, asla böyle bir şeye tahammül gösterilemez. Sayın Bakan, böylesi bir hatanız var ise, böyle bir kasıt ya da kusurunuz var ise Yüce Divanda yargılanılması gereken bir suçtur bu. Böyle bir şeye göz yumamazsınız.
SIRRI SAKIK (Muş) - Peki, siz böyle bir asparagas habere nasıl inanıyorsunuz? Asparagas bir haber ve siz inanıyorsunuz!
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Yani bu şüpheleri ortadan kaldırmak için, mutlaka, bu şüpheleri ortadan kaldırmak için siz gereken özeni göstermelisiniz Sayın Bakan. Açıklamanız yeterli değildir ve bizi tatmin etmemiştir Sayın Bakanım.
Onun dışında, sevgili arkadaşlar, kapanan adliyelerle ilgili, 146 adliyenin 15 Haziran tarihli Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun kararıyla kapatılmasından sonra 44 adliye açıldı. Sayın Bakan bunları anlatmaya çalışıyor, diyor ki: "Nüfusu, şehre uzaklığı, dosyaların niteliği..."
Şimdi, arkadaşlar, 22 Haziranda açılan 44 adliyenin birkaç tane özelliğini ben size sayıyorum: Antalya Gündoğmuş Adliyesi, 1.988 nüfusa sahip; Ardahan Posof Adliyesi, ilçe 1.987 nüfusa sahip; yine aynı şekilde, Tunceli Mazgirt, 1.619 nüfusa sahip; Tunceli Nazımiye, 1.661 nüfusa sahip.
Sevgili arkadaşlar, soruyorum ben: 1.600 nüfuslu bir ilçede 1.200 civarında dosya olur mu? Bunu kime anlatıyorsunuz siz? Nasıl anlatabiliyorsunuz böylesi bir şeyi? Bunların hiçbirisi, yani sizin söylediklerinizi doğrulamıyor Sayın Bakan. Yani Başbakan, geçen gün yaptığınız toplantıda "Bu işi düzeltin." demiş. Ben o amiyane tavrı söylemiyorum. Bu işi düzeltecek misiniz Sayın Bakan? Bu işi düzeltmelisiniz çünkü bu ilçeler adliyelerin kapanılmasıyla beraber köy hâline dönecektir, sosyal hayatı bitecektir, bu ilçelerin ekonomik hayatı bitecektir. Lütfen Sayın Bakan, bu işten geri dönmenizi ben de Uşak'taki adliyelerin bir temsilcisi olarak, hem de bir avukat olarak, bir hukukçu olarak sizden istiyorum. Çünkü, burada masraf yapılmaması söz konusu olsa bile vatandaşın yapmış olduğu masraflar kat kat fazla olacaktır Sayın Bakan, buna dikkat etmenizi istiyorum.
Bunun dışında, sevgili arkadaşlar, yargı paketiyle ilgili böyle bir konuyu konuşuyorsak eğer, tutuklu milletvekillerimizle ilgili konuşmadan geçmemiz mümkün değildir. Her olayda tutuklu milletvekillerimizin aileleri, tutuklu milletvekillerimizin çocukları umut bekliyorlar. "Yargı paketi." dendi, "Tutukluluğa bir sınırlama getirilecek." dendi, "Özel yetkili mahkemelerle ilgili bir sınırlama getirilecek." dendi ve şöyle bir algı yaratıldı: Tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasının koşulları yaratılacakmış gibi. Ama ne yazık ki, görüyoruz ki burada böyle bir düzenleme yok. Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu teklifleri de hiçe saydınız, görmezden geldiniz. Ama bu insanların da çoluğu çocuğu var, bu insanların da artık burada bizi temsil etmeleri, milleti temsil etmeleri gerekiyor. Bu konunun da bu yargı paketine bir önergeyle yine sokulması gerektiğini düşünüyoruz.
Bunun dışında sevgili arkadaşlar, idam cezası kalktı ülkemizde, idam cezası uygulanmıyor ama biliyor musunuz cezaevlerinde 150 civarında ölmek üzere olan insan var, ağır hasta olan mahkûm var. Ancak 12 Eylül generallerini, Kenan Evren'i ve Tahsin Şahinkaya'yı duruşmaya bile getiremiyorsunuz, onların hastaneden ifadeleri alınması gerektiğini söylüyorsunuz. 150 civarında insan hâlen daha cezaevinde ölümle pençeleşiyor. Ne bunların tedavisi için dışarı çıkmasına izin veriyorsunuz ne de Cumhurbaşkanlığı af yetkisini kullanıyor. O af yetkisi orada duruyor sevgili arkadaşlar.
Bunun yanında, Ergenekon, Balyoz davasından yargılanan ve uydurma gerekçelerle, uydurma delillerle yargılanan insanlardan Kuddusi Okkır öldü biliyorsunuz sevgili arkadaşlar. Şener Eruygur'un duruşmaya geldiği hâlini siz görmüşsünüzdür. Bu insan bir komutandı, bu insan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanıydı ama cezaevine girmesiyle beraber, oradaki yaşadığı koşullar ve düşmesi sonucunda beyin kanaması geçirdi. Şu anda bir çocuktan farksız. Siz Şener Eruygur'u da öldürdünüz arkadaşlar. Bugün yetmiş yaşın üzerinde o kadar çok insan var ki orada, onları da ölüme yatırıyorsunuz. İdam cezaları bu ülkede kalkmış olmasına rağmen -sizler- AKP İktidarı idam cezasını fiilen uygular bir hâle gelmiştir arkadaşlar. Fatih Hilmioğlu; durumunun ne kadar ağır olduğunu Sayın Bakanımız da herhâlde biliyordur ama sırf bu nedenle bile tahliyesi gerekirken ne yazık ki tahliye edilmemektedirler. Bu konu da bütün toplumun vicdanını yaralamaya devam etmektedir.
Sevgili arkadaşlar, İcra İflas Yasası'nın birinci bölümüyle ilgili konuşmak üzere söz aldım ama Türkiye'nin gündemi o kadar yoğun ilerliyor ki bu konulardan bahsetmeden İcra İflasa geçmemiz mümkün olmayacaktı.
Şimdi, ben şunu görüyorum: İcra İflas Yasası Komisyonda görüşülmeye başlandığında ve bunun Komisyona geldiğine dair kamuoyunda bir duyum alındıktan sonra o kadar çok borçludan bana telefon geldi ki. Bu ülkede borçluların korkunç bir lobisi var arkadaşlar. Borçlular çok güçlüler ve ciddi lobi faaliyeti yapıyorlar ama alacaklıların -alacaklılar suçlu, alacaklı olmak bu ülkede suç- haklarının korunması gibi bir şey söz konusu olamayabiliyor. Yani bunu nereden çıkarıyorum? Yıllardır yapılan düzenlemelerden arkadaşlar.
Son olarak çekteki ceza kaldırıldı, alacaklılar mağdur edildi. Emekli maaşlarının 1/4'ünün hacziyle ilgili düzenleme kaldırıldı, alacaklılar mağdur edildi. Telefon haczi ve telefon kapatılması şirketlerin isteği üzerine kaldırıldı ve alacaklılar mağdur edildi. Mal beyanında bulunmamada hapis cezası ortadan kaldırıldı, alacaklılar mağdur edildi. Şimdi son dönemde şu söyleniyor: Taahhüdü ihlalle ilgili de bir düzenleme yapılsın.
Şimdi ben burada soruyorum, -hukukçular daha çok bilirler belki ama- alacaklı olduğunuzu düşünün sevgili arkadaşlar: Neyle tahsil edeceksiniz bunu? Nasıl tahsil edilecek bu para? Alacaklılar alacağını tahsil edemezse işte o zaman bu ülkede mafya ve çeteler devreye girecektir. Bu ülkenin hukuk düzeni bozulacaktır. Hukuka olan güven ortadan kalkacaktır. Bu işin dengesini çok iyi kurmak lazım arkadaşlar.
Elbette alacaklıların hakkı da korunacak, borçlulara da zarar vermemek amacıyla işlemler yapılacak ama dengeyi çok iyi korumak lazım. Ben burada, alacaklılar aleyhine bir denge bozukluğu olduğu kanaatindeyim. Bu konuda da dikkatinizi çekmek istedim.
Şimdi, İcra İflas Yasası'nda yapılmak istenen değişikliklerle kanunun sistematiği ve anlam bütünlüğü bozuluyor arkadaşlar. Onun için, ben "Bu madde metninin tasarı metninden çıkartılması gerekir." diye önergeler hazırladım çünkü gerçek bu.
Ayrıntılı olarak baktığınızda arkadaşlar, şimdi, icra müdür ve görevlilerinin ve diğer memurların, icrada görevli olan arkadaşlarımızın her türlü sınavı, yükselmesi, nakli, kanunla düzenlenmesi gerektiği hâlde, siz 1'inci maddede ne yapıyorsunuz? "Yönetmelikle düzenlenir." diyorsunuz. Bu düzenleme Anayasa'nın 120/2 maddesine aykırı. Bu nedenle de bunun kesinlikle metinden çıkartılması gerekiyor. Lütfen sözlerimizi biraz ciddiye alın, lütfen biraz da hukukçu arkadaşlarımız kendi ellerini vicdanına koysunlar ve bu önergelerimizi dikkate alsınlar.
Arkadaşlar, 3'üncü maddede şöyle bir düzenleme var: "Elektronik imza ile atılmış olan imza senet niteliğindedir."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.