| Konu: | YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 128 |
| Tarih: | 30.06.2012 |
İLHAN CİHANER (Denizli) - Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Ben de öncelikle, bu kapanan adliyelerle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Kuşkusuz bazı adliyelerin kapatılması gerekiyordu, haklı olabilirdi ancak hiçbir ortak, objektif, akli kriter yoktu. Tek şey şu söylenebilir sanırım Adalet Bakanına ve Adalet Bakanlığına: Bu işi bilmiyorsunuz yani bir hafta önce aldığınız bir kararı bir hafta sonra değiştiriyorsanız burada çok ciddi bir sıkıntı var demektir.
Herkes adliyelerin ekonomik yönüne dikkat çekti -adliyelerin kapatılmasını- oysa burada özellikle hukuk uyuşmazlıklarındaki ara buluculuğa getirilen yeni düzenlemeyle birlikte değerlendirme yapılırsa çok hukukluluğa da kapı açan bir sonuç doğacaktır. Yani merkeze uzak yerleşim birimlerinde yerel değerlerden oluşan çok hukuklu bir yapıya dönüşecektir; bu aslında yargının özelleştirilmesinin neoliberalizasyonunun ilk adımı. içinde adalet olmayan adliyelerden adaletsiz yargıya geçişin en önemli adımı diye görmek gerekir bunu. Nasıl ki bir caminin cemaati az diye "
"Bu işi bilmiyorsunuz." dedim çünkü neredeyse yedi yıldır bekleyen istinaf mahkemeleri var. İstinaf mahkemeleriyle ilgili Avrupa Birliğinden krediler alındı, binalar yapıldı. Yargının iş yükünün azaltılmasının en önemli enstrümanı, şu anda hâlen hayata geçirilmeyen istinaf mahkemeleridir. Eğer istinaf mahkemeleri hayata geçirilmezse, bu şekilde tasarılar çok sık gündeme gelecektir, tartışmalar olacaktır. Adalet Bakanı, ilk kez Yargıtaydan çıkan dosyanın gelen dosyadan fazla olduğunu söyledi. Tabii bu, neoliberal bakışa çok yakışan, adaletin içerisinde olmaması gereken bir yaklaşım, niceliğe ve niteliğe dair hiç de gerçekçi bir değerlendirme değil. Yargıtay Başsavcısının eğitim için gelen hâkimlere, savcılara ve Yargıtay savcılarına "Eften püften gerekçelerle -tırnak içerisinde- bozma mütalaasında bulunmayın temyize gelen dosyalara." diye talimatlar verdiğini biliyoruz. Bu tarz bir hızlandırmanın, sadece istatistik olarak giren iş-çıkan iş açısından yapılan değerlendirmenin adil olmayacağı çok açıktır.
Bir de konuşmacılardan birisinin, bu 12 Eylül yargılanmasıyla ilgili olarak, Genel Başkanımızın ve Cumhuriyet Halk Partililerin 12 Eylülün yargılanamayacağına dair önceden söylediği şeyleri, konuşmaları gündeme getirip bir eleştirisi oldu. Yargılama demek, mahkemenin, savcının, iddianamenin olduğu göstermelik süreçler değil. Yargılama demek, gerçekten hesap sormak amacıyla başlatılan süreçler ve uluslararası hukuka, evrensel hukuk kaidelerine uygun, adil yargılama ilkelerine uygun bir sürecin işlemesi demektir. Sadece "Hâkim var." diye, sadece "İddianame var." diye, "Savcı var." diye bir yargılamadan söz edilemez. Hele hele, 12 Eylül zihniyetiyle hesaplaşmaya gelince, 12 Eylül zihniyetiyle hesaplaşacak kişilerin her şeyden önce 12 Eylülün çocuğu olmamaları gerekir. 6. Filonun gemilerini kendilerine kıble yapanlar herhâlde 12 Eylülle hesaplaşamazlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Eğer biz, 12 Eylülle bir mukayese yapacaksak: 12 Eylül, Meclisin feshi demektir; şu anda tutuklu milletvekilleri var, bu aynı zamanda Meclisin kısmi feshi anlamına gelir. 12 Eylül, Diyarbakır Cezaevi demektir; hâlâ F tipi cezaevlerinde, Silivri'de işkence benzeri tecritler devam etmektedir, Kandıra'da, birçok cezaevinde. 12 Eylül, aydınların, muhaliflerin, öğrencilerin tutuklanması demektir; şu anda cezaevinde de aydınlar, öğrenciler, hatta milletvekilleri tutuklu. 12 Eylül sola karşı yapılmıştır, gene en büyük zararı, en büyük darbeyi sol görmektedir. 12 Eylül, sıkıyönetim mahkemeleri demektir, DGM'ler demektir; onların yerine geçen özel yetkili, özel görevli mahkemeler aynı işlevi yerine getirmektedir. 12 Eylül, kitapların yakılması demek; şimdi, yazılmamış kitapların toplatıldığı, kitapların suç sayıldığı bir dönemdeyiz. Tekrar ediyorum, 12 Eylülün çocukları 12 Eylülle hesaplaşamaz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Cihaner.