| Konu: | YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 128 |
| Tarih: | 30.06.2012 |
CELAL DİNÇER (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 278 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 26'ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
278 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 26'ncı maddesi ile 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 123'üncü maddesi değiştiriliyor, burada ihaleye çıkarılma süresi iki aydan üç aya çıkarılıyor. Bu sürenin üç aya çıkarılması ilke olarak doğru kabul edilebilir ancak bu dengeyi çok iyi kurmak lazım. Bu sürenin uzatılmasıyla alacaklı alacağına geç kavuşacak, borçlu da belki bu süre zarfında gerekli tedbirleri alarak borcunu ödememek için türlü yollara başvurabilecektir. Bu sürenin uzatılmasının belki doğru yönleri daha ağır basar çünkü bir hacizli mal üzerine birden fazla haciz konulmuş ise bunlara yapılacak tebligatların zaman almasından dolayı sürenin uzatılması ilke olarak kabul edilebilir.
Ben bugün burada bu süreyle ilgili fazla bir şey söylemeyeceğim ancak mahkemelere, 1 Ekim 2011 tarihinden bu yana davacı tarafından harçlar peşin olarak yatırılmaktadır. Böylece, "gider avansı" adı altında dava açmak için istenen ücret, şimdiye kadar alınan ücretin 10 katını bulmaktadır. Bu kararın, mahkemelerin dava yükünü hafifletmek için alındığı iddia edilmektedir ancak vatandaşın hak arama özgürlüğü, harçların peşin alınması suretiyle engellenmiştir.
Adliyenin fiziki şartlarının iyileştirilmemesiyle, hâkim ve savcı sayısının artırılmamasıyla, yardımcı personel açığının tamamlanmamasıyla, dava gideri avansının peşin olarak alınmasıyla adliye hızlandırılamaz. Bu konuda biz 19 Ocak 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine bir önerge ve kanun teklifi verdik. Bu değişikliğimiz dikkate alınmadı. Şu anda vatandaşlarımızın, dava açma sürecinde peşin harçlardan dolayı mahkemeye gidemediğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, biraz da adliyedeki uygulamalardan bahsetmek istiyorum. Son iki yıldır yapılan atamalar, adam kayırmalar, adliyeyi, yıllardır içinde bulunmadığı bir kaosa sürüklemiştir. Uyduruk şikâyetlerle hâkim ve savcılar yerlerinden edilmektedir. Ağır ceza mahkemelerinin başkanlarının özel yaşamları kayıt altına alınıp el altından tehdit edilerek görevden alınmaktadır. Savcılar ve hâkimler görevlendirilirken, iktidara karşı tavır içinde olduklarını düşündükleri kişilerin eşleri ayrı yerlere tayin edilmekte, eş durumundan ve çocuklarından ayrılmakta, onlar istifaya zorlanmaktadır. Daha da öteye gidilerek, başsavcı olacak savcı vekilleri, görev taksimatında kreşten sorumlu savcı yapılmaktadır. Hukuki işlemlerden uzaklaştırmak için adliyenin bir tane kreşi varsa kreşten sorumlu başsavcı vekili olarak görev verilmektedir. Bu konular, adalet camiasındaki huzursuzluğu ve içinde bulunduğu kaosu anlatmaya yeter diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, iktidar partisi millî iradeyi ağzından düşürmemektedir. Söz konusu tutuklu milletvekilleri olunca parmağını bile oynatmamaktadır. Tutuklu milletvekilleriyle aynı bölgeden seçilen milletvekillerinin kendi partilerinde mücadele vermeleri beklenirken bu demokrasi sınavında sınıfta kalmışlardır. Bugüne kadar hiçbir bölge milletvekili kendi bölgelerindeki tutuklu milletvekilleri için parmağını dahi oynatmamıştır.
Sürem bitti. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dinçer.