| Konu: | YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 128 |
| Tarih: | 30.06.2012 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli milletvekilleri, aslında 3'üncü yargı paketinin ülkemizde adil yargılanma, hukuk devleti, yargı süreci, olağanüstü mahkemelerle ilgili dört beş tane maddesi var önemli olan. Hassasiyet arz eden, üzerinde odaklaşmamız gereken dört beş tane maddesi var. İcra iflas, idari yargı, işte, adaletin yükünün azaltılması, bunlar zaman zaman dile getirilen konular.
Yalnız şunu size açıklıkla ifade etmek istiyorum ki devlet güvenlik mahkemelerini Türkiye, Fransız DGM'lerinden esinlenerek aldı. Fransız devlet güvenlik mahkemelerini olduğu gibi aldı, Anayasa'ya koydu; 60 Anayasası ile konuldu, 82 Anayasası ile sürdü. Ancak Fransızlar, devlet güvenlik mahkemelerini 81 yılında kaldırdı.
Dün Fransa'daydım. Lyon Barosu ve Montamer Barosunun değerli hukukçularıyla, baro başkanlarıyla beraber bu konuyu tartıştık. "Siz hâlâ bu konuyu mu tartışıyorsunuz?" dediler. "81 yılında bizim kaldırdığımız konuyu mu tartışıyorsunuz?" dediler.
Faşist Mussolini'nin 141, 142, 163'üncü maddelerini hatırlayın. Onları da biz senelerce tartıştık. İtalyanlar kaldırdı "Düşünce özgürlüğünü yasaklıyorlar." diye, biz otuz sene sonra kaldırdık.
Biz şimdi, bu yasanın temelinde önümüzdeki bölümlerde dile gelecek konular üzerinde, gerçek üzerinde duralım. Türkiye, olağanüstü mahkemelerle ilgili hak ediyor mu böyle bir manzarayı -tarafsız, bağımsız?- atanmış, siyasallaşmış yargılarını? Burada çok farklı tartışmalar yaşanıyor, yanlış tartışmalar da yaşanıyor.
1999 yılında, devlet güvenlik mahkemelerini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nedeniyle değiştiren hüküm. 99 yılında kim iktidardaydı? 20 Haziran 1999? Buradan, o dönemin iktidarına ve koalisyonuna sesleniyorum: 20 Haziran 1999? Ben, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde devlet güvenlik mahkemelerinin yargıç sisteminin, atanma usulünün kurulmasının bağımsız ve tarafsız olmadığına dair defalarca karar aldım ve Öcalan davasında da bu kararı verdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Abdullah Öcalan'ın davası devam ederken, devam ederken bu mahkemeler kalktı.
Şimdi, koalisyonun kaldırdığı o dönemin, 99 yılında, devlet güvenlik mahkemelerini, askerî yargıçları kaldırıp devlet güvenlik mahkemelerini kaldırdıktan sonra, biz bugün hâlâ, devlet güvenlik mahkemelerinin yerini tutan özel yetkili mahkemeleri, aynı statü ve mantıkla tartışanların durumunu yaşıyoruz. Bu, Türkiye'nin hukuk devletine yakışmıyor. Biz, hocaların da, doktrinin de ne tartıştığını çok iyi biliyoruz. Kimse kendi döneminde yaptıklarının üstüne çıkıp yaptıklarının tersini burada hem savunmasın hem şu ülkeye de zarar vermesin. Bu ülkede olağanüstü mahkemeleri bu Meclis kaldıracak mı, kaldırmayacak mı? Sorun budur. Bu ülkenin, bu olağanüstü mahkemeleri tarihin çöplüğüne atması lazım, son vermesi lazım; kalkması lazım ve bir daha yerine konulmayacak, hiçbir böyle mahkeme olmaması lazım. Olay budur.
Bakın, o dönemin müelliflerine bakın, hocalarına bakın, çok ilginç şeyler bulacaksınız. Dönemin Adalet Bakanı, 73'te, Fehmi Alparslan'dan tutun Sulhi Dönmezer'e? Ama, Çetin Özek'in şu sözleri hep aklınızda kalsın: 12 Eylül'ün demokrasisi, hukuk devleti ve düşünen insana düşman zihniyetinin bekçisi olan devlet güvenlik mahkemeleri ve onun yavrusu olan özel yetkili mahkemeleri bu Meclis tarihin çöplüğüne attığı zaman onurlu bir görev yapmış olacak. Buna imza veren bütün arkadaşlarımla, muhalefet iktidar, "İşte onurlu iş budur." diyeceğiz, bunu yapacağız, gerisi lafügüzaftır. Burada kalkıp kimse başka türlü şeylerle sulandırmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Doğru dürüst bir şey yapalım. Amacımız bağcıyı dövmek değildir, bu memleket adına üzümü hep beraber yemektir arkadaşlar.
Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kaplan, teşekkür ediyorum.