GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:128
Tarih:30.06.2012

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarıyla ilgili 44'üncü maddeyle bağlantılı verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Avrupa Yargıçlar Birliği, yargı konusunda, yargı uygulamaları konusunda görüş ve önerileriyle, eleştirileriyle etkili olan ve saygınlığı genel olarak kabul gören bir mesleki kuruluştur. Bu kuruluş, Türkiye'yle ilgili değerlendirmeleri yapıyor, tespitleri yapıyor. Bu tespitleri izninizle sizlerle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım.

Şöyle diyor MEDEL (Avrupa Yargıçlar Birliği) yaptığı tespitlerde, şunları tespit ediyor: "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna atama ve tayinler hangi kriterlere göre yapılıyor?" diye soruyor. HSYK üyeleri, bu atamaları "özenle yazılmış kriterlere göre" yaptıklarını ifade ediyorlar.  Bunun üzerine, Avrupa Yargıçlar Birliği özenle yazılmış bu kriterleri görmek istiyor ama bir sonuç elde edemiyor, böyle bir kriter, yazılı kriter, mevcut olduğu ifade edilen yazılı kriter Avrupa Yargıçlar Birliğine sunulamıyor. Bunun üzerine, raporda şu ifade ediliyor: "Talebimiz üzerine bu kriterlere ilişkin metinleri gönderecekleri konusunda söz verdiler, bu zamana kadar henüz bu metinler tarafımıza ulaşmadı, ulaştırılmadı. Tayin ve terfilerin, karar ve tutumlarından hazzedilmeyen yargıç ve savcılara karşı bir tür ceza olarak kullanıldığına dair bir izlenim edindik." diyor Avrupa Yargıçlar Birliği. Devam ediyorlar, devam eden davalara ilişkin olarak şunu ifade ediyorlar: "Soruşturmalar ve yargılamalar politik gücü elinde tutan çevrelerin açısından tehlikeli bir boyut kazanmaya başladığında Hükûmetin yaptığı ilk iş, ilgili savcı ya da hâkime dosyadan el çektirmek, görevini ya da görev yaptığı şehri değiştirmek ya da hakkında disiplin soruşturmasını başlatmak ve kanun değişikliği yaparak iktidar yandaşlarını yargıdan muaf tutmak." Bunların hangi konularda olduğunu burada tekrarlamama gerek yok. Hemen ardından, Deniz Feneri savcılarının görevden alınmalarına ve yargılanmalarına dikkati çekiyor rapor. Savcıların görevden alınmasıyla birlikte davanın seyrinin değiştiğini, sanıkların tahliye edildiğini, Alman savcıların Deniz Feneri davasına dâhil olma taleplerinin Adalet Bakanı tarafından reddedildiğini ifade ediyorlar. Rapor, şike davasında yargılananlar arasında Başbakanın bir yakınının bulunması ile dava devam ederken yapılan yasa değişikliği arasında da ilişki kuruyor ve yine MİT Müsteşarının ifadeye çağrılmasının ardından savcı ve polislerin tayin edilmesine dikkati çekiyor değerli milletvekilleri.

Sonuç olarak şunu diyor rapor: Yargının sorunlarına ilişkin kapsamlı bir analize, Türkiye'nin ne kadar ciddi bir analize ihtiyacı olduğunu gösteriyor değerli milletvekilleri. Burada, aslında, Cumhuriyet Halk Partisi olarak yedi yıldan, sekiz yıldan bu yana ifade ettiğimiz bütün tespitleri Avrupa Yargıçlar Birliği de teknik ifadeleriyle, hukuki ifadeleriyle tespit ediyor ve rapora bağlıyor. Aslında, geldiğimiz noktada, bu çerçevede şu soruyu biraz daha somutlaştırarak dile getirmek gerekiyor: Getirilen bu tasarıyla Türkiye'de yargı bağımsızlığına ya da yargının etkin bir şekilde çalışmasına yönelik bir amacı mı hedefliyoruz yoksa artık elimize, ayağımıza dolaşan bir engeli ortadan kaldırmak, o iktidar kavgasını, iç iktidar kavgasını kontrol altına mı almak istiyoruz? Aslında işin esası bu.

Tabii, yapılan bu değişikliklerle ortaya çıkan bir gerçek şudur değerli milletvekilleri: Türkiye, bırakın yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesini, bırakın hukuk devleti olmayı, Türkiye kanun devleti olmaktan hızla uzaklaşıyor, bu işin esası bu. Türkiye artık kanun devleti bile değil değerli milletvekilleri.

Bir kez daha Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.