GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:129
Tarih:01.07.2012

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının  55'ncı maddesinin metinden çıkarılmasını isteyen değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli Milletvekilleri, adalet kurumu sadece mahkemeler ve muhakeme sürecinden ibaret değildir. Güvenlik güçlerinin bazı iş ve işlemlerinden tutun, teftiş kurullarının raporları, gözaltı işlemleri ve savcılık kararları da mahkeme hükümleri kadar adil olmalıdır. Yine, sadece mahkeme ilamları değildir adaletin terazisinde tartılan; ihtiyati tedbir, yürütmenin durdurulması gibi ara kararlar da hukuka uygun olmalıdır. Dolayısıyla, adalet süreci A'dan Z'ye kanunlarla ve vicdani kabullerle uyum içinde yürümelidir. Yürütmenin durdurulması kararı, hukuki alanda son hüküm olmayıp bu hüküm oluşuncaya kadar idarenin iş ve işlemleri ile şahısların hukuk alanında telafisi güç veya imkânsız zararların oluşmaması için alınan bir karardır. Bu karar alınırken mahkemenin dikkate alacağı ikinci kriter de işlemin açıkça hukuka aykırı olmasıdır.

Bu iki kriter birlikte gerçekleştiğinde, idarenin işlemi ile geri dönülemez, tamir ve tazmin edilemez sonuçlar ortaya çıkmaması için mahkemeler işlemin yürümesini durdururlar. Âdeta idari işlem zamana karşı donar, hareketsiz kalır ve hukuki bir netice doğmasına engel olunur. "Basra harap olmadan Basra'yı kurtarmak" sözü burada anlam kazanır, vücut bulur. Haklı-haksız tanımlaması yapılmadan, sadece vatandaş değil, aslında mahkemeler de adil hüküm tesis etmek için zaman kazanır. Bu mekanizma, yargılamanın bir parçasıdır ve hâkim takdirindedir.

Değerli milletvekilleri, bu düzenleme ile inşallah ne yaptığınızın farkındasınızdır. Yargılamanın yönlendirilmesi ve hak arama hürriyetinin engellenmesi gibi bir sonuç doğuracak düzenleme yapıyorsunuz.

Eklediğiniz 3'üncü fıkrayla, yürütmenin durdurulması talebine karar vermek üzere dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesi yeterli olacak, idarenin savunmasına bile gerek görülmeyecektir. Lütfen dikkat buyurun: "İşlemin açıkça hukuka aykırı olması ve telafisi güç ve imkânsız zararların ortaya çıkması" şartlarına "dava dilekçesi ve eklerinin de muntazam olması" şartı gibi bir üçüncü şart eklenmektedir. Bu şartın uygulamada hâkim tarafından değil mahkeme kalemince denetleneceği bir aşikârdır. Yani hem hâkimi hem de müştekiyi sınırlandırıcı bir düzenleme yapıyorsunuz.

AKP'nin yönettiği kamu idarelerinin kanun dışı uygulamalarının yargı tarafından engellenmemesi ve idarenin rahatça at oynatması için bundan daha zekice bir yol bulamamanıza gerçekten şaştım. Daha zekice hazırlanmış tuzaklar gördük ve kanunların içini boşaltma projelerinize alıştık, bu düzenlemeyi gerçekten kötü bir senaryo ve elbette bir o kadar da tehlikeli bulduk. Bir müddet, çıkardığınız her kanunun içine -sırf yargı hukuk dışı işlemlerinize ket vurmasın diye- "idarenin yerine geçerek işlem tesis edemez" diye maddeler koyuyordunuz. Kanun metnine ister ilave et ister etme, idari yargının temel kabullerinden birisidir bu zaten. Sırf hesap verme kaygı ve korkularınız yüzünden hemen hemen tüm kanunların değişmez demirbaş maddesi hâline gelmiştir bu temel ilke. Bugün yaptığınız da bundan farklı değil. Zihninizin arka planında şu var: "Yargı bizi engelliyor." Demokratik hukuk devletinde kurulan hükûmetlerin zihninde asla olmaması gereken bir şey. Mahkeme kararları tüm erkleri bağlıyor Anayasa'mıza göre. Yargı bir noksanlık bulmuş ise yürütmenin vereceği cevap "Kendimize çeki düzen veriyoruz." Olmalı; yoksa yargıya efelenmek, kabadayılık yapmak değil. İşine gelirse yargı kararlarını kutsa, işine gelmediğinde kararları acımasızca eleştir, hakaret et. Böyle bir şeyin kabulü mümkün değil.

 Bu düzenleme, idarenin iş ve işlemleri üzerindeki yargısal denetimi zayıflatmak üzerine kurgulanmıştır ve vatandaşın aleyhinedir. Bu nedenle de Milliyetçi Hareket Partisi olarak 55'incı maddenin tasarı metninden çıkarılmasını istiyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.