| Konu: | YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 129 |
| Tarih: | 01.07.2012 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkan.
Değerli milletvekilleri, tabii, yargı reformuyla ilgili konuşuyoruz. Yargı reformunun gerekçesi, Türkiye'deki yargı açıklığından bahsedildi ve bu yargı açıklığı gerçekten doğru mudur, bu doldurulabilir mi? Türkiye'de 64 tane hukuk fakültesi var, 60 bine yakın avukat var. Yani eğer geçici anlamda, üç yıllık süreyle idari yargıdaki davaların bitirilmesi isteniliyorsa, Türkiye'deki 64 tane hukuk fakültesinden, 60 bine yakın avukattan yararlanılarak bu kadro doldurulabilirdi, ancak ne yapılmaya çalışılıyor? Danıştay İdari Davalar Genel Kurulunda sayı 31 kişiden 20 kişiye indiriliyor, tabii, burada yürütmeyle ilgili davaların koşulları zorlaştırılmaya çalışılıyor. Nedir bu?
Biraz önce hatipler değindi, ancak değinmedikleri bir konu daha var, o da görülmekte olan bir davada eğer o uygulanacak olan kanun maddesi Anayasa'ya aykırıysa, Anayasa Mahkemesine iptal davası açarsa o davayla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verilebilir mi? Evet, Anayasa'mızın 152'nci maddesine göre verilebilir, ancak yeni getirilen tasarının 56'ncı maddesinden dolayı bu engellenmekte; bu, Anayasa'ya açıkça aykırı değerli milletvekilleri.
Aynı şekilde, gerek vergi mahkemelerinde gerek idare mahkemelerinde görülmekte olan davalarda bin TL'nin miktarı 25 bin TL'ye yükseltilmiş durumda. Bu da itiraz üzerine ancak bölge idare mahkemelerinde görülebilecek. Bu ise Danıştaya götürülemeyeceği için Danıştay burada devre dışı bırakılmış olacak. Bu, bir anlamda, hak arama özgürlüğü açısından tehlikeli, sakıncalı bir durum yaratmakta değerli milletvekilleri.
Burada, İdari Davalar Kuruluna üç yıllık süreyle 20 kişinin atanması; bu, aynı zamanda Danıştayın içtihat birleştirme görevini de azaltmış olacak ve bu tehlikeli bir gidiş. Ne olacak? Değişik kararların oluşmasına sebebiyet verecek. Burada da halkın yargıya olan güveni, itimadı azalmış olacak.
Peki, bunu ne yapmak lazım? 20 tane üyenin birden değişmesi yerine Sayın Bakan, dönüşümlü olarak veyahut da bir bütün olarak bunlar değişmiş olursa hiç olmazsa mevcut olan içtihat birliğini de bu şekilde korumuş ve muhafaza etmiş oluruz diye düşünüyorum. Aksi takdirde, idari yargıya olan güvenin tamamı burada sarsılmış olur.
Tabii, özel yetkili mahkemelerden bahsedildi. Özel yetkili mahkemelerin adı özel yetkili. Sayın Bakan dün dedi ki: "Bunlar ihtisas mahkemesi."
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu özel yetkili mahkemeler değil. Özel yetkili mahkemelerde ne olur? O konuda ihtisas görmüş hâkimlerin olması lazım. Nedir mesele? Fikrî ve sınai haklarla ilgili. Nedir? Aile mahkemesiyle ilgili. Nedir? Tüketici mahkemesiyle ilgili. Bunlarda özel olarak tatbik edilen bir usul, esas yasası yok değerli milletvekilleri ancak bizim özel yetkili mahkemelerle ilgili Ceza Muhakemeleri Kanunu 250-251 uyarınca uygulanacak olan özel hükümler var. Özel hükümler olduğu için, bir, bunlar ihtisas mahkemesi değil, olmadığına dair açık ve net bir yazılı belge olarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna 18 Nisan 2012 tarihinde vermiş olduğum dilekçede şunu söylüyorum: "Türkiye'de özel yetkili mahkemelerde görevli olan savcı ve hâkimlerin bu konuda ihtisas gördükleri herhangi bir alan var mıdır? Bu hâkim ve savcılar içerisinde asliye hukuk mahkemesinde, sulh hukuk mahkemesinde, aile, kadastro mahkemeleri gibi mahkemelerde daha önce görev yapanlar var mıdır?" şeklinde. Bana Sayın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun verdiği cevapta "Her hâkim her davaya bakabilir. Bu anlamda ihtisasa gerek yoktur." şeklinde yazılı verilen bir cevap var.
Bu olduğu zaman, maalesef, hâkim, o mahkemelerde yargılanan kişilerin temel hak ve özgürlüklerini koruyamaz. Yıllarca aile hâkimliği yapmış, kadastro hâkimliği yapmış olan bir kişinin ceza hâkimliğinden, hele hele özel yetkili ağır ceza mahkemesindeki bir ağır sorumluluk getiren bir alanı bilebilmesi imkânsızdır. Bu da kişilerin yargıya olan güvenini, itimadını sarsar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bu anlamda, bunlar, ihtisas mahkemeleri değil, özel konuya ilişkin kurulmuş, özel kişileri, Hükûmeti korumaya yönelik mahkemelerdir.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bu Oslo'yu korumak için getiriyorlar yani!
MAHMUT TANAL (Devamla) - Dolayısıyla bunların kaldırılması lazım.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tanal.