GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:129
Tarih:01.07.2012

İLHAN CİHANER (Denizli) - Herkesi saygıyla selamlıyorum.

Aslında bu maddeyle ilgili bizim asıl değişiklik önergemiz, hâkim ve savcıların yaşadıkları çok yoğun, ağır çalışma koşullarıyla uyumlu olarak fiilî hizmet süresi zammı ve maaşlarına yapılacak bir iyileştirmeyle ilgiliydi ancak tüzük gereği yeni bir madde ihdası olarak getirilmesi? Aynı fikirde olmamakla birlikte, Divandan öyle bir uyarı gelince onu ayrı bir madde ihdası hâlinde getireceğiz ama ona rağmen gene hâkim ve savcıların çalışma koşullarıyla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.

Hâkimler ve cumhuriyet savcıları, belki de dünyada hiçbir ülkede görülmediği bir şekilde ağır çalışma koşulları altında yaşıyorlar ve diğer fiilî hizmet zammı alan meslek gruplarıyla mukayese edildiği zaman belki de en fazla bu tarz bir olanağı hak eden meslek grubuna aitler. Meslekten kaynaklanan streslerden, hastalıklardan tutun, gecesi, gündüzü, hafta sonu bile çalışmayı zorunlu kılan bir iş yükü altında gerçekten eziliyorlar ve bunun karşılığını aldıkları söylenemez. 2006 yılında yapılan maaş zammı da erimiş ve o dönemki kazanımlarını kaybetmiş durumdalar. O nedenle böyle bir önerge vermiştik fakat bahsettiğim gerekçelerle bunu ayrı bir madde ihdası olarak getiriyoruz.

Ben, tekrar, bu özel yetkili mahkemeler meselesine dönmek istiyorum. Yasada -bu şekilde eğer yasalaşırsa önerge- ayrı bir karmaşa çıkaracak husus da savcılıkların ellerinde şu anda bulunan soruşturmalar. Bununla ilgili detaylı bir bilgi yok. Hâlen, ucu açık, devam eden onlarca soruşturma var. Davaları açılmış fakat elde tutulan soruşturmalar var. Bu soruşturmaların ne şekilde sonlandırılacağı, hangi mahkemeye dava açılacağı belli değil. Bunun yaratacağı karmaşa, bunun yaratacağı yetki görev karmaşası, bu soruşturmaların belki de on yıllarca sürecek bir belirsizliğe mahkûm olmaları sonucunu doğuracak. Dolayısıyla, böyle bir sakınca da taşımakta.

Şimdi, medyada dünden beri yaratılan hava, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması. Özel yetkili mahkemeler sadece isimden ya da tabeladan ibaret değil. Özel yetkili mahkemeler, DGM'lerden, sıkıyönetim mahkemelerinden miras aldıkları bir zihniyet taşıyorlar. Bu zihniyeti yeniden yeniden üreten de başta Terörle Mücadele Kanunu olmak üzere antidemokratik hükümler. Bu zihniyeti ortadan kaldıracak, özel yetkili mahkemelerin bu yaklaşımını ortadan kaldıracak düzenlemeler yapmak yerine, Terörle Mücadele Yasası'nı külliyen kaldırmak yerine, CMK'nın içerisindeki hükümleri oraya aktarmak özel yetkili mahkemelerin kaldırılması değil, çok daha güçlü ve antidemokratik bir şekilde yeniden kurulması anlamına gelecektir. Tek bir değişiklik yok, tek bir demokratikleşme yok. Hatta daha sonra önerge hazırlandığını biliyoruz, CMK 188'inci maddede, avukatsız karar verme olanağı getiren maddeyle birlikte değerlendirirsek, gene savunmaya, dosyanın hacmine göre yeterli süre verilmesine dair hükmün kaldırıldığını göz önünde bulundurursak, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması bir yana, yeni yeni özel yetkili mahkemelerin çok daha antidemokratik bir şekilde kurulacağı açık. Bu düzenlemeyle yapılacak iş, belki de hoşunuza gitmeyen hâkim, savcıların ayıklanması olacaktır ama özel yetkili mahkemeler DGM'den aldıkları yargılama kültürünü devam ettirecektir. Dolayısıyla eğer yargı bağımsızlığı istiyorsak, özel yetkili mahkemelerin yarattığı hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasını istiyorsak çok basittir bunun çözümü; Terörle Mücadele Yasası'nın ve özel yetkili mahkemelerin kurulumuna dayanak teşkil eden üç maddenin kaldırılması olacaktır. Yapılan düzenleme kesinlikle özel yetkili mahkemelerin kaldırılması değil, çok daha antidemokratik bir şekilde yeniden kurulması anlamına gelmektedir.

Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Cihaner.