GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SERMAYE PİYASASI KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:35
Tarih:06.12.2012

CHP GRUBU ADINA ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğrusu Hükûmetin hızına yetişmek mümkün değil, çalışma yöntemine alışmak da mümkün değil. Yani "Parlamentoyu nasıl devre dışı bırakırız, bırakın muhalefet milletvekillerini, iktidar partisinin milletvekilleri de dâhil Parlamentoyu nasıl baypas ederiz, nasıl bir hızla, sadece Hükûmet ya da sadece bir bakan ya da sadece talimat alınan bir yerden gelen direktiflerle yasaları geçiririz?" Bu hıza yetişmek mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, önce dün, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) AŞ'yle ilgili, bu yeni kurulacak Borsa İstanbul AŞ'ye katılımıyla ilgili görüşlerimi ifade etmiştim. Aslında bu, tasarıda önce yoktu, alt komisyonda da yoktu ama daha sonra komisyonda görüşülürken, bir önergeyle geçici 9'uncu maddeye bir çağrı maddesi kondu, davet maddesi kondu, Borsa İstanbul AŞ kurulduktan, tescili bittikten bir ay sonra, VOB talep ederse, hisselerinin 00,5'le çarpılarak Borsa İstanbul AŞ'ye katılımı gerçekleşecek diye. Şimdi, o geçici madde yerine 138'inci maddenin içine alındığını gördük biraz önce.

Bizim bununla ilgili dün verdiğimiz iki önerge vardı. Bir tanesi, tabii, 9'uncu maddede diye biliyorduk, orada verdiğimiz önerge. Orada söylediğimiz şu: "Zorlayarak VOB'u teslim alıyorsunuz, bu birleşme, bu talep gönüllü olmayacak ama VOB'un yetkilerini kısarak, VOB'a ait olan, onun varlık nedeni olan vadeli işlem ve opsiyon işlemleri yetkisini mesela İMKB'ye de sonradan vererek VOB'u değersizleştirmeye, VOB'un içini boşaltmaya çalışıyorsunuz. Bu durumda da VOB'un yapacağı hiçbir şey yok, VOB teslim olacak. Hiç olmazsa bu 00,5 yerine, yüzde 5 yerine bu hissenin yüzde 8 yapılması." Çünkü VOB'un değeriyle ilgili biz söylemiyoruz, İMKB Başkanının 21 Mayısta yaptığı televizyon konuşmalarında var. VOB'un ne kadar değerli olduğunu, ne kadar yüksek bir performansla çalıştığını, ne kadar kısa sürede geliştiğini anlatan, VOB'la İMKB'nin birleşmesi hâlinde işlem hacimlerinin 4 katına çıkacağını söyleyen, İMKB Başkanı. Bunu biz söylemiyoruz. Hiç olmazsa, bu değerde bir şirketin hisselerini yüzde 8'le devralın, oradan gelecek o paylarla da İzmirliler, İzmir'e uluslararası düzeyde yeni yatırımlar yapsın istemiştik. Şimdi, bizim o önergemiz tabii, akim oluyor bu durumda, o önerge düşüyor.

Bir de -ikinci önergede- VOB'u bu kadar değerli hâle getiren 76 personeli var. Bu personelin de bir şekilde açıkta bırakılmamasını, bu personelin de yeni kurulacak Borsa İstanbul AŞ bünyesinde değerlendirilmesini talep etmiştik, yeni bir madde ihdasıyla o da. Sanıyorum, yine, Hükûmet aynı şekilde bunu kabul etmeyecek, öyle anlaşılıyor.

Bununla ilgili, gündüz görüşmeler sırasında Sayın Bakana bu iki soruyu yöneltmiştim ben aslında ama Sayın Bakanın bu sorulara verdiği yanıtı anlamak, doğrusu mümkün değil. Ya benim Türkçeden hiç haberim yok, Türkçe bilmiyorum ya da Sayın Bakan ağzında geveleyerek? Yani çünkü bu söylenen, verilen cevaplar Türkçe cevaplar değil, anlaşılır cevaplar değil yani. Bunu kime verirseniz verin, ilkokul öğrencisine de verseniz, profesöre de verseniz bu cevaplardan bir şey anlamaz zaten. Burada böyle bir şey var.

Yani bir kere, birinci soruda "VOB'la konuşacak mısınız, görüşecek misiniz, karşılıklı bir pazarlıkla mı olacak bu?" diyorum. Sayın Bakan diyor ki, biraz önce gene sordum, gene aynı şeyi söylüyor: "Biz hâkim ortaklarla görüştük." Hâkim ortak kim? İMKB'yi kastediyorsanız yüzde 18 hissesi var. Bunu kuran, VOB'u İzmir'de kuran, öncülük yapan, kurulmasında yoğun çaba harcayan İzmir Ticaret Borsasıdır. İzmir Ticaret Borsasının yüzde 17 hissesi var, TOBB'un, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin yüzde 25 hissesi var, 8 tane bankanın irili ufaklı hisseleri var. Siz kiminle konuştunuz? Biz İzmir'de İzmir Ticaret Borsası Başkanıyla, VOB'un ortaklarıyla konuşuyoruz. Kimsenin kendileriyle böyle bir pazarlık etmediğini söylüyorlar ve böyle bir yüzde 5'i de kabul edemeyeceklerini, en az yüzde 8 olması gerektiğini belirtiyorlar ve biz onun için, onlara sorarak bu önergeyi verdik, "Yüzde 8, hiç olmazsa, yapılsın." diye. Yani bu 1'inci soruya verdiğiniz cevaplarda "Biz görüştük, anlaştık, burada bir sorun yok." diyorsunuz. "VOBAŞ çalışanlarını da İMKB çalışanları hâline getirebiliriz?" Bunu da Bakanın bir taahhüdü olarak ele alıyoruz. "Önemli bir kısmının geleceğini düşünüyoruz. Bunların kendilerinin istemeleri hâlinde, ayrılmak istemezlerse -ayrılmak isteyen ayrılabilir- ayrılmak istemeyenleri de İMKB'de ve Borsa İstanbul AŞ'de değerlendiririz." diyor Sayın Bakan. Bunun için teşekkür ediyoruz.

İkinci soruda "Bu, VOB'un değersizleştirilmesi konusunda, VOB'un varlık nedeni, kuruluş nedeni olan vadeli işlem ve opsiyon işlem yetkisini VOB yapıp duruyorken -Borsa İstanbul AŞ'de birleşmelere itiraz ettiği için mi- bu aynı işlem yetkisini niye İMKB'ye verdiniz?" diye soruyorum. Arkadaşlar, Bakanın cevabını okuyorum, bir şey anlayan lütfen bana söylesin: "Yine, bir başka soru: `Neden opsiyonlar ya da vadeli işlemlerle ilgili izin İMKB'ye verildi, VOB'a verilmedi?' diye bir soru vardı." VOB zaten kullanıyor bu yetkiyi. "Teknik ve SPK mevzuatına ilişkin nedenlerin olduğunu Sermaye Piyasası Kurulumuz zaten daha önce bize söylemişti. Bu konuyla ilgili, nedenle ilgili açıklamalar daha önce kurul tarafından, karar veren Sermaye Piyasası Kurulumuz tarafından zaten açıklanmıştı." Yani bir şey anlayan var mı bundan? Anlayan beri gelsin.

Değerli arkadaşlar, bu VOB, İzmir'in bir değeridir. Hükûmetin anlayışı, İzmir'e düşman bir anlayıştır. Bu, sadece İzmir'in değeri, VOB'la ilgili değil; bu, İzmir'in kentsel dönüşüm projelerinde de bizim önümüze çıkmıştır. Ankara'nın kentsel dönüşüm projeleri bir günde onaylanırken, İzmir'in kentsel dönüşüm projeleri 670 gündür hâlâ bekliyor Bakanlar Kurulunda. Bakana soru önergesi veriyoruz, Bakanlar Kurulunda kaç tane bekleyen kentsel dönüşüm projesi var diye "3 tane." diyor. Kimlere aittir diyoruz? Hiçbir cevap yok. Onların kime ait olduğunu biz biliyoruz. İzmir'e ait 3'ü de ve 3'ü de bugün 670 günü geçmiş projelerdir.

Yine, bu benzer şeyler, aynı şeyler. İzmir, kendisine sizin Devlet Su İşleri projelerinden çıkardığınız baraj yapmayı, büyükşehir kendi projesine alıyor ama siz 300 bin kişinin temiz su içeceği baraj projesini ÇED değerlendirmesine, İzmir'in değerlendirmesinde olumsuz yanıt veriyorsunuz. Gerekçe de "İzmir'in içme suyuna ihtiyacı yok." diyorsunuz. Bunlar, anlaşılır gibi değil ve bunun yerine İzmir İl Özel İdaresi, altın arama, maden arama ruhsatı veriyor değerli arkadaşlar. Bugün, şimdi, bizim baraj havzamızın yanındaki köyde sayın AKP'li İzmir milletvekillerine de buradan sesleniyorum. Geçen hafta gazetelerde manşet manşetti, "Hayvanlar, dereden su içtiği için ölüyorlar." diye. Yarın, bu, bize gelecek, bizim içtiğimiz suyun havzasında bu maden ruhsatı verildi, yerine kurulacak barajı o yüzden yasakladınız. Mevcut baraj havzasına da bu siyanür karışacak, bugün hayvanlar ölüyor, yarın sıra insanlara gelecek diye düşünüyorum.

Tramvay projesini zaten hemen Özelleştirme İdaresi kökten yasakladı, attı. İzmir'le ilgili olumlu, İzmir Büyükşehir Belediyesinin getireceği ne kadar iyi proje varsa engelleniyor, yasaklanıyor ama İzmir'e zorlama, dayatma projeler getiriliyor. Dün, burada izah ettim, liman projesinde olduğu gibi, efendim 98 bin metrekare alışveriş merkezi, 38 bin metrekare otel, şehrin göbeğine, kentin trafiği felç olacak, esnaf batacak, işinden gücünden olacak. Bunlar hiç önemli değil hükûmet için, hükûmet için bir tek şey önemli: Efendim, yandaşlara yeni iş alanları açmak, yeni rant yaratmak; bu, önemli ve mevcut yerleri de pahalıya okutmak. Özelleştirme İdaresi, bu projeleri içine koyarak daha pahalıya satacağını düşünüyor. Hükûmet için önemli olan budur. İzmir'e bu düşmanlığınız, seçimlerde İzmirliler tarafından size fazlasıyla yol, su, elektrik, oy olarak dönecektir!

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.